2009 yılı eylül ayında Sinop’ta Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan İHA ihalesine katılan firmaların araçlarının uçuş testi yapılmıştı. Test sırasında bir İHA’nın düştüğü haberi gelmişti. O zaman Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Taktik (geliştirme) İnsansız Hava Aracı Projesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda başlatılmış olup; gelinen aşamada, ihalede yer alan firmalardan ilki 28 Eylül-2 Ekim 2009 tarihleri arasında Sinop’ta fiili uçuşlu gösterimi (demo) yapmak üzere davet edilmiştir. Yapılan olağan çalışmalar sırasında, bu sabah itibariyle gerçekleştirilen ilk uçuş esnasında meydana gelen teknik bazı aksaklıklar nedeniyle uçak düşmüştür” denildi.
Samsun AA’da görev yaptığım dönemde Sinop, Samsun Bölge Müdürlüğü’ne bağlı olduğu için zaman zaman yolum bu şehre düşerdi. Bir gün Sinop’ta bulunduğum esnada konu 2009 yılında yaşanan İHA düşmesi olayına geldi. Meğer düşen İHA Bayraktar’ınmış ve düşmesi normal bir düşme değilmiş. Yani Bakanlığın açıkladığı gibi bir teknik arıza değilmiş.
15 Temmuz’dan hemen sonra sevdiğim bir büyüğüm vesilesiyle Özdemir Bayraktar ile tesadüfen karşılaştım. O an aklıma Sinop’taki hadise geldi. Özdemir Bey’e Sinop’ta ihale sırasında düşen İHA ile ilgili duyduklarımı anlattım. Konuşmamız hemen Karadeniz, daha doğrusu Sürmene lehçesine döndü. “Sen nereden biliyorsun” dedi. Anlattım nasıl tesadüfen öğrendiğimi.
Biraz kızar gibi ses tonunu yükseltti, “Sen boş ver Sinop’ta olanları” dedi ve sıralamaya başladı, “Nuri Demirağ’ı duydun mu?” diye sordu. Ben de, “Duydum efendim” dedim. “Nuri Killigil’in başına gelenlerden haberin var mı?” dedi. Doğrusu çok şey bilmiyordum onunla ilgili. “Şakir Zümre’nin başına neler geldi, biliyor musun?” diye ekleyerek, azarlar gibi “Sen bırak Sinop’u, onların başına gelenleri araştır” dedi.
Hemen Özdemir Bey’in verdiği ödeve çalışmaya başladım. Önce önerdiği kitaplardan başlayarak, yeni kaynaklar bulup; Killigil, Demirağ ve Şakir Zümre’nin yaşadıklarını araştırdım.
Savaşta Kafkas İslâm ordularının komutanı olan Nuri Killigil, Cumhuriyet döneminde devletin alım garantisi vermemesine rağmen silah üretti. Ürettiği silahlarla siyonist İsrail’e karşı savaşan Müslümanlara destek sağladı. 1949 yılında fabrikası ile birlikte havaya uçuruldu.
Nuri Demirağ’ın havacılık tutkusu devletin alım engeline takıldı. Yaptığı tayyareleri devlet satın almadığı için gömmek zorunda kaldı.
Şakir Zümre, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün ricasıyla silah sanayii işine girdi. Dönemin en iyi uçak bombalarını yaptı. Türkiye’ye döviz kazandıracak noktaya geldi. Yunanistan’a on binlerce dolarlık uçak bombası sattı. Marshall Planı doğrultusunda savunma sanayiinden çekilmesi istenince o da çareyi soba üretmekte buldu. Silah yapmayı bırakıp soba üretmeye başladı.
Son günlerde Selçuk Bayraktar üzerinden yapılan saldırıları hafife almayın. Mesele Selçuk Bayraktar ya da onun Erdoğan’ın damadı olması değil. Mesele daha derin ve daha planlı.
2011 yılında çok ileriye giden Türkiye’yi durdurma ve 100 yıl öncesinin intikamını alma hesapları yaptılar. İntikam derken, 100 yıl önce yapamadıklarını yapma planı. Suriye üzerinden bölgeyi ateşe verdiklerinde asıl hedef Türkiye idi.
Önce Fetullah’ın teröristleri sahne aldı. MİT krizi, Gezi, 17-25 Aralık. Ardından aynı el tarafından yönetilen PKK tekrar sahne aldı. 6-8 Ekim olayları hendek-çukur eylemleri. Tekrar sahne sırası Fetullah’ın itlerine geldi. 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi. Sonra ekonomik tetikçiler tetiğe bastı. 2018, 2019 ve günümüzde devam eden finansal terör saldırıları.
Bayraktar ailesi bu işin neresinde diyeceksiniz? Eğer savunma sanayiinde bu ailenin öncülük yaptığı millileşme olmasaydı, bizi ya hendek-çukur saldırılarında ya da Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekâtlarında diz çöktüreceklerdi.
Hâlâ meselenin Selçuk Bayraktar olmadığını anlamadıysanız, Killigil, Demirağ ve Şakir Zümre’nin hikâyelerine siz de bir göz atın. Killigil’i patlatan, Demirağ’ı gömen, Zümre’yi sobacı yapan; Bayraktar’a ne yapmaz?
Ha bu arada Özdemir Bey anlatmadı ama Sinop’ta ne olduğunu öğrendim. Test komisyonunda yer alan karacı bir general, Bayraktar İHA’sının pilotuna şartnamede olmayan bir talimat veriyor. Pilot itiraz ediyor, “Bu şartnamede yok” diyor. General ısrar ediyor ve uçak düşüyor. Böylece alım yapılmıyor.
Bu arada emekli olan o ‘generalin’ bu aralar yabancı savunma şirketlerine danışmanlık yaptığına ilişkin bir duyum aldım. Ama bu mübarek Ramazan ayında kimsenin günahını almayayım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.