Beyinleri gerçekten ölmüş ama hâlâ akılları yaşıyor

02:4413/01/2020, Pazartesi
G: 13/01/2020, Pazartesi
Hüseyin Likoğlu

İki âmâ karşılıklı oturmuş dolma yiyormuş. Âmâlardan biri arkadaşına, “Dolmaları ikişer ikişer yeme” diye seslenmiş. Arkadaşı da “İkişer ikişer yemiyorum. Hem sen benim gibi görme engelli değil misin? İkişer ikişer yesem nasıl göreceksin” diye karşılık vermiş. Uyanık âmâ, “Ben ikişer ikişer yiyorum, sen de benim gibi ikişer ikişer mi yiyorsun diye, merak ettim” demiş.İki Trabzonlu ANAP’lı Hasan’ın yolları 90’ların başında Büyükçekmece’de kesişir. Hasanlardan biri öteden beri belediyecilikle meşguldür.

İki âmâ karşılıklı oturmuş dolma yiyormuş. Âmâlardan biri arkadaşına, “Dolmaları ikişer ikişer yeme” diye seslenmiş. Arkadaşı da “İkişer ikişer yemiyorum. Hem sen benim gibi görme engelli değil misin? İkişer ikişer yesem nasıl göreceksin” diye karşılık vermiş. Uyanık âmâ, “Ben ikişer ikişer yiyorum, sen de benim gibi ikişer ikişer mi yiyorsun diye, merak ettim” demiş.

İki Trabzonlu ANAP’lı Hasan’ın yolları 90’ların başında Büyükçekmece’de kesişir. Hasanlardan biri öteden beri belediyecilikle meşguldür. Diğer Hasan ise inşaat işleri ile. Büyükçekmece’nin Kavaklı adında bir de köyü var. İnşaat işleri ile meşgul olan Hasan, Kavaklı Köyü’nü pek sevmiş. Bu köyden epey tarla almış. Sonra bu köy belde olur, 2002 yılında da Beylikdüzü adını alır. 2008 yılında ise çevre belde belediyeleri ile birleşerek ilçe olur.
İnşaat işleri ile meşgul olan Hasan’ın oğlu da pek sever eski Kavaklı Beldesi’ni. Daha adı değişmeden o da babası gibi arsa alır bu beldeden.
Adı değiştikten sonra da arsa almaya devam eder.
İlçe olduktan sonra da ANAP’lı Hasan’ın oğlu CHP’nin ilçe başkanı olur. Babası ile birlikte yeni ilçenin imarına katkıda bulunur. Tarla iken aldıkları arsaları inşa etmeye başlarlar. 2014’te de belediye başkanı olur, inşaat işleri ile meşgul olan ANAP’lı Hasan’ın oğlu. Belediye başkanlığı döneminde de inşa işleri devam eder.
Derken, İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı seçilir oğul. Bütün birikimleri ile Kanal İstanbul’a karşı çıkar.
Kanal İstanbul etrafında arsa alanların rantçı olduğunu ilan eder.
Hatta hatta Kanal İstanbul’un bizatihi rant için yapıldığını bile söyler. Yetmez… Candaş medyaya kişisel veri olan tapu bilgilerini vererek, ‘İşte Rantçılar’ manşetleri attırır.
Nereden mi biliyor bu kişilerin rantçı olduğunu? Çünkü iki ANAP’lı Hasan’ın, arsaları uyanık âmâ gibi ikişer ikişer nasıl yediğine tanıktır da oradan biliyor.

Gezi kalkışmasından bu yana Türkiye, çiçek böcek palavralarına alıştı. Sonra meselenin ağaç olmadığını bizzat kendileri itiraf etti. Bugün Kanal İstanbul için uydurdukları bütün gerekçeleri biz yıllardır dinliyoruz. Boğaz’a Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşa edilirken de İstanbul Havaalanı yapılırken de aynı naraları dinliyorduk. Klavye diliyle copy paste yaparak gerekçe uydurduklarını biliyoruz. Temelde söylediklerinden dolayı değil söyleyemediklerinden dolayı karşı olduklarını da biliyoruz.

31 Mart seçim sürecinde sevgi pıtırcığı rolünü başarıyla oynayan oğul, bugünlerde yeni rolü olan ‘kanal cırcırı’ oyununu sergiliyor.
Malum cırcır böceği özellikle yaz aylarında günde milyon kez cırrr cırrr diye ötüyor. Kanal cırcırı da son zamanlarda gördüğü her kamera karşısında -buna güvenlik ve MOBESE kameraları da dâhil- cırcır böceği misali “Kanal İstanbul” diye ses çıkarıyor. Her gün yeni bir Kanal İstanbul organizasyonu düzenliyor. Bu organizasyonda bildik gerekçeler sıralanıyor.
Deprem tetiklenirmiş, İstanbul susuz kalırmış, tarım üretimi zarar görürmüş... Bunlar bir nebze tartışılır gerekçeler de… son çalıştayda iyice kayış attılar.
İBB’nin düzenlediği Kanal İstanbul Çalıştayı’nda konuşan Prof. Dr. Cemal Saydam, Kanal İstanbul etkisiyle Marmara Denizi’nde birikecek sülfür dioksitin çürük yumurta kokusu ortaya çıkaracağını söyledi. Saydam, bilimsel verilere göre sülfür dioksitin erkek üreme sistemini kalıtımsal bir şekilde yüzde 25-30 olumsuz etkilediğini belirtti. Prof. böyle der de CHP’li eksik kalır mı? Bunun üzerine
CHP’li doktor vekil Ali Şeker patlatır gerekçeyi: “Kanal İstanbul sadece Marmara Denizi’ni öldürmeyecek, İstanbul’un erkeklerini de kimyasal olarak hadım edecek!”
Kanal cırcırı, İstanbul’un nüfusu artacak diyor, bunlar da İstanbullular hadım olacak, diyor. Anlayacağınız mesele sokak jargonu ile “At yalanı sevsinler inananı” haline dönüştü.
İşin latifesi bir tarafa durum bildiğimizden de ciddi. Sevgi pıtırcığının muhterem zevcesi, namı diğer 29 Ekim’in Cumhuriyet kadını, 16 Temmuz sabahı ne demişti darbeci alçaklar için; “Türkiye’nin beyin ölümü gerçekleşti. Başımız sağ olsun.”
Bu tartışmaları izleyince gerçekten beyinleri ölmüş gibi görünse de, Kanal İstanbul üzerinden yeni bir Gezi kalkışması hesaplayanların varlığını görünce akıllarının hâlâ diri olduğu muhakkaktır.
#ANAP
#31 Mart
#İBB
#Kanal İstanbul Çalıştayı
#CHP