31 Mart seçimlerinin ana teması Cumhur İttifakı açısından beka idi. Türkiye’nin içeride ve dışarıda karşı karşıya bulunduğu tehdit ve sorunların bu seçim neticesine göre önem taşıdığı vurgulandı. Siyasi söylem açısından riskli bir söylem olsa da bence de dikkat çekilmesi gereken bir durumdu.Türkiye’ye öteden beri düşmanlık besleyenler, AK Parti-MHP ittifakının geriletilmesi halinde işlerinin daha kolaylaşacağını söylemekten imtina etmiyorlardı.Terör örgütleri FETÖ ve PKK da Erdoğan iktidarının zarar
31 Mart seçimlerinin ana teması Cumhur İttifakı açısından beka idi. Türkiye’nin içeride ve dışarıda karşı karşıya bulunduğu tehdit ve sorunların bu seçim neticesine göre önem taşıdığı vurgulandı. Siyasi söylem açısından riskli bir söylem olsa da bence de dikkat çekilmesi gereken bir durumdu.
Türkiye’ye öteden beri düşmanlık besleyenler, AK Parti-MHP ittifakının geriletilmesi halinde işlerinin daha kolaylaşacağını söylemekten imtina etmiyorlardı.
Terör örgütleri FETÖ ve PKK da Erdoğan iktidarının zarar görmesi halinde kendilerine yönelik baskı ve operasyonların azalacağı umudu ve hali içindeydi.
Türkiye, güneyde ABD-Batı destekli terör örgütleri DEAŞ ve YPG tarafından tehdit edildiği, içerde yine aynı desteğe sahip PKK ve FETÖ terör örgütlerinin yeniden konumlanma gayretleri gösterdiği bir dönemde seçim atmosferine girmişti. Bu tehditlerin yanısıra ekonomik tetikçilerin finansal terör saldırıları 2018 Ağustos’undan beri devam ediyordu. İşte böyle bir ortamda ister istemez beka meselesi seçimin ana konusu haline geldi.
Bütün bunları niçin hatırlatıyorum? Türkiye böyle bir ateş çemberi içindeyken, beka söylemini ti’ye alan ve bu konuda hiçbir değerlendirme yapmayan muhalif anlayışla karşı karşıyaydık. Millet İttifakı’nın büyük ortağı ile gizli ortağının bu konuda hiçbir şey söylememesini herkes normal karşıladı.
Zira
CHP, Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin ruh halindeydi ve hâlâ o ruh hali devam ediyor.
HDP için bir şey söylemeye gerek yok. 2015 yılından beri terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar, örgütün belini kırmış, örgüt içerde bitmiş, Kuzey Irak’ta mağaradan çıkamaz hale gelmiş, Suriye’de akıbetini beklemeye başlamış.
PKK’nın bu çemberden çıkmasının tek yolu var, Türkiye’de iktidarın değişmesi ve bu çemberi kaldıracak bir siyasi neticenin alınmasıydı.
HDP de bunun gereğini yaptı.
CHP ve HDP’yi anlıyorduk da anlamlandıramadığımız milliyetçi-ülkücü gelenekten geldiğini iddia eden İyi Parti idi. Hiç olmazsa yağmasa bile gürleyebilirdi, bu atmosferde. Acı gerçeği geçen hafta öğrendim.
Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar, geçen hafta CHP, İyi Parti ve MHP genel başkanlarını ziyaret ederek, S-400 ve F-35 başta olmak üzere Türkiye’nin içinde bulunduğu çeşitli konularda bilgi paylaşımında bulundu.
Sayın Akar’ın bu temasları Ankara’da biz gazetecileri heyecanlandırdı. Son zamanlarda ABD’den S-400 ve F-35’ler üzerinden gelen tehditler göz önünde bulundurulduğunda bu temas şüphesiz çok önemliydi. Biz haberciler de gün boyu temaslarda neler konuşuldu, muhalefet nasıl bir yaklaşım içerisinde diye takip ettik.
Aynı günün akşamı Ankara’da bir ülkenin büyükelçiliğinin resepsiyonu vardı.
Resepsiyona siyasetçilerin, gazetecilerin, diğer ülkelerin diplomatik misyonlarının, askeri ve sivil bürokrasisinin epey ilgisi vardı. Gazeteciler açısından böyle yerler, kulis edinmek ve Ankara’nın nabzını tutmak için önemlidir.
İlginç konuşmalara ilginç görüşmelere tanık oluyorsunuz.
O akşamki resepsiyon da öyleydi. İyi Parti’li bir vekilin, bir ülkenin diplomatik misyon başkanı ile sohbeti hepimizin merak ettiği konuydu. Hulusi Akar’ın parti genel başkanlarına ziyarette ne söylediği ve parti genel başkanlarının ne tepki verdiği.
Evet, beka meselesini ti’ye alan Meral Akşener’in vekili şöyle diyordu karşısındaki diplomata: “Hulusi Akar, kendi siyasi geleceğini kurtarmak için S-400 meselesine çok asılıyor.”
Başka bakanlar da bazı şeyleri siyasi ikballeri için yapıyormuş ve bu yüzden de bakanlar arasında gerilimler varmış bu vekilin anlattığına göre.
Bir milletvekilinin Türkiye’nin iç meselelerini bir ülkenin elçisine böyle laubali bir şekilde anlatmasına mı yanalım, S-400 meselesinin ülkenin bekası değil de bir bakanın bekası imiş demesine mi yanalım, yoksa ne ara bu hale geldiklerine mi yanalım?
Bilemedim. Ama İyi Parti’nin beka meselesini niye ti’ye aldığını çok iyi anladım,
meğer İYİ Parti için ‘beka’ bir resepsiyon mezesiymiş. Vekilin adını bilerek yazmıyorum, zira adından daha önce hangi görevlerde bulunduğunu çıkartırsınız, kalbiniz buna dayanmaz…
#Seçim
#Cumhur İttifakı
#FETÖ
#PKK
#Beka