|
Bekâ endişesi iyidir

Türkiye 31 Mart seçimlerine doğru hızla yol almaya başladı. Siyasi partiler aday listelerini 19 Şubat’ta YSK’ya teslim edecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz cuma günü mitinglerine başladı. Erdoğan’ın ilk miting yeri oldukça dikkat çekiciydi.



100 yıl önce kurtuluş mücadelesinin başlatıldığı illerin başında gelen Sivas’ta konuşan Erdoğan, “100 yıl önce Türk milleti bu şehirde, ‘Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz’ diyerek yedi düvele meydan okumuştur. Milletimiz manda ve himaye kabul edilemez iradesiyle istiklâline ve istikbâline sahip çıkma kararlılığını Sivas’tan dünyaya haykırmıştır. 31 Mart seçimlerinin startını Sivas’ta verirken, 100 yıl sonra bizler de o ilkeleri, kararları, idealleri buradan tekrar ediyoruz. 100 yıl önce Sivas’ta söylediğimizi 100 yıl sonra bugün aynı yerde bir kez daha tekrar ediyoruz. Vatanımıza, bayrağımıza, istiklâlimize uzanan her eli kırarız” dedi.

Erdoğan’ın Sivas’tan verdiği mesajlara bakılırsa muhalefet bu topa girmek istemese de seçim süreci bu bağlamda devam edecek. Muhalefet bu topa girmek istemese de derken, hem Meral Akşener’in, hem de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun bunun bir yerel seçim olduğu, genel iktidarı etkilemeyeceği şeklinde birbirinin kopyası açıklamaları var. Belli ki bir akıl onlara, “Bu seçimi genel seçim havasına dönüştürürseniz kaybedersiniz” demiş. Ancak CHP’de erken öten bazı horozlar, bu stratejiyi bozmuş gibi görünüyor. Zira CHP’nin bazı sözcüleri, 31 Mart’ı çoktan genel seçim havasına dönüştürdü.

Peki, gerçekten bir bekâ tehdidiyle karşı karşıya mıyız, seçimlerin neticesi bekâ sorunumuzu olumsuz etkiler mi? 2.5 yıl önce 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini yaşamış bir toplum olarak, bu sorunun cevabı çok basit. Evet, bekâmız tehdit altında. Asıl sorun ise bizim böyle düşünmemize neden olan muhalefet anlayışı. Türkiye 40 yılı aşkındır terör örgütleriyle özellikle PKK ile mücadele ediyor. Bu süre zarfından onlarca seçim yapıldı. Hiçbir seçimde “Acaba seçim neticesinde terör ile mücadelede bir zafiyet olur mu” diye bir endişe içinde değildik. 15 Temmuz’dan sonra bu endişe hepimizi sarmış durumda. CHP’ye oy veren insanımızda bile bu endişe var.

Niye böyle bir endişe oluştu? Çünkü CHP ve İyi Parti’yi bir araya getiren, hatta HDP’yi de gizli ortak yapan unsur, toplumu endişelendiriyor. Nedir o unsur? AK Parti karşıtlığı ve Erdoğan düşmanlığı. İster kabul etsinler ister etmesinler, maalesef şöyle bir algı var: “CHP ve İyi Parti’nin, Erdoğan karşıtlığında FETÖ-PKK dâhil bir araya gelmeyecekleri kimse yok.” Ne yazık ki bunu bu örgütlerin tabanında görüyoruz. PKK da FETÖ de Erdoğan giderse kendilerine yönelik mücadelenin biteceğine inanıyor.

Bütün bunların dışında genel anlamda, “Bir bekâ meselemiz var mı?” diye baktığımızda, fazlasıyla var. Birincisi bulunduğumuz coğrafya nedeniyle her zaman bekâmızı tehdit eden etmenler mevcut. Bu coğrafya, medeniyetlerin hem beşiği hem de mezarıdır. 1071’den beri bu coğrafyada hep saldırılara uğradık, kurduğumuz devletler yıkıldı, yerine yenilerini kurduk. 100 yıl önce bu coğrafyadan söküp atmak istediler, direndik; yeniden devlet olduk. 15 Temmuz, 1071’den bu yana bize yapılan saldırıların devamıdır. O saldırıyı yapanlar vazgeçmiş değil, pes etmiş değil. Dolayısıyla ister seçim sürecinde, ister normal zamanda 15 Temmuz ve arkasındaki aklı görmeyenler veya görmek istemeyenler, bekâ endişemizin ana kaynağı olmaya devam edecekler.

Hem bekâ kaygısıyla hareket etmek kötü bir şey değil ki. Tam aksine bekâ endişesi iyidir. Endişesi olmayanın geleceği olmaz.

#​Türkiye
#Seçim
5 yıl önce
Bekâ endişesi iyidir
Ülkelerin gelir grupları
Temmuz’da mahalli idarelerdeki memurların ilave ödemeleri arttı
Türkiye’ye karşı bu operasyonun bir bedeli var!
Hicret ruhu: Direniş, Diriliş ve Yenileniş yolculuğu 
Avrupa ve Türk/İslâm korkusu