Ne kadar gamlı bu bayram vakti!

00:0021/08/2012, Salı
G: 6/09/2019, Cuma
Hüseyin Hatemi

Bayramın üçüncü günü yayımlanacak bu yazıyı bir seyahat dolayısıyla iki gece önceden yazıyorum. Allah''tan ümit kesilmez. Gün doğmadan meşime-i şebden neler doğar! Belki de bayramın üçüncü günü bu yazıyı okuyan Azizan''ın kötümser bulmalarına yol açacak bir ışık, bulut ardındaki Güneş''den dersaadet''e yansır da gönlümüze ferahlık verir. Yazıya bir başlık düşünürken aklıma merhum Haşim''in mısra''ı geldi-ne kadar gamlı bu akşam vakti! Gerçekten de 2012 Ramazan Bayram''ının birinci günü akşamı ne

Bayramın üçüncü günü yayımlanacak bu yazıyı bir seyahat dolayısıyla iki gece önceden yazıyorum. Allah''tan ümit kesilmez. Gün doğmadan meşime-i şebden neler doğar! Belki de bayramın üçüncü günü bu yazıyı okuyan Azizan''ın kötümser bulmalarına yol açacak bir ışık, bulut ardındaki Güneş''den dersaadet''e yansır da gönlümüze ferahlık verir. Yazıya bir başlık düşünürken aklıma merhum Haşim''in mısra''ı geldi-ne kadar gamlı bu akşam vakti! Gerçekten de 2012 Ramazan Bayram''ının birinci günü akşamı ne kadar gamlı!

''Zehir hafiye''ye parmak ısırtan ünlü falcı ve fakihlerimiz derhal köpürecekler: -İslamcılık altın çağını yaşıyor. Yakında hepimizin biat ettiği zamanın süper gücü bize de Ortadoğu fahri vali yardımcılığını verecek iken senin bu gamın çok manidar!

Ne yapmalıyım ey gerçek Azizan? Haşa ''Tanrı''yı kıyamete zorlamak'' için hınzır deliler zır delileri kundakçılıkla görevlendirmiş iken benim uyarı feryadıma karşı şen ve şakrak bir kantoyla bir yandan ''yangın var yangın var biz yanıyoruz/yetişin a dostlar tutuşuyoruz!''diye hora tepiliyor ve ardında mehter marşlarına geçiliyor. Ne yaptıkları sorulunca da ''-İslamcılığın yakın gelecekteki altın çağını kutluyoruz'' cevabını alıyorum.

Bir hayır sahibinin yaptırdığı bu hamama dördüncü kez peştamal kuşanıp girdim. Nasrettin Hoca gibi kurna başında yanık türküler çağırıyorum: ''-bayram gelmiş neyime anam anam garibem''vs.

Aynı hamamın karşı kurnalarının birinden ise: -şen ola bayram şen ola! uyarlamaları yükseliyor. Yine ben ''bahara ermedi ömrüm, hazan olup gidiyor'' deyu bu kez de sanat müziğinden terennüm ederken yine bir karşı kurnadan cevap geliyor:-''bahar geldi beyim evde durulmaz/bu mevsimde savaşmaya doyulmaz''! Bre bu Şeyda bülbüllere ve şekerle beslenen papağanlara bu nağmeleri kim öğretiyor? Amerikanca şarkılardan ya habibilere!, oradan mehter marşlarına maşallah ne maharetle geçebiliyorlar? Pes edüben tası tarağı devşirmeli mi ey Azizan?

Ağlanacak yerde gülmek aklın alameti değildir. Kur''an-ı Kerim ''gülüyor da ağlamıyorsunuz'' şeklinde bir hitap ile hergün bayram eden delileri kınar. Kerbela''dan sonra hergünün Aşura olduğuna- Allah her şeyin doğrusunu daha iyi bilir- herhalde bir işaret vardır. Bizim neşemiz Resul-i Ekrem (s.a.) nurundandır. Kerbela''da bu nurun söndürüldüğü zannedilerek bayram yapılmıştır. Müminler de Kerbela''dan sonra ilahi sevgi nuru tekrar olanca güzelliği ile tecelli edinceye kadar her neşenin ardında hüznü de muhafaza etmişlerdir. İlahi sevgi güneşi bulut arkasından tekrar çıkınca biz de hamamdan peştamalle fırlayıp ''yari buldum''diye haykırmasını ve sema etmesini biliriz. -Eger be –Yar residi, çera tarab ne-koni?(Rumi)''-Yare eriştiysen niye coşmuyorsun?

Bu çağda fon müziğimiz değişmiyor:-sevenlerim! bir yudum tatlı içince beni anın/bir şehidi, bir garibi işittiğinizde bana da yanın! (İmam Huseyn)

''Yar ile bayram kıldı bu gönlüm'' diyebileceğimiz çağda fon müziğimiz yine ''tala''al bedru aleyna…'' olacaktır. Şimdi bunu değişmez fon müziğimiz yaparsak Şems-i Tebrizi gibi bir erin bizi tekdir etmesinden korkmalıyız:-ensende çiban yoksa dolunay belirdiğinde başımızı göğe kaldırıp şenlik yap. Şimdi önündeki leğene yüzünü dikip ne söylenirsin.

Ey gerçek Azizan ''kurşun eritmeye mi çağırayım, yoksa ''Ramazan ve bayram eğlencelerinin tarihçesi''nden'' dem vurup ninni mi söyleyeyim?- Dandini dandini dastana /Şi''iler girmiş bostana!/Kov Bostancıbaşı Şi''iyi/yemesin zinhar eriği! Böyle yaparsam sadece bizim hamamda türkü çağıranların değil, Bostancıbaşı''nın bir kısım sözde liberalist –demokrat bendelerinin de makbülü olacağını biliyorum. Ne var ki biz ''Şah-i merdan aşkına meydana gelmişlerdeniz''. Kem özlü, kem gözlü, kem sözlü olanlar bize asılsız isnatlarda bulunursa üzülürüz,''Yaktı muhannesin acı sözleri!'' diyebiliriz. Ancak hiçbir zaman yolumuzdan dönmeyiz. ''Biz'' derken sadıklar dilinden sesleniyorum, asla kendimden söz etmiyorum!

Şam Sünni müftüsü de kundakçılardan feryat ediyor. Duymazlıktan geliyoruz. Arakan Müslümanları BOP kapsamına girmediği için onlara ağlıyoruz, ne var ki Şam'' karıştırmak için emperyalizmin melik, emir ve şeyhlere döktürdüğü paranın onda birini oraya dökmek akla gelmiyor. İslamcılığın altın çağını yaşadığımızı söyleyen eski dostlar şu pembe gözlüklerini bir gecelik bana versinler de gamsız bir uyku çekebileyim!

Muhterem bir zat haksız yere kovuşturulduğunda yanılmıyorsam Suriye''ye sığınmış değil miydi? O sırada üstelik Hafız Esed iktidarda idi. Niçin ABD''ye, Tel-aviv''e hiç değilse Suriye muhaliflerinin neredeyse ermiş bir şehit ilan edecekleri Saddam''ın ülkesine göçmedi?

Yine yanılmıyorsam 7 Mart 2011 de Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında-Schengen''e kafiyeli-Şamgen anlaşması yapılmış iken emperyalizmin bir numarasından bostancıbaşına hangi ferman gitti ki 18 Mart 2011''de kundakçılar Suriye''yi ateşe vermeye başladılar? Bu on gün içinde Beşar Esed hangi sünniyi öldürmüştü, bilen var mı?

Görüyorsunuz, yine benden istenen türküyü çağıramıyorum. Hoşlanmayan varsa bana yazsın, susmasını da biliriz! Gerçek Azizan''a selam!