Durum muhakemesi

00:0031/07/2012, Salı
G: 6/09/2019, Cuma
Hüseyin Hatemi

"Bedeninden bir parçacık; gerekli bir işlem olarak ayrılırken erkek çocukcağıza acısını hissettirmemek ve feryadını susturmak için hokkabazlar bir ağızdan bağırırlardı" diye rivayet olunur: -Oldu da bitti maşaallah / iyi olur inşaallah!Bugün de Suriye''de olayların aldığı seyir, girdiği süreç karşısında hokkabazlar aynı teraneye başladılar. Bir tarafdan da tehditler var: "Suriye''ye girerseniz bir daha çıkamazsınız, ortalık kan gölüne döner, vs. vs.!"Bir yandan bu tehditler gelirken, diğer yandan

"Bedeninden bir parçacık; gerekli bir işlem olarak ayrılırken erkek çocukcağıza acısını hissettirmemek ve feryadını susturmak için hokkabazlar bir ağızdan bağırırlardı" diye rivayet olunur: -Oldu da bitti maşaallah / iyi olur inşaallah!

Bugün de Suriye''de olayların aldığı seyir, girdiği süreç karşısında hokkabazlar aynı teraneye başladılar. Bir tarafdan da tehditler var: "Suriye''ye girerseniz bir daha çıkamazsınız, ortalık kan gölüne döner, vs. vs.!"

Bir yandan bu tehditler gelirken, diğer yandan çağımızın en büyük İslam düşmanı düşünürlerinden, yeri geldikçe ötme fırsatını hiç kaçırmayan gece müjdecisi ispenç horozu Bernard Henri Levy de görelim bakalım ne demiş?: [Esedin de Kaddafi gibi paralanması gecikiyor. Şu halde yine âcil ve beleş Türk kanına ihtiyaç var, Libya''da petrol ve doğal gaz vardı, "bizim" müdahalemizin masraflarını kurtarırdı, şimdi Kahraman Türk ordusu''nun müdahale etmesi gerekiyor, bu müdahalenin iki gerekçesi var, birincisi görünürde kullanılacak ve müslüman Türkler''i "gaza getirecek sebep: -Çocuklar, kadınlar, silahsız siviller ölüyor! gerekçesidir. Bu sebebin "bizim" için önemi yoktur, çünkü ölenler "biz" den değildir. Asıl sebep, Obama''yı ve Hillary''i harekete geçirecek sebep nedir?] - "Real Politika istiyorsanız buyurun: Ahmedînejad''ın en yakın müttefikinin bu dünya da hüküm sürmesini istiyormuyuz, istemiyormuyuz? - Esas Mesele bu! (29 Temmuz 2012 tarihli Taraf''dan)

Resûl-i Ekrem (S.A.) "mü''min bir inden ike kez dalanmaz" buyurdu. Biz Tanzimat''dan, hatta 1730''lardan itibaren kaç kez Dabbet-ül-Arz dalamasına ma''ruz kaldık da yine oyuna geliyoruz. Barzani ve Talebani''yi İdris-i Bitlisî zannedenler, "Suriye olaylarının ardından acem oyunu var" diyenler uyandılar mı acabâ?

Ben "kavmiyetçilik" yapmıyorum "insan onuru" açısından insanlar arasında hiçbir ayırım yapmam. Din, dil ve cins ayırımcılığı da yapmam. Kürtler gerçekten bağımsız bir Devlet kurabilecek iseler, bölünme içimi sızlatsa bile, kansız ve adil bir ayrılığı da içime çekebilirim. Eminim ki kürt mü''minleri de benim gibi düşünüyorlar ve ayrılık ihtimali onların da içini sızlatıyordur.

Yanılmıyorsam 2005 yılında idi. Diyarbakır Belediyesi''nin barışçı bir ad taşıyan Sempozyumu''na, "Kuzey Irak Federe Devleti''nin çoşkusu içinde sermest olan nice kürt aydını katılmıştı. Leyla(Zana) hanım da çoşkulu değil, yanılmıyorsam düşünceli bir görünümde, ön sırada oturuyordu. Konuşmamda Bedi''uzzaman''ı örnek vererek, Kürt kardeşlerimizin de eşit vatandaş sayılmaları gerektiğini söyledim ve şu öğütü verdim: -Emperyalistlerin kışkırtmalarına kapılarak Şeytanla aynı çuvala girmeyin! Yazık ki Irak''tan gelenler bu çuvala girmişlerdi. Çuvaldan geldiği için boğuk bir sesle, şu itirazı duydum: Amerikalılar bize her istediğimizi verdiler, Üniversitelerimiz, hür basınımız var, çuvalda değiliz! Ne yazık ki Şeytan''ın çuvalı tek değil, Diyarbakır Hapishanesi''ni kuranlar da çuval içindelerdi; Geçenlerde bir dergide Altan Tan''ın bir sözünü okudum; Diyarbakır Hapishanesi'' nde alçakça öldürülen babasını andıktan sonra: - hala kin, nefret ve intikam duygularıyla doluyorum! diyordu. Elbette çok haklıdır. Ne var ki bu duygular sadece zulme ve zalime yönelmelidir. Kan davası ve bir kavme kin duymayı Resûl-i Ekrem (S.A.) yasakladığı ve kınadığı gibi, iki çok değerli emanet''den olan Kur''an-i Kerim''de de yasaklanmış ve Resûl-i Ekrem-in (S.A:)" güzel örneğini" sürdüren Ehl-i Beyti de aynı çizgide örnek vermişlerdir.

"Çifte Ölçüt" çuvalında olanlar da, derhal bu çuvaldan çıksınlar. Kimse artık "bizimkilerin katli, bizimkilerin işkence ve ırza tecavüzü, bizimkilerin gasbı, bizimkilerin rüşvet alması, bizimkilerin fısk-u fücûru mübahtır" dememelidir.

Akıl ve gönül işbirliğine (Mülazeme ilkesi) varıp sevgi ehli ve basiret sahibi olmadıkça, iki ağır(değerli) emanetin Kadri bilinmedikçe, Şeytanla paylaştığımız çuvallardan kurtulmadıkça, bize cihad fetvası vermek de Bernard Henri Levy''e veya Hilary''e düşer.

Bize dışarıdan verilen fetvaların veya yazılan deva nüshaların "zehr-i kaatil" olduğunu anlamıyor muyuz? Robert Fisk de asıl hedefin İran olduğunu açıklamıyor mu? (Yeni Şafak, 30 Temmuz 2012) Bizim de artık "BOP= Büyük Ortadoğu Projesi" dedik!" diyenlere "hop dedik" dememizin zamanı gelmedi mi? Çölde bağıranın sesi! Kendi feryadımdır, ancak ses veren feryadıma! Yine de haykırıyorum ki İlahi Divan kayıtlarına geçsin: -Ey Arz''ın Sevgi ehli! Birleşelim! Emperyalizmin dağıttığı mavi boncukları kapışmayalım! Kapışanlar kapışır/ sonucunda apışır/ Aydın gönüllü olan/ sağlam kulpa yapışır/ Dinleme her mavalı!/ Yırt düştüğün çuvalı!/ Koyun olsa dinlemez/çalınan her kavalı!

Gerçek Azizan''a selam!