Yeni Şafak

Densizlik ve Dinsizlik farkı

22:0019/03/2008, Çarşamba
G: 2/09/2019, Pazartesi
Hüseyin Hatemi

Dinde zorlama olmadığı için, dindar bir kimse, dinsizlerin hakkından gelmekle yükümlü kılınmamıştır. “Tanrı” kavramını dahî reddettiğini ileri sürenlere de dindar bir kimse ancak “Allah şifa versin” dileğinde bulunabilir. Dürüst davranmaları şartıyla, kimseden devlet zoruyla dindar olması istenemez, çünkü dayatılmış dindarlık dindarlık değildir. Bu iş “kazağını giy, üşürsün!” dayatmasına benzemez. Zorla da olsa kazak giyen üşütmekten kurtulur, ne var ki beyin üşütmesine kazak kâr eylemez. Öğüt verdiğimiz

Dinde zorlama olmadığı için, dindar bir kimse, dinsizlerin hakkından gelmekle yükümlü kılınmamıştır. “Tanrı” kavramını dahî reddettiğini ileri sürenlere de dindar bir kimse ancak “Allah şifa versin” dileğinde bulunabilir. Dürüst davranmaları şartıyla, kimseden devlet zoruyla dindar olması istenemez, çünkü dayatılmış dindarlık dindarlık değildir. Bu iş “kazağını giy, üşürsün!” dayatmasına benzemez. Zorla da olsa kazak giyen üşütmekten kurtulur, ne var ki beyin üşütmesine kazak kâr eylemez. Öğüt verdiğimiz kişi “kazak” giymek istemiyorsa, bizim de ondan beklediğimiz, O''nun da bize karışmaması olur.

Ne var ki beyin üşütmesi tehlikeli ve netameli bir hastalıktır. Buna tutulmanın a''razı; lâikliğin önce dinsizlik, sonra aynı zamanda tanrıtanımazlık sanılması ve inananlara mütecaviz davranılıp onlara tecavüz edilmesidir. Beyin üşütmesinin bu cinsinden korunanlar da “lâ ikrâhe fid-dîn” (Din dayatmaya cevaz yoktur) ilkesini bilmezlikten gelme tarzında bir beyin üşütmesine tutulabilirler.

Hastalığın her iki türünden sakınmak için Rahman, Rahîm, Vedûd olan Rabb''in koyduğu evrensel ilkelere, bu sağlık kurallarına uymak gerekir.

Fransız Devrimi''ni yapanlar bile, halkı kendi yanlarında tutabilmek için, bu ilkeleri zikretmek ve “üzümünü ye, bağını sorma!” tehdidiyle ilâhîliğine îma etmek zorunda kaldılar. Fransız Devrimi''nden iki ay sonra yayımladıkları 26 Ağustos 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi''nde “insan hakları karşısında cehalet, unutkanlık veya bunları saymama tutumu yönetimlerin bozulmalarının ve toplumsal (genel) mutsuzluk ve musîbetlerin yegâne sebebi” olduğu belirtildi. Bu “insan hakları”nı veren kimdi? -Üzümünü ye yiyebilirsen vatandaş, bağını sorma! Sonra karışmam, giyotin yolu görünebilir!

Birinci maddede: “İnsanlar haklarda (insan haklarında) hür ve eşit doğarlar ve böyle kalırlar..” deniyordu. Kim böyle kurmuş bu düzeni? -Evrenin ulu mimarı varsayımından fazlasını ancak manastırlarda söyleyebilirsin!

İkinci maddede: Her siyasî toplumun hedefinin, insanın tabiî ve zamanaşımına uğramaz haklarının korunması olduğu söyleniyordu. Bu haklar: insan hürriyeti, mülkiyet (“insan onuruna yakışan bir hayat seviyesi için meşru yoldan kazanılan araçlara dokunmama” olmalı idi), güvenlik, zulme karşı direnme hakları idi. -Hay eliniz-diliniz dert görmesin! Şu halde artık zulme karşı direnme hakkım olduğuna güvenebilirim değil mi?- Sen öyle san! Hele bir güven de görelim!

Dördüncü madde de “tabiî hakların kullanılması hakkı”nı tanıyor, bu kullanmanın sınırının ancak kanunla belirleneceğini belirtiyor, beşinci madde de “Kanunda yasaklanmayan bir eylemin yapılmasının engellenemeyeceği, kanunda yapılması emredilmeyen bir eylemi yapmanın da kimseye dayatılamayacağını söylüyordu. -Peki be mübarek Ulu Mimar taşeronları, (219) yıldan beri yazdığınız birşeyin uygulamasına gelince, uygulanmasını isteyenleri niçin lâiklik düşmanlığıyla suçlarsınız? İnsafınız yok mudur? - Sakın hakkım var deme! Hakk yok vazîfe vardır! Ulu Mimar bir varsayımdan ibarettir. Almanlar Anayasalarına “Allah” adını koyarken, bizden aldıkları dersten şaşkına dönerek, bunu önce “varsayım” olarak koymadılar, ne var ki onlara da biz yavaş yavaş, aşamalı olarak Pozitivizm dininin varsayımlarının başında “Ulu Mimar” varsayımının geldiğini, perde çekilince ardından Pozitivizm, onun ardından da materyalizm geldiğini, ne var ki yalın gerçeği kabul etmeye herkes ehil olmadığı için bu materyalizmi panteizm sosuna bürüyerek servis yapılmasını onlara da öğreteceğiz. Azıcık Mevlânâ, azıcık Yunus Emre, gerekirse azıcık Hacı Bektaş vs. Varsayım dininin sahipleri ancak bu dinin “kutsal”larının yorumunu yapabilirler!

-Beyanname''nin 10. maddesinde de: “Kimse, hattâ (ve hattâ) dinî kanaatlerinden ötürü de soruşturulamaz” demişsiniz, şimdi bize gelince niye bunu bilmezlikten gelirsiniz? Hani genel, toplumsal musîbetler “insan haklarına saygı göstermeme”den doğardı! -Ülen, başımıza Fuzulî mi kesildin de şikâyetnâme verirsin? Niçin gerisini okumuyor da “ben Hafız değilim!” diyorsun? Bu Beyanname der ki: -Yeter ki kanaat açıklamaları Kanun tarafından tesis ve ihdas edilmiş Kamu Düzeni''ni ihlâl eylemeye!

-İyi ammâ bre saygıdeğer pozitivizm râhib-i evveli, sen de niye okuduğunu doğru dürüst anlamıyorsun? Kamu Düzeni ancak kanunla ihdas edilir. Başörtüsü konusunu ele alalım, Kamu Düzeni belirleyen bir kanun yasağı göster de hiç değilse bu işin mantığını anlayalım!

-Ülen Meâlci, Pozitivizm''in ürünü olan ve Tabiî Hukuk bağından yüzyıllardır aşırılıp hormonlanan bu metinleri sen, düz okumayla nasıl yorumlayabilirsin? Bu metin de nihayet Frenk dindarları içindir, onların siyasî talebi yoktur, İslâm ise, kan, kılıç, ateş ile başka uygarlıkların ürünlerini yok etmekten başka birşey yapmamıştır, bunun Kitap''ta yeri var, “kim inanmazsa kızıl kâfir olur, öylece bil!” (Safahat) İmdi, has müşterilerimiz için tablaya koyduğumuz balığı alan da kaçan mı? “Kanaat açıklaması”, simgeyle de olur, Beyanname “din” derken “Hristiyanlık” demek ister, sen bunu yiyemezsin!

Ey Azîzan, Kutlu Doğum''un Yüce Sevgilisi''ne ve Ehl-i Beyt''ine tevessülden başka çaremiz var mı? Sûya versin bâğban gülzârı, zahmet çekmesin!/Bir gül açılmaz yüzün tek, verse min gülzâre sû!

Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.