Ne mübarek 'cam'mış yahu?!…
Günlerdir 'camımızı, çerçevemizi kırdılar' muhabbeti yapıyorlar…
Kılıçdaroğlu Hürriyet'i ziyaret ediyor… 'Nereden kırıldı nasıl kırıldı' bilgi alıyor… Bir kriminal uzman edasıyla camı çerçeveyi inceliyor… Sonra o mübarek cama el sürüyor… (İçinden 'Tanrım, seçimlerde blokumuza kuvvet ver!...' diye dilek tutmuş mudur, bilemiyoruz!...)
Sonra Demirtaş ziyaret ediyor kutsal camı!... O da aynısını yapıyor… Lakin o, Kılıçdaroğlu kadar acemi değil elbette… 'Cam nasıl kırılır, çerçeve nasıl indirilir…' meselelerine yabancı değil… Tecrübeli ve ciddi bir bilgi birikimi var…
Gelen ziyaret ediyor, giden ziyaret ediyor… Hürriyet'in camına el sürüyorlar…
Biri akıl edip de küçük bir cam parçasına dilek yazıp Hürriyet'in kırılan camına yapıştırsa, bak gör o zaman neler oluyor…
Millet 'Cam Baba Türbesi'ne akın akın gelir…
Evlenmek isteyen kapının koluna gelin teli bağlar…
Çocuk sahibi olmak isteyen camın önünde lohusa şerbeti içer…
İmtihanı kazanmak isteyen öğrenci kalemini çerçeveye sürer...
Öz yönetim dileyen HDP, kapının önüne molotof bırakır…
Demirtaş sazının telini yapıştırır cama...
Paralel ablalar da Cevşen okur kapıda…
Sadece Türkiye'de bazı çevrelerce değil, Batı dünyasında da Hürriyet'in camı kutsal sayılıyor…
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk 'Hürriyet'in Camı' konusunda endişelerini dile getirdiler…
ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, bizzat Hürriyet'e gidip kutsal camı yerinde ziyaret etti…
Artık Papa Francesco Vatikan'dan Hürriyet'in camını kutsar, vaftiz töreni için İstanbul'a gelirse şaşırmayın derim…
…
DHKP-C'li teröristin savcının kafasına silah dayadığı o fotoğrafı yayınlayarak, şehit savcının ailesinin ve milletin vicdanını kanattılar.., Terör örgütünün propagandasına payanda oldular…
Teröriste terörist diyemeyen, 'Devlet öyle yapmasaydı, böyle olmazdı' diyerek teröristlerin avukatlığına soyunan soysuzlar da aynı grupta çalışıyor…
PKK'nın düzenlediği terör saldırılarını, şehit haberlerini verirken 'Şeytan'ı ayrıntıda gizleyip HDP'nin oy kaybetmesini engellemeye çalışıyorlar…
Yani şehitlerin, canın bir önemi yok onlar için… Önemli olan cam!...
…
Ahmet Hakan Coşkun da 'hasar tespit raporu' yayınlamış… Fotoğrafı üzerinde ok işaretleriyle 'burama şu oldu, şuraya uf oldu!...' yazıp, 'İşte, bir saldırının anatomisi!' diyerek kendince maytap geçmiş…
Saldırı anında aklından geçenleri anlatmış; (aynen aktarıyorum)
“Sonra gözüm bizim Terzi Namık'a yeni yaptırdığım takım elbisenin pantolonundaki yırtığa takıldı. İçimden “Namık bunu onarabilir mi acaba” diye geçirdim. Yemin ederim geçirdim… Sonra can havliyle ve biraz da Don Corleone'nin vurulma sahnesinde olduğu gibi çok artistik ve çok havalı bir şekilde kendimi karşı kaldırıma attım…”
Aferin, iyi yapmış!... Pantolon yırtılmış ama en azından ceketi kurtarmış… ('Takım' bozulmuş ama sorun değil, Terzi Namık halleder nasıl olsa!...)
Bir de yırtık pantolonu, kırılan camın önüne koysalar var ya, Hürriyet'ten süper türbe olur… (Hem de laik bir türbe!...
Mesela ev, araba, mal mülk dileyen, zengin olmak isteyen yırtık pantolondan bir parça yırtıp cüzdanına koyar…
Velhasıl önemlidir pantolon, lakin bir cam kadar değil elbette!...
Ne demişler?...
Cam'a gelmesin 'can'a gelsin!...