O gün kapısını çaldığımız son evdi… Ev dediğime bakmayın. Gecekondu dahi denemeyecek derme çatma bir yapı...Yanımızda Abdurrahman var… Biz, Suriyeli ailelerin yaşadığı o mahalleyi ziyaret ederken yanımıza geldi… 13-14 yaşlarında, Türkçe konuşabilen Suriyeli bir çocuk… “Abi yardımınıza ihtiyacımız var” deyip bizi, yaşadığı o eve getirdi...Kapıyı Abdurrahman’ın annesi açtı… Selam verip, hâl hatır sorduk… Bizi içeriye aldı.. Kadın çok mahcup bir halde; “Kocam rahatsız, çalışamıyor… Abdurrahman bize
O gün kapısını çaldığımız son evdi… Ev dediğime bakmayın. Gecekondu dahi denemeyecek derme çatma bir yapı...
Yanımızda Abdurrahman var… Biz, Suriyeli ailelerin yaşadığı o mahalleyi ziyaret ederken yanımıza geldi… 13-14 yaşlarında, Türkçe konuşabilen Suriyeli bir çocuk… “Abi yardımınıza ihtiyacımız var” deyip bizi, yaşadığı o eve getirdi...
Kapıyı Abdurrahman’ın annesi açtı… Selam verip, hâl hatır sorduk… Bizi içeriye aldı.. Kadın çok mahcup bir halde; “Kocam rahatsız, çalışamıyor… Abdurrahman bize bakıyor…” dedi…
Anne, baba (yarı felçli bir halde yerde yatıyor ve konuşma zorluğu çekiyor), Abdurrahman ve 8-9 yaşlarındaki kız kardeşi…
Elimizde ne varsa; yiyecek, kumanya, kullanılmış giysi ve eşya.. vs, verdik… Tam kapıdan çıkarken kadın yine çok mahcup bir halde; “Bir dakikanız var mı, size bir şey söyleyeceğim…” dedi… Kadının Türkçesi pek yoktu… ‘Arapça konuştuğumu görünce, derdini uzun uzun anlatmak istedi herhalde’ diye düşündüm…
Yere bakarak konuşuyordu; “Yardımlarınız için teşekkürler. Allah razı olsun… Sizden bir ricam var, lütfen yanlış anlamayın… Abdurrahman 600 TL aylık maaş alıyor. Bizim evin kirası 300 TL. Bu ay 100 TL eksiğimiz var. Kirayı ödeyemedik. Ev sahibi evden çıkarır diye korkuyorum. 100 TL verebilir misiniz?...”
Elimi cebime attım.., 100 kuruş yok… Dedim ya, ziyaret ettiğimiz son evdi… Cepte nakit ne varsa vermişiz... Çok üzgün ve şaşkındım… Kadına o an verecek 100 liram yoktu…
Hiçbir şey yokmuş gibi en sevimli halimi takınarak; “Sen merak etme kardeşim, ben yarın ya da ertesi gün sana geleceğim…” deyip arkama bakmadan uzaklaştım oradan…
Ertesi gün hasbelkader bir arkadaşımla buluştum… Önceden planlanmış bir buluşma değildi… Kendisi yardımsever bir işadamı… Abdurrahman’dan ve ailesinden bahsettim… O da çok etkilendi… Ve o Suriyeli aile için bana 4000 TL verdi… (Allah razı olsun ondan)
Bir sonraki gün (ilk ziyaretimizden 2 gün sonra) Abdurrahman’ın evine gittik… Kapıyı yine annesi açtı…
Kadın beni görür görmez; “Geleceğini biliyordum, Rabbime hamdolsun… Samimiyetini görmüştüm, geleceğini biliyordum…” dedi… Ağlamamak için kendimi zor tuttum… O an cevap veremedim, ve hemen sonra cebimdeki 4000 TL’yi çıkarıp uzattım; “Al bu senin… Burada 1 yıllık kiran var… 3600 lira… 400 lira da harçlık yaparsın… Bir yardımsever sana iletmemi istedi” dedim…
Kadın bir anlık şok yaşadı, çok mutluydu, ağlamaya başladı… Şöyle diyordu titreyen sesiyle; “Bu para çok fazla. Ben bunu alırsam yanlış anlaşılabilir… Bu parayı bana vermeyin, Abdurrahman’a söyleyeyim ev sahibine haber versin, siz ev sahibinle buluşun bizzat siz verin 1 yıllık kirayı…”
“Ya Rabbi, nasıl bir insan bu?!” diye düşünürken içimden, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum… Dedim ki; “Bak kardeşim, sen bu parayı al, ister 1 yıllık kiranı öde, ister başka bir ihtiyacına harca.., eşin hasta, evin reisi sensin…” deyip hızlıca parayı eline sıkıştırdım… Allah’a emanet ol, deyip arkamı dönüp gittim… Arkamdan dua ediyordu yüksek sesle; “Yaptığınız bu iyilikler bu dünyada ve Ahiret’te size ulaşsın…” diyordu…
Suriyeli, 9 aylık hamile bir kadının tecavüz edilip yanındaki 10 aylık bebeğiyle birlikte öldürüldüğünü duyduğumda kahroldum…
Aklıma Abdurrahman, hasta babası, kız kardeşi ve annesi geldi…
İçim sızladı, kan ağladım, utandım, mahcup oldum, perişan hissettim kendimi…