2 yıl içerisinde 4'üncü seçim olacak bu… Yani yılda 2 seçim… (Neredeyse CHP'nin yıllık olağanüstü kongre ortalamasına tekabül ediyor!...)
Çok zorlandığımız söylenemez, alıştık artık… Seçim atmosferine girdik bile…
Seçim atmosferiyle birlikte siyasetçinin dili değişti…
7 Haziran seçimlerinden önce 'PKK silah bırakacaksa, bunu yapabilecek tek parti HDP'dir' diyen Selo seçimden sonra; 'Biz silah bırak deyince Kandil'in silah bırakacak hali yok…' demişti…
Seçim sürecine girdiğimiz bugünlerde Selo yine dil değiştirdi; “PKK'nın 'ama'sız, 'ancak'sız silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde, dağlarda durdurması lazım. Bizim açımızdan bunun alternatifi yoktur. 'Aması, ancağı' yoktur” diyor…
Eh tabii barış zamanı geldi… Yakında seçim var netekim… PKK'lıların dağda izmariti dahi yere atmayacak kadar doğasever, çevreci olduğunu nasıl anlatacaksın?... (Yoksa Nişantaşılılar, PKK'lıların izmaritle bomba fitili ateşlediğini falan sanır Maazallah!...)
Diğer taraftan Ahmet Hakan Coşkun'un yeni sezonda 'Selo ve Sazı' programı başlayacak… Selo'nun yanık türküleri bomba ve silah sesini nasıl bastırsın?!...
O yüzden 'biz dedik diye silah bırakmazlar' diyen Selo; “PKK, 'ama'sız, 'ancak'sız silahlı, bombalı şiddet eylemlerini, şehirlerde, dağlarda durdurması lazım” diyor…
Bu arada Kemal abi de ısınma turlarına başladı…
“Birbirimize görüşlerimizi aktardık, biz yüksek 'profilli hükümet' istedik, onlar 'alçak profil' teklif etti.., 'Onarım, restorasyon' dedik, onlar 'reform' dedi… Yapmaya çalıştık ama olmadı…' tadında safi nezaket çerçevesindeki söylemler geride kaldı…
Koalisyon yüzü suyu hürmetine yapılan istikşafi toplantılar dönemi bitti…
Seçim atmosferi Kemal abiyi de etkiledi… Topa sert giriyor… Öyle 'Sayın Ahmet Davutoğlu' falan yok artık…
'Türkiye'de hukuk yok şu anda. Demokrasi askıya alınmış şu anda, anayasa çalışmıyor şu anda. Bir sivil darbeyle karşı karşıyayız…' diyor…
Yine 'davul onda, tokmak şunda' teranesini okuyor…
Dönüp dolaşıp yine 'diktatör' muhabbeti yapıyor… ('Ulan madem diktatör.., diktatörle birlikte, kol kola 4 yıl sürecek 'yüksek profilli hükümet kurmak' için neden o kadar yırtındınız peki?' diye kaç defa sordum, hala cevap veren yok…)
Ayrıca dün, koltuğu hediye edip 'Otur sen başbakan ol' dediği Bahçeli'ye de fena giydirdi Kemal abi…
'Her şeye hayır diyen parti vatandaşın önüne nasıl çıkacak?' dedi…
Dedik ya; seçimler yaklaşıyor, dil değişiyor…
Soruyorlar Kemal abiye; 'CHP'nin içinden de bazı isimlere teklif götürülebileceği iddiaları var. Böyle bir teklif gelirse nasıl değerlendirirsiniz?...' diye…
“CHP'de o kadar karaktersiz insan yoktur...” diyor…
Nasıl bir dildir bu?... Ne demek istiyor?...
Yani 'CHP'de karaktersiz insan hiç yoktur' mu demek istiyor?...
Ya da 'CHP'de 'o kadar' (o miktarda) karaktersiz insan yok' mu demek istiyor?...
Yoksa; 'Var ama, 'o kadar' karaktersizi yok…' mu demek istiyor?...
Ee seçim dili bu, 'O kadar' kolay anlaşılmıyor!...
…