Paris'in göbeğinde askerler kimlik kontrolü yapıyor… Paris polisi savcı kararı olmaksızın istediği eve girip arama yapabiliyor…
Paris'te toplu gösteri ve protesto yasak… Öyle sokaklarda 'diren zart, diren zurt!...' diye yürümek yok!...
Molotof, demir bilye atmak, kaldırım taşlarını parçalayıp insanların üstüne fırlatmak yok…
Sıkıyorsa yüzünü kapatıp üç beş kişi yürüyüş yapsın, asker ya da polis 'şüpheliydi' deyip sıkar, hesap soran olmaz… Hele Kuzey Afrika kökenli biri gösteriye katılsa, tehdit oluşturdu diye vatandaşlıktan bile atılabilir…
Demokrasinin Nirvanası'na ulaşmış Avrupa medeniyetinin göbeği burası… Ulusal güvenlik, halkın can ve mal güvenliği söz konusu olduğunda devlet en sıkı tedbirleri alabiliyor… Sınırlar kapatılabiliyor, uçuşlar duruyor… Polis haklı haksız, yaş kuru.., kimsenin gözünün yaşına bakmıyor…
Kimse de 'demokrasi elden gidiyor' diye bağırmıyor…
Zira mesele, terör… Paris'te 130 insan hayatını kaybetmiş…
Biz 30 yıldan fazladır on binlerce insanımızı teröre kurban verdik… Neredeyse dünyanın tüm terör örgütlerinin bulunduğu coğrafyayla 1300 kilometrelik sınırımız var…
Bizde, elinde molotofla gösteri yapan, etrafı yakıp yıkan vandala polis müdahale edince ortalığı ayağa kaldırırlar…
'Polis göstericiyi karga tulumba götürdü, su sıktılar, kimyasallar fışkırttılar…' diye feryat ederler…
Teröristler sokak ortasında ateş açar, hendek kazıp bomba tuzaklar, polis ya da asker müdahale edince bizim basın demokrasiyi sorgular…
Terörist adliyeyi basar, savcının kafasına silah dayar, propaganda yapmak için fotoğrafını çeker, bizim basın da manşetten yayınlar…
Bizde terör saldırısı olur, ölenler, parçalanmış uzuvlar buzlanmış şekilde basında yer alır… Çünkü yayınlamazsak basın özgürlüğü sorgulanır…
Ama Avrupa'da görsel ya da yazılı medyada hiçbir görüntü verilmez… Sadece olay yerinde mum yakıp dua edenleri görürsünüz…
Fransız, terör saldırısından sonra Fransa Milli Marşı'nı okur, teröre karşı mücadele etsin diye devletin yanında durur…
Bizde devlet suçlanır, demokrasi sorgulanır, Erdoğan'a ve hükümete nefret kusmak için fırsat kollanır…
Fransız, 'hepimiz Ahmet'iz.., hepimiz Aylan'ız.., hepimiz ölen on binlerce Suriyeli, Iraklı bebekleriz.., hepimiz Suruçluyuz.., hepimiz Ankaralıyız..vs, demez…
Bizimkilerin ise alayı Fransız olur!...
Zaten bizimkiler bizim ülkeye de Fransız'dır!...
İkide bir de bu ülkeyi terk etmekten söz ederler…
Problem yok canım, au revoir!...