Yeşil kuşak, BOP ve sonrası

04:005/10/2017, Perşembe
G: 18/09/2019, Çarşamba
Hayreddin Karaman

Komünizmin veya Sovyet yayılmacılığının önüne geçmek için yeşil kuşak projesini devreye sokan ABD ve onu destekleyen Avrupa, tehlike savuştuktan sonra kendilerine yönelen, “cihatçılar” ve terör ile baş edebilmek için çare aradılar ve bu meyanda Büyük Ortadoğu Projesi'ni uygulamaya koydular. Bu proje şimdilik fiyasko ile sonuçlanmış olsa da temel saiklerinden ve hedeflerinden vazgeçilmiş değildir.Son dönemde dünyanın başına bela olan Batılı, sömürgeci hegemonyanın marifetlerine ışık tutan bazı nakiller

Komünizmin veya Sovyet yayılmacılığının önüne geçmek için yeşil kuşak projesini devreye sokan ABD ve onu destekleyen Avrupa, tehlike savuştuktan sonra kendilerine yönelen, “cihatçılar” ve terör ile baş edebilmek için çare aradılar ve bu meyanda Büyük Ortadoğu Projesi'ni uygulamaya koydular. Bu proje şimdilik fiyasko ile sonuçlanmış olsa da temel saiklerinden ve hedeflerinden vazgeçilmiş değildir.

Son dönemde dünyanın başına bela olan Batılı, sömürgeci hegemonyanın marifetlerine ışık tutan bazı nakiller yapacağım.


BOP haritasını çizen Amerikalı asker Ralph Peters, çizdiği harita ve bu haritaya ek gerekçeleri, “Kanlı Sınırlar, Daha İyi Bir Ortadoğu” başlığı altında açıklamış ve bu ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin Haziran 2006 baskısında yayınlanmıştır. Makaleden bazı ibretlik pasajlar:

“Ortadoğu’nun işlevsiz sınırlardan çok daha fazla problemlere sahip olmasına karşın -kültürel tıkanıklıktan, skandal eşitsizlikler ve ölümcül dini aşırılıklara kadar- bölgenin toplu başarısızlığını anlama çabasındaki en büyük tabu İslam değil, kendi diplomatlarımız tarafından tapınılan çirkin ancak kutsal uluslararası sınırlardır.

Balkanlar ve Himalayalar arasındaki adaletsizliği ile ünlü topraklardaki en göz alıcı haksızlık bağımsız bir Kürt devletinin yokluğudur.

Amerika Birleşik Devletleri ve koalisyon ortakları Bağdat’ın düşmesinden sonra bu haksızlığı düzeltmek için ellerine geçen muhteşem fırsatı görememişlerdir. Uyumsuz parçaların birbirlerine Frankenştayn canavarını andıran şekillerde dikilmesinden oluşan bir devlet olan Irak, o anda üç küçük devlete bölünmeliydi.

Ayrıca Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır.

Bölgede yapılacak adil bir düzenleme Irak’taki üç Sünni ağırlıklı bölgeyi budanmış bir devlet haline getirecektir ve bu bölgeler zaman içerisinde Akdeniz’e yönelmiş bir Büyük Lübnan’a, kıyılarını kaybetmiş olan Suriye ile birleşmeye karar verebilir ki bu durumda Finike yeniden doğmuş olur.

Eğer büyük Ortadoğu’nun sınırları, kan bağı ve inanç bağının doğal bağlantılarını yansıtacak şekilde değiştirilemez ise, bölgede dökülen kanın bir bölümünün bizim kanımız olmaya devam edeceği hususunu dinî bir inanç hususu gibi kabul etmemiz gerekecektir.

Ancak, değiştirilmiş haritayı incelediğimiz ve bugünkü sınırları gösteren harita ile karşılaştırdığımızda, 20. Yüzyılda İngiliz ve Fransızların çizdiği sınırların, 19. Yüzyıldaki büyük utanç ve yenilgilerden çıkmaya çalışan bölgede sebep olduğu büyük yanlışlıklar hakkında bir fikir sahibi olmamız mümkündür.”

ABD’li askerin işaret ettiği, “İngiliz ve Fransızların çizdiği haritanın kısa hikâyesi" Sayın Cengiz Tomar’ın özetlemesiyle şöyledir:

“I. Dünya Savaşı’nda Osmanlılara isyan etmesi karşılığında bir Arap imparatorluğu kurma sözü verilen Şerif Hüseyin ve oğulları İngilizler tarafından aldatıldılar. Mekke ve Medine’yi barındıran Arabistan Yarımadası’nın büyük kısmı püriten bir ideolojiye sahip İbn Suud’a verilerek Suudi Arabistan kuruldu. Haşimilerden yani Hz. Peygamber’in neslinden gelen Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’a verilen ve adını bile İngilizlerin koyduğu Irak’ın sınırları Gerthrude Bell tarafından belirlendi. Suriye ve Lübnan sınırları ise Fransızlar tarafından çizildi. Faysal’ın kardeşi Abdullah’a ise toprakları işgal edilen Filistinlilerin sürüldüğü Ürdün verildi. Sykes-Picot (1916) ve Balfour Deklarasyonu’nun (1917) bu devletlerin kurulmasında rol oynadığı kesin. Petrol zengini Körfez ülkeleri de İngilizler tarafından petrol alanlarına göre teşekkül ettirildi. İngilizler eliyle kurulan İsrail, Müslümanların üçüncü kutsal şehri Kudüs’ün yer aldığı Filistin’i işgal etti. 1967 ve 1973 savaşları ardından 1978 Camp David Anlaşmasıyla Mısır-İsrail barışı ve 1994 Vadi Arabe Anlaşması'yla İsrail-Ürdün barışı ile sınırlar çizilmeye devam edildi. Arap bölgelerinde etnik ve mezhebî farklılıklara göre yeni haritalar çizilmeye ve mikro devletler kurulmaya çalışılıyor. Ancak bu mikro devletlerin bölgeye huzur getirmesi zor.”

Evet huzur getirmesi zor ama ABD ve Batı’nın çıkarlarını getirmesi, bu hain, vicdansız ve hukuksuz planlarla zor olmuyor.

#Yeşil Kuşak
#Komünizm
#Sovyetler
#BOP