Bir tarihçimiz Reşid Riza’nın Abdülhamid’in hilâfetine karşı çıktığını ve Arap hilâfetini savunduğunu yazmış, bu iddiasını, R. Riza’nın el-Menâr’da çıkan bir makalesine dayandırmıştı. Geçen hafta bu makaleyi özetledim ve mezkûr iddialara mesnet olacak bir ifadesinin bulunmadığını gösterdim. Bu arada R. Riza’nın hem Abdülhamid hem de hilâfet konularındaki düşüncesini başka yazılarıma bıraktım.
R. Riza’nın hayatını, düşünce ve İslâmî hareketteki yerini merak edenlere benim, “Gerçek İslâm’da Birlik” kitabımın girişini kaynak gösterdim. Geniş bilgiyi yine oraya havale ederek hilâfet ve Abdülhamid konusundaki düşüncesini birkaç yazıda özetleyeceğim.
Reşid Riza, Osmanlı Devleti’nde yürütülen ıslahat hareketi ve bu hareketin getirdiği tepkiler içinde geçen istibdad ve meşrutiyet dönemlerini yaşamış, ayrıca Cumhuriyet döneminin de on iki yılını idrak etmiştir. Toplumun dönüşümü, siyasetin yönü ve akışı bakımından birbirinden farklı olan bu dönemler içinde, onun da siyasi görüş ve tavrı değişiklikler geçirmiş, görüş ve eğilimlerin içinde oluştuğu şartlar düşünülmediği takdirde çelişkili görünümler ortaya çıkmıştır. Onun siyasi görüşlerini ve tavrını etkileyen dönemler; Sultan Abdülhamid, İttihad ve Terakki yönetimi ve Birinci Dünya Harbi’nden sonra parçalanan Osmanlı Devleti’nin topraklarında kurulan yeni devletlerin bağımsız veya yabancıların egemenliği altında sürdürdükleri yeni yönetim dönemleridir. Son dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin hilâfeti kaldırması ve halifeyi yurt dışına sürmesiyle ortaya çıkan boşluk da onun, bilhassa hilâfet ve İslâm birliği konularındaki düşünce ve tasarılarını etkilemiş, değişme ve gelişmelere sebep teşkil etmiştir.
R. Riza, Osmanlılara ve Abdülhamid’e karşı bu tavır ve tutumunu sürdürürken bölgedeki Osmanlı yöneticilerinin, ailesine, kendisine ve bazı yakınlarına yaptıkları haksız davranışları biliyor, sultanın ısrarla sürdürdüğü istibdad idaresini de görüyordu, ancak mevcut şartlar içinde bu yönetimin kötünün en iyisi veya iyi tarafının kötü tarafına galip bulunduğunu düşünüyordu. Bu sebeple, bütün ayrılıkçı kuruluşlardan ve teşebbüslerden uzak kalmış, bunlara karşı mücadele vermişti. Ancak Kahire’de kurulan ve yerinden yönetim (lâ-merkeziyye) isteyen bir cemiyete (Cem’iyyetu’ş-Şûrâ el-Osmaniyye’ye) üye olmaktan da geri durmamıştı. Mısır’a göçmüş bulunan Suriyeli Refik el-Azm, Abdülhamid ez-Zehrâvî, Muhibbuddin el-Hatîb gibi arkadaşlarının da etkisiyle, Arap topraklarının Osmanlı devleti ile ilişkisi konusundaki düşüncesinde, yavaş da olsa bir değişme meydana geldi; Osmanlı’nın merkezî yönetiminin Arapları ihmale sebep teşkil ettiği düşüncesinden hareketle artık la-merkezi (yerinden, Amerika Birleşik Devletlerine benzer bir federatif sistem) talep etmeye başladı. Reşid Riza’nın siyasi görüş ve projesinde meydana gelen bu değişiklik, Sultan Abdülhamid’in hal’inden sonraki yazılarında açıklık kazandı, İttihad ve Terakki iktidarının yerleştiğine kanaat getirinceye kadar, yine de ihtiyatı elden bırakmadı. Bundan emin olduktan sonra dergisinde Abdülhamid devrindeki istibdad yönetimi ile meşru olmayan tasarrufları tenkit etti, kötü sonucu kötü davranışların getirdiğini ifade etti (XII; s. 276-279, tarih: 19- Mayıs-1909).
(İttihatçılar dönemi ile devam edelim).
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.