Dün (Çarşamba) Kudüs-Mescid-i Aksâ nöbetçilerinden (murâbitûn) bir zat Siyonistlerin son hamlelerini anlattı ve İslam dünyasından yardım istedi. Bir gün önce de bir video kaydı seyrettim, bir İsrail polisi/askeri Mescid-i Aksâ’ya ayakkabıları ile girmiş, tek tek seccadeleri çiğniyordu, müdahale etmek isteyen Müslümanlara ise şiddet uygulanıyordu. Her gün birkaç Filistinli şehid oluyor, bir nicesi yaralanıyor. Her gün Filistinlilerin evleri yıkılıyor, yerleri işgal ediliyor…Bunları duydukça, gördükçe
Dün (Çarşamba) Kudüs-Mescid-i Aksâ nöbetçilerinden (murâbitûn) bir zat Siyonistlerin son hamlelerini anlattı ve İslam dünyasından yardım istedi. Bir gün önce de bir video kaydı seyrettim, bir İsrail polisi/askeri Mescid-i Aksâ’ya ayakkabıları ile girmiş, tek tek seccadeleri çiğniyordu, müdahale etmek isteyen Müslümanlara ise şiddet uygulanıyordu. Her gün birkaç Filistinli şehid oluyor, bir nicesi yaralanıyor. Her gün Filistinlilerin evleri yıkılıyor, yerleri işgal ediliyor…
Bunları duydukça, gördükçe içimiz yanıyor, kanımız kaynıyor, çaresizlik hissi ise insanı boğuyor.
Üç kardeş ve müstesna Mescid bugün kimlerin elinde yâ Rabbi!
Biri (Aksâ) Siyonistlerin eline düşmüş, son hamle olarak Mescid’in bütün kapılarını kapatmışlar, içerideki daim nöbetçi müminleri yaka paça dışarı atmışlar, içeride ne yaptıklarını bilen yok.
Diğer ikisi de sahih İslam ve ümmet düşmanı Körfez ülkeleri ve İsrail ile işbirliğine girmiş bir hanedanın eline düşmüş.
Her şeye rağmen yapılacak bir şey yok mu?
Elbette var. Bir örnek olarak Lübnan Ulema heyetinin değerlendirme ve teklifini özetleyeceğim:
Kudüs göklere açılan kapıdır, Aksâ dünyanın incisidir, işgalin sonu ise zevaldir.
Kindar işgal kuvvetlerinin Aksâ’nın kapılarını Müslümanlara kapatması, namazı ve ezanı yasaklaması dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bütün ümmete karşı yapılmış bir saldırıdır ve bunun püskürtülmesi için mümkün olan her vasıtayı kullanmak farzdır.
Ezanın ve namazın yasaklanması ve Müslümanların Mescid’e girmelerinin engellenmesi ümmete karşı savaş ilanıdır.
Silahlı Yahudilerin Mescid’e girip silahsız Müslümanlara saldırmaları savaş suçudur ve mübarek Mescid’i kirletmektir.
Bu saldırıya karşı ümmeti seferberliğe çağırmak liderlere, hükümetlere ve halklara farzdır.
Azgınlığına devam eden düşman ile ilişkiyi kesmek ve zillet elçiliklerini kapatmak her zaman ve özellikle şimdi farzdır; onlarla normal ilişkiyi devam ettirmek düşmana yardımdır.
Bu değerlendirmeden hareketle çağrımız şudur:
1.İslam Yardımlaşma Teşkilatı ve Arap Ülkeleri Birliği derhal toplantı yapıp bu saldırıya karşı seferberlik ilan etmelidir.
2.Körfez ülkeleri, düşmanı mal ve silah ile desteklemekte ısrar eden ABD’ye karşı petrol silahını kullanmalıdır.
3.Ümmetin alimleri ümmeti uyandırmak ve Aksâ’ya yardım, mukaddesatı koruma vazifelerini hatırlatmak için harekete geçmelidirler.
4.Bütün dünyanın ve özellikle Müslümanların hak ve hürriyet savunucuları, 15/3/2019 Cuma gününü Kudüs muhafızlarını destekleme ve yardım günü ilan etmelidirler.
Son olarak Lübnan Müslüman Alimler Heyeti olarak şu hususun altını çiziyoruz:
Kudüs göklere açılan kapıdır, onu kindar işgalciler kirletemeyecek, korkak düşman ona tek başına sahip olamayacaktır.