Kucaklamanın sınırı

00:001/01/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Hayreddin Karaman

“İmam hatip, ilâhiyat ve Diyanet camiası bütün dînî yapılara ve oluşumlara (mezheb, cemaat, tarikat ve cereyanlara) müsamaha ile yaklaşsın, tamamı ile diyalog içinde olsun, hepsini kucaklasın, yanlışları yapı ismi vermeden tenkit etsin, doğrusu ne ise onu anlatsın” diyenler var.



Ben de diyorum ki, bu müsamaha ve kucaklamanın bir sınırı olmalıdır; bu sınırı aşanlar ve kırmızı çizgiyi çiğneyenler isimleri anılarak tenkit edilmeli, doğru ve meşru olana yönlendirilmeli, dinlemeyenler sevilmemeli, hoş görülmemeli, ayrıca devlet önleyici tedbirler almalıdır.



Nedir bu kırmızı çizgiler:



*

Şiddet


DAİŞ, darbeci Fetöcüler, bir kısım cihatçılarda olduğu gibi dâvâlarını şiddete başvurarak ve silah kullanarak başarıya ulaştırmak isteyenlere müsamaha edilemez.



*

Ayrımcılık, dışlayıcılık


Tekfir (dinden çıkarmak), tadlîl (ehl-i sünnetten çıkarmak, sapkın demek), tefsîk (günahkâr ve fâsık demek), ırkçılık ve mezhepçilik yapmak ayrımcılıktır, dışlayıcılıktır, bölücülüktür, ümmetin birliğine sıkılan kurşunlardır. Bir mümini bunlardan biri ile itham edebilmek için âlimlerin ittifak etmiş olmaları gerekir. Mesela tekfir örneğini alalım: Bazılarına göre kıbleye karşı tükürsen kâfir olursun, bazılarına göre ise yaptığın veya söylediğin yüzde doksan dokuz dinden çıktığını, yüzde bir de çıkmadığını gösterse sana kâfir denemez. Şu halde kendilerince bir İslam tarif edip, sınırlarını çizip bunun dışında kalanları tekfir edenlere müsamaha edilemez.



*

Tek-bencilik


Doğru İslam'ı, kurtuluş yolunu kendi anladıkları İslam ve yoldan ibaret bilip başka İslam anlayışlarını ve dini yaşama yollarını yanlış, bâtıl, işe yaramaz ilan eden (ilan etmese de) böyle inanan ve imkan bulduğunda buna göre davranan yapılara müsamaha edilemez. İmam hatipleri, ilahiyat fakültelerini ve Diyanet'i karalayıp bunların yerine kursları, medreseleri ve sokak müftü ve mürşidlerini ikame etmeye çalışanlar bu maddeye örnektir. Her kim İmam Hatiplere, İlahiyat fakültelerine ve Diyanet'e cephe alıyorsa bilin ki, yanlış yoldadır; ya cehalet, ya gaflet ya hıyanet içindedir. Bunlara müsamaha edilemez. Bize göre İslam'ı öğrenen ve öğreten bütün şahıslar ve kuruluşlar arasında diyalog, işbirliği, fikir alış-verişi, kardeşçe yardımlaşma olmalıdır.



Tarikatlar ve mezhepler de kırmızı çizgileri aşmayan emsal yapılara meşru, kardeş, alternatif olarak bakmalı, kardeşlik anlayışının sınırını, tamamını kapsayacak kadar geniş tutmalıdırlar.



*

Nefret söylemi


Efendimiz (s.a.),

“Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin”

buyuruyorlar.



Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:



Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever.” (Mümtehine: 8)


Müslüman olmayanlar bile kırmızı çizgileri çiğnemediklerinde onlarla iyilik ve adalet çerçevesinde ilişki kurmamız emredilmişken Müslüman gruplar arasında nefret ve düşmanlık doğuracak söylemler ve davranışlara müsamaha edilemez.



Hz. Ali Hâricîlere şöyle demişti:



“Bizimle ibadet etmek isterseniz mescidimiz size de açıktır. Bizimle cihada katılırsanız hak ve ödevde eşit oluruz. Kendi bölgenizde barış içinde yaşamak isterseniz size dokunmayız. Bize silah çekerseniz biz de size silah çekeriz”.



İşte düstur, işte davranış kılavuzu.






#İmam hatip
#İlâhiyat
#Ayrımcılık
#Nefret söylemi