Kıssadan hisse

04:0023/09/2016, Cuma
G: 16/09/2019, Pazartesi
Hayreddin Karaman

Hz. Âişe (r.a.), Efendimiz'e (s.a.) soruyor:



-Hicr, Beytullah'a dahil midir, değil midir?



-Evet, dahildir.



-Peki niçin onu yapının dışında bıraktılar?



-Senin Cahiliye dönemindeki halkının malzemesi yetmedi.



-Kapısını niçin bu kadar yüksek yaptılar?



-Senin halkın böyle yaptı ki, dilediklerini içeriye soksunlar, dilediklerini de sokmasınlar. Eğer halkın Cahiliye döneminden henüz çıkmış olmasalardı ve bu sebeple Hicr'i yapıya dahil etmemi ve kapısını da zemine indirmemi kalben hoş karşılamayacaklarından korkmasaydım (bunu yapardım).



Kâbe'nin kuzeybatı duvarının (Irakî ile Şamî köşelerinin) karşısında bulunan bu kısma sonradan alçak bir duvar yapılmıştır, yerden 1.25 m yükseklikte yarım daire şeklinde olan bu duvara “Hatîm” denir. Tavaf bu duvarın dışından yapılır. Bu duvar ile Kâbe arasında kalan boşluğa da 'Hicr-i Kâbe', 'Hicr-i İsmail' veya 'Hatîra' denir. Bu boşlukta Kâbe'ye yönelerek namaz kılınabilir ve dua edilebilir.



Peygamberimiz'in açıklamalarından anlaşılan odur ki, halk İslam'a yeni girdiği ve henüz eski inançlarından psikolojik olarak da tamamen sıyrılmayanlar bulunduğu, Kâbe'yı yıkıp Hatîm'i de içine alacak şekilde yeniden yapması halinde bunun bazı kimselerin inancına zarar verebileceğini düşündüğü için binayı yıkıp tam olarak yapmaktan vazgeçmiştir.



Daha sonra olup bitenlerin ibretli bir hikayesi vardır:



Muâviye oğlu Yezîd zamanında Şam ordusu Mekke'ye saldırmış, Kâbe'yi de yakmışlardı. O tarihte buraya hakim olan Abdullah b. Zübeyr, hac mevsimine kadar Kâbe'yi tamir etmedi, hac mevsiminde halk Mekke'de toplanınca onlara “Kâbe'yi tamir mi edeyim, yoksa yıkıp yeniden Peygamberimiz'in yapmak istediği gibi mi yapayım” diye sordu. İbn Abbâs, “Benim düşünceme göre yıkıp yapma, tamir et, bina insanların Müslüman olduklarında ve Peygamberimiz'e vahiy geldiğinde nasıl idiyse öyle kalsın” dedi. İbn Zübeyr ise Hz. Âişe'nin naklettiği hadisi delil göstererek yıkıp yeniden yapma fikrinde ısrar etti; “Artık malzememiz var ve Peygamberimiz'in endişe ettiği durum da geride kaldı” dedi. Kâbe'yi yıktılar, Hicr'in temellerini buldular ve o temellere göre yeniden inşa ettiler, zeminde halkın birinden girip diğerinden çıkabilmesi için iki de kapı yaptılar. İbn Zübeyr yenilip öldürülünce Haccâc, Abdülmelik b. Mervan'a Kâbe'de yapılanları bildirdi, Abdülmelik ise binanın eski haline getirilmesini emretti, Haccac da Kâbe'yi yine yıktı ve önceki şekline getirdi.



Hz. Âişe hadisini açıklayan alimlere göre eğer Kâbe arsasının tam olarak duvarlarla örülmesi farz olsaydı Peygamberimiz bunu yapardı. Arsayı belirlediği ve tavaf için de bu arsanın etrafında dolaşmak yeterli olduğu için müstehab olan duvar tashihinden vazgeçti; çünkü bu müstehabbı (yapılması iyi fakat terkedilmesi de caiz olan) işi yapsaydı o zamana göre zararı faydasından daha çok olabilecekti.



Bu hadisten ve uygulamadan çıkarılabilecek pek çok ders vardır. Müminler ibadetlerinde ve diğer davranışlarında hem farz, vacib, sünnet, haram, mekruh, mübah gibi hükümlerin sıra ve derecelerine riayet etmeli, hem de yapılanın din ve dünya hayatına fayda ve zararını daima göz önünde bulundurmalıdırlar. Bir de topluma yönelik ahlak eğitimini, iyiyi koruma ve kötüyü engelleme (marufu emir, münkeri nehiy) vazifesini yaparken bozmamaya, daha iyisini elde edeyim derken daha kötüsüne sebep olmamaya dikkat etmelidirler.




#Yezîd
#Şam ordusu
#Hz. Âişe