Sözlük anlamı “bir şeye bağlanmak, kendini ona vermek, yoğunlaşmak” olan itikâf İslâm'da oldukça etkili ve değerli bir ibâdetin adıdır. Bu ibâdet, Allah rızâsı için itikâfa niyet ederek mescide girmek ve orada gerekli kurallara riâyet ederek bir müddet kalmak sûretiyle yapılır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.) daha ziyade Ramazan ayının son on gününde bu ibâdeti yapardı, Rabbine kavuştuğu yılın Ramazan'ında ise süreyi yirmi güne çıkarmışlardı. Eşleri ve sahâbesi de ona uyarak bu ibâdeti hem onun sağlığında hem de ondan sonra yapmışlardır.
Yerleşim merkezinin büyük camiinde en az bir kişinin Ramazan ayının son on gününde itikâf yapması kifâî sünnet (orada yaşayanlar adına birinin yapması sünnet) olarak kabûl edilmiştir.
İtikâf niyetiyle câmîye giren mümin hanımlar da -âdet ve lohusalık halinde olmamak şartıyla ve evli iseler eşlerinden izin alarak- itikâf yapabilirler.
İtikâf yapanlar camide yatar, kalkar, yer içer, ancak zorunlu ihtiyaçları için dışarı çıkarlar; dünya işleri ve zorunlu olmayan sebeplerle dışarı çıkmazlar.
Câmînin uygun bir yerinde çadır benzeri bir yer yapılması ve itikâfa giren şahsın bunun içinde kalması müstehabdır (sünnete uygundur).