Hakim değerler sistemi ve eğitim

04:0019/07/2019, Cuma
G: 19/07/2019, Cuma
Hayreddin Karaman

Sema Maraşlı hanımefendinin bazı ifadelerini sert ve gerektiği halde müsamahasız bulsam da çocukların ve gençlerin eğitimi konusunda aşağıya alacağım sözlerine imza atarım:“…Tabii bu arada çocuklarımızın hatalarında kendi paylarımızı da göz ardı etmeyelim. Çocuklarımızı iyi yetiştiremiyoruz; kabul edelim. Güzel yetiştirenlere sözüm yok, istisnalar kaideyi bozmaz. Fakat genel anlamda bir sorun var. Saygılı olsunlar diye baskı yaptık; bağımlı ve korkak oldular. Özgüvenleri gelişsin diye müdahale etmedik;

Sema Maraşlı hanımefendinin bazı ifadelerini sert ve gerektiği halde müsamahasız bulsam da çocukların ve gençlerin eğitimi konusunda aşağıya alacağım sözlerine imza atarım:

“…Tabii bu arada çocuklarımızın hatalarında kendi paylarımızı da göz ardı etmeyelim. Çocuklarımızı iyi yetiştiremiyoruz; kabul edelim. Güzel yetiştirenlere sözüm yok, istisnalar kaideyi bozmaz. Fakat genel anlamda bir sorun var. Saygılı olsunlar diye baskı yaptık; bağımlı ve korkak oldular. Özgüvenleri gelişsin diye müdahale etmedik; saygısız oldular. Korkak olmasınlar diye serbest bıraktık; kimseyi dinlemez oldular.



Gençlere dinimizi sevdiremedik. “Altı Paris, üstü Mekke” diye giyimlerini eleştirdiğimiz genç kızlara kızıyoruz; ama onları biz yetiştirdik. Biraz psikoloji, biraz ana babadan gördüklerimiz, biraz oradan buradan duyduklarımızla karışık bir eğitim programı uyguladık.

Kur’ân-ı Kerîm’in ve Sevgili Peygamberimiz’in eğitim metodunu gözardı ettik. Kafadan rafadan annelik babalık yaptık. Kendimde söylediklerimin içindeyim; kimseyi suçlamıyorum, yanlış anlaşılmasın. Maalesef ki dindar ailelerin “dini sevmeyen evlatları” azımsanmayacak kadar çok. Çocuklara dinimizi sevdirerek öğretemedik. Ciddi eğitim hataları yaptık. Gönderdiğimiz kursların çoğu ters etki yaptı. Çocuklar sırf anne- babalarına kızgın olduklarından, onları üzmek için dini konularda bilinçli hatalar yapıyorlar. Kendileri de üzülmek pahasına anne ve babalarını en hassas oldukları dini konulardan vuruyorlar.

İletişim çağının gençlerinin evlilikleri de iyice tuhaf. Kavgalar daha tanışma aşamasında başlıyor; sözden, nişandan ayrılmalar çok fazla. Evlenmeyi başaranların bir kısmı daha ilk günlerden vazgeçiyor; bir kısmı da zoraki götürmeye çalışıyor.

Emek vermeden sevilmeyi bekliyorlar; fedakarlık etmeden evlilik kendi kendini götürsün istiyorlar. Aşk sözcüklerinden, hayvan adlarına, kısa zamanda geçiş yapıyorlar. Kendilerini denetlemeyi bilmiyorlar. Herkes sadece kendi istediği olsun istiyor. Böyle bir şey mümkün değil.

Bu eğitim sistemi böyle devam ederse gençlerin hâli daha da kötüye gidecek. Ancak “Kur’an Ahlakı” ışığında düzgün bir iletişim ile mutlu olunabilir. Rabbimiz’in eğitim metodunu, çağın eğitim araçları ile ailelere ve çocuklara en güzel şekilde sunmamız gerekli. Bunun için de ilahiyatçılara, eğitimcilere ve biz anne-babalara çok iş düşüyor. Kur’ân-ı Kerîm’i sadece dilimizde bırakmayıp, hayatımızın her alanına katmamız gerekiyor.

(Kaynak: Haber7.com)

“Gelişim ve İnsan” isimli ve isminin altında “Sen değişmeden hiçbir şey değişmeyecek” hikmeti yazılı bir sitede Sayın İbrahim Akgün’ün imzasıyla yayımlanan “
Erdemli toplum gelişme dinamikleri: Müslüman toplumlar ne ile hayat bulur, nasıl gelişirler?
” başlıklı yazının ve bu sitede çıkan diğer yazıların okunmasını tavsiye ederek aşağıdaki kısmı paylaşıyorum:

“…Bir toplumun ideallerini ve hayat tarzını hâkim değerler sistemi tayin eder. Toplumlar değerler sistemiyle hayat bulur, huzur arar, güven tesis eder, düzen-nizam kurar, gelişir veya geri kalır. Sadece iktisadi olarak değil, aynı zamanda sosyal, kültürel, siyasi ve medeni olarak gelişmesi veya geri kalması toplumun hâkim değerler sistemine bağlıdır.

Diğer taraftan, toplumun inancı ne kadar mükemmel olursa olsun, gelişme değerleri yoksa yahut hayata geçirilmemişse o toplum gelişemez, yerinde sayar, hatta geriler. Çünkü gelişme değerleri hayatın her an yenilenmesine sebep olur. Toplumun varlığını devam ettirebilmesi, gelişebilmesi ve geleceğe yürüyebilmesi için sürekli yeni filizler, uçlar, sürgünler, dallar vermesi ve yeni tohumlar saçması gerekir. Değilse çınar ne kadar büyük ve gür olursa olsun gelişmesi durur, giderek yaşlanır ve meyve veremez hale gelir.

Günümüz Müslüman toplumları, kendi iç gelişme dinamiklerinin ne olduğunun farkında değiller. Asr-ı Saadet ve atalarının ne ile ve nasıl geliştiklerini merak etmediklerinden, batılı toplumların dışarıdan görünen ve her biri birer sonuç olan dinamikleriyle gelişme yolu aradılar. Meşrutiyet, cumhuriyet, demokrasi, batılılaşma, çağdaşlaşma, modernleşme, kalkınma, hatta “Avrupalılaşma” veya “Amerikancılık” gibi değerleri ve dinamikleri taklit ettiler. Bu hareketlerin her biriyle belki biraz gelişme elde ettiler ama geliştiklerinden çok daha fazlası kendi hayat tarzlarında gerilediler. Batılı değerleri öne geçirip, kendi değer yargılarını geriye attılar, gözden düşürdüler, melezleyip tabiatını bozdular. Şimdi ne ile ve nasıl varlıklarını devam ettirebileceklerini bilmiyorlar…”

Gençlik çağımda bize, kendi değerlerimiz çerçevesinde günümüze hitap ederek yol gösterecek insan sayısı çok az idi. Bugün bilim, hikmet, din alanlarında yetişmiş insanlarımızın sayısı geleceğimize ümitle bakmamıza yetecek seviyeye gelmiştir; yete ki, bu insanlarımızın; çocuğu, genci, yetişkini ile insanımıza ulaşmasına ve dokunmasına yardımcı olalım.

#Sema Maraşlı
#Eğitim
#Kur’ân-ı Kerîm
#İbrahim Akgün