Hemen her gün mektuplar yağıyor; açığa alınma ve ihraç sebebiyle şikayetler, yakınmalar, yardım çığlıkları, insanın içini acıtan sözler var; bunları okuyup da “Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım”, ama ne yapabilirim?
Başka arkadaşların da bu konuda yazdıklarını okudum, daha önce benim de söylediğimi söylüyorlar: “Araştırma ve inceleme çabuklaştırılsın, adalet gecikmesin, mağduriyet uzamasın…”. Bunun dışında benim okuduklarım arasında şöyle diyen yok: “Herkes yerinde kalsın, şüpheliler incelensin, kimin suçu ispat edilirse o cezasını çeksin”. Evet bunu diyen yok; çünkü bu takdirde devleti, uzunca bir süre daha hainlerin ve suçluların tasarrufuna açık halde bırakacaksınız, telafisi imkansız zararlara sebep olacaksınız, kamunun (ülkenin, milletin) mağduriyeti bireylerin mağduriyetinden daha büyük olacaktır.
Şimdi, başlıktaki kelimeleri açalım:
Karşımızda bir örgüt var; bağlılarını devletin bütün kademelerine yerleştirmiş, dini en etkili bir şekilde kullanarak kendilerine bağlı olmayanların da destek veya sempati yahut da müsamahalarını kazanmışlar. Kendilerine göre kutsal olan amaçlarına ulaşabilmek için gerektiğinde ahlakı, şeriatı ve insani bağları çiğnemişler, bu meyanda insanlardan ya inandırdıkları için yahut da tehdit, şantaj ve şiddeti kullanarak para toplamışlar ve milyarlara hükmeder hale gelmişler. Siyasilerle ilişkilerini kendi menfaatlerini ön planda tutarak ayarlamışlar, istedikleri olmayınca siyasilere de kumpas kurmaktan, iç ve dış muhaliflerle (hatta düşmanlarla, teröristlerle) işbirliği yapmaktan geri durmamışlar. Nihayet AK Parti iktidarını alaşağı etmek, liderini etkisiz hale getirmek ve ülkeyi perde arkasından yönetebilecekleri bir başka iktidarı işbaşına getirmek için darbeye teşebbüs etmiş, yüzlerce insanımızın şehid olmasına binlercesinin yaralanmasına, milyarlarca dolar milli servetin heba olmasına sebep olmuşlar, asıl suçlular da bir yolunu bulup kaçarak çoğu ikinci, üçüncü derecedeki suçluları ateşe atmışlardır (Mağdurların öncelikle bu elebaşlarından şikayet etmeleri gerekiyor.)
Bu paragrafta yazdıklarım “gerçeklerdir”; dedikodular, komplo teorileri, uydurma senaryolar değildir.
Darbeye teşebbüs eden, darbe öncesinde ve sonrasında açıkça ve çeşitli şekillerde destek verenler bellidir; bunlar ihraç edilmiş, tutuklanmış ve yargıya teslim edilmiştir. Ancak ortaya atılan ve ciddiye alınması gereken rakamlara göre yüzbinlerce asker ve sivil gizli mensup yerlerinde kalmışlar, gizli ve özel iletişim yollarıyla aldıkları talimata göre davranmaya devam etmişlerdir. Bu takdirde “kuvvetli şüphe”yi değerlendirmek zorunlu hale gelmiştir.
Tedbir şüpheleri değerlendirmek, önce şüpheli hale gelmiş olanların yetkilerini ellerinden almak, ancak masumiyeti sabit olanları iade etmek olacaktır.
Mağduriyetlerin önlenmesi ve uzamaması için tedbir ise tutuklamaların zorunlu sınırlarda uygulanması, yargı öncesi araştırma ve incelemenin, sonra da yargılamanın elden geldiğince çabuklaştırılmasıdır.
Suçlunun kim olursa olsun cezasını çekmesi, masumun da bir an önce beraatine hükmedilerek yetki ve haklarının iade edilmesiyle gerçekleşecektir. Az da olsa kararnamelerle iadeler yapılıyor, yargı da hızlanmış görünüyor. Adalet, ağlamasını bilenlerin ve dayısını bulanların ferdî teşebbüslerle kurtarılması yoluyla gerçekleşmez; tarafsız, adil ve hızlı yargı ile gerçekleşir ve inşallah böyle olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.