Düşmana muhtaç olmak en tehlikeli zaaftır; hele de ihtiyaç savunma ile ilgili olur, maddi ve manevi varlığımızı koruyabilmemiz için düşmanın insafına kalmış bulunursak.
“Düşman” kavramını açmamız gerekiyor.
Düşman iki çeşittir; potansiyel (bi’l-kuvve) düşman, fiilen (bi’l-fiil) düşman.
Potansiyel düşman olma durumu vakıa ve mantık olarak, başka dine mensup olanlardan veya kendileri bir dine mensup olmasalar da genel olarak dinlere ve dindarlara veyahut özel olarak İslâm’a ve Müslümanlara düşman olanlardan beklenir. Bu çeşit düşmanlık, aynı dine mensup oldukları halde dünyalık menfaatleri ve kapıldığı ideolojiler dinlerinin önüne geçmiş bulunan gruplardan da beklenebilir. İslâm ülkeleri arasındaki kahredici bölünmeler ve çatışmalar bu ikinci çeşidin acı örnekleridir.
Fiilî düşman ise ya silah kullanarak veya başka araçlarla ülkeye ve millete saldırandır.
Bu tabloyu Türkiye’ye uyguladığımız zaman hem sözde İslâm ülkeleri arasında, hem de dinli-dinsiz ötekiler arasında düşmanın iki çeşidinin de bolca mevcut olduğunu görüyoruz.
Peki, niçin düşmanlar?
Ümmeti unutan, bir başka medeniyeti taklit eden, milleti zorla değiştirmeye kalkışan siyasetçilere ve toplum mühendislerine “Dur” dedi:
“Ecdadım bu ümmete vaktiyle sahip çıkmış, Haremeyn’in hadimi olmuştu, ben de o ecdadın torunuyum” dedi;
“Dini donu ne olursa olsun kimseye zulmedilemez, biz zalimlere karşı mazlumların yanındayız” dedi;
“Kuvvetinize dayanarak asırlarca zayıfları sömürdünüz, servet ve refahınızı mazlumlardan çaldığınız ve gasp ettiğiniz servetlere borçlusunuz, çizdiğiniz yapay sınırlarla parçaladığınız ümmeti birleştireceğiz, artık yeter, dünya beşten ibaret değildir” dedi;
“Ortadoğu’yu kendi menfaatinize ve İsrail’in güvenliğine uygun hale getirmek için bölüyor, parçalıyor, savaştırıyor ve yönetiyorsunuz, buna dur demenin zamanı geldi” dedi.
Daha neler dediler ve neler yaptılar.
Ezeli düşmanların bu söylenen ve yapılanlara tahammül etmesi beklenemezdi; hepsi bir araya geldiler, gafil ve hain sözde Müslümanlarla da işbirliği yaptılar, bu kadroyu ve başında da R. Tayyip Erdoğan’ı yok etmek için plan üstüne plan yapıyorlar, her çeşit fitne, fesat ve tahribat araçlarını kullanarak üzerimize geliyorlar.
İçimizdeki gafiller, ağaçlara takılıp kalıyor, şurasından burasından tutuşturulan ormanımıza yönelik tehlikeyi göremiyorlar.
Bir de -sözde içimizde olan- çıkarcı/teslimiyetçi dış politika uzmanları var: Onlara sorarsanız bize düşen, iri devletlerin dümen suyuna tabi olmak, aldıklarına ses çıkarmamak, verdikleri kırıntılarla (horoz şekerleri ile) yetinmek; ümmetti, İslâm’dı, zulümdü… bu gibi apolitik sözlerden ve çıkışlardan uzak durmaktır. Bu zavallılar düşünemiyorlar ki, din ve ahlâk yerine koydukları çıkarlarını da bu yoldan elde edemeyecekler ve sonunda hüsrana uğrayacaklardır.
Ey millet! Hâlâ uyanmanın vakti gelmedi mi?!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.