Bugünkü dünya düzeninde güçlü olan haklı oluyor

04:0027/07/2017, Perşembe
G: 17/09/2019, Salı
Hayreddin Karaman

Başlıktan devam edeyim: Öyle ise İslam dünyası, diğer mazlum ve mağdur ülkeler ve özellikle biz de güçlü olmalı ve gücümüzü hakkın, hukukun, adaletin ve haklının yanına koymalıyız.Güç deyince bunun ilmî, siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkilerde uygun örgütlenme ve örgütleri kullanma, lobicilik gibi çeşitleri de var elbette, ama zalimlerin taleplerini elde etmek ve önüne çıkan mazlumları bertaraf etmek için kullandıkları son güç silahlı güçtür.Bugün eğer bir ülke nükleer silaha sahip ise birinci

Başlıktan devam edeyim: Öyle ise İslam dünyası, diğer mazlum ve mağdur ülkeler ve özellikle biz de güçlü olmalı ve gücümüzü hakkın, hukukun, adaletin ve haklının yanına koymalıyız.


Güç deyince bunun ilmî, siyasi, ekonomik, uluslararası ilişkilerde uygun örgütlenme ve örgütleri kullanma, lobicilik gibi çeşitleri de var elbette, ama zalimlerin taleplerini elde etmek ve önüne çıkan mazlumları bertaraf etmek için kullandıkları son güç silahlı güçtür.

Bugün eğer bir ülke nükleer silaha sahip ise birinci derecede, değilse ikinci derecede askeri güç sahibi demektir. İkincisinin birincisi ile başetmesi mümkün değildir; ne kadar dirense, dik dursa, fedakârlık etse, cesaretle saldırsa ve savunsa, en ince strateji ve taktikleri uygulasa son sözü üstün silah söyler. Bu silahı da her zaman kullanmaya gerek yoktur, elinde bunu bulunduran ülke bundan mahrum olanlara karşı Demokles’in kılıcına sahip demektir; bu potansiyel tehdit bile yeterlidir.

Nükleer bombaları atabilmek ve hava savunmasını yapabilmek için de uygun füzelere ihtiyaç var.

Benim tezim bütün ülkelerin nükleer silahları yok etmesidir. Eğer bir ülkede bile bu silah var ise bütün ülkeler ne yapıp yapmalı onu da yok etmelidir. Eğer bir veya daha fazla ülkede bu silah olacaksa bu takdirde diğer ülkelerin de bunu yapma ve bulundurma hakları olur.

Türkiye hava savunması için Rusya’dan S-400 füzelerini satın almaya ve hatta ortak üretime karar verince ABD telaşa kapıldı, NATO’yu filan da hatırlatarak endişe ettiğini söyledi. Peki bu silah savunma için gerekli ve etkili ise, onu Türkiye’ye sen ve ortakların vermiyorsa Türkiye ne yapacak? Erdoğan’dan önce olduğu gibi boynunu büküp İsrail’e bile söz geçiremeyecek, güçlülerin verdikleri/artıkları ile yetinecek, meşru haklarına bile göz dikemeyecek mi?

Evet ABD’nin ve Batı’nın istediği budur.

Bunun içindir ki, nüklleer silaha sahip olan Pakistan’ın yakasını bırakmıyor, İran da buna sahip olacak diye ödü kopuyor, tedbir üstüne tedbir alıyor.

Ama bizde iş değişti, şimdi lider Erdoğan var, o zalimlere dur demeye, mazlumların yanında olmaya karar vermiş bulunuyor. Bunu için de birinci sınıf askeri güç dahil her bakımdan güçlü olmak gerekiyor ve inşallah olacağız, olmalıyız.

Bu azim ve kararın bir önemli adımı da Rusya’dan alacağımız S-400 füzeleridir. Bu füzelerin bize kazandıracağı güç ve imkanı uzmanları şöyle açıklıyorlar:

“Alınacak sistem, sayısına da bağlı olmak üzere, Türkiye ilk defa, hem de büyük bir alanda, modern bir uzun menzilli ve yüksek irtifa savunması kabiliyeti kazanacak. Ayrıca ilk defa balistik füze engelleme kabiliyetine kavuşmuş olacağız.

ABD’nin endişe ettiği gibi S-400 sistem alımı NATO ile zıtlaşma veya ani bir çıkış anlamına gelmese de önce kendi istediğimiz sistemleri kurarak askeri kanatta çok etkili durumdaki mutlak NATO bağımlılığından kurtulmayı, ileride NATO’dan çıkmayı tercih edersek de en azından askeri açıdan imkansız olmamasını sağlamayı hedeflemekteyiz. Sonuç olarak entegrasyon problemleri ve balistik füze engelleme yönündeki eksiklerine rağmen, S-400, uzun menzilli bir hava savunma sistemi olarak tatmin edici olacaktır.”

Evet mazlum ve mağdurları zalimin gücü ezmesin diye hem nükleer güce, silaha, hem de hava savunma sistemlerine ve bu meyanda S-400 lere ihtiyacımız var; dünyayı soyup soğana çevirmek için değil, soygunculara dur demek için.

Allah muvaffak eylesin!

#Türkiye
#Batı
#ABD