Bu İhvan’dan ne istiyorlar!

04:0010/02/2019, Pazar
G: 10/02/2019, Pazar
Hayreddin Karaman

Ortadoğu ve özellikle siyonist emeller bakımından Mısır, başka ülkelere benzemiyor; Mısır’a, ABD-İsrail yanlısı, elde edeceği menfaat karşılığında Filistin mücadelesini engelleyen bir yönetimin hakim olması bu iki ülke bakımından hayati derecede önemlidir.İslam ülkeleri arasında işbirliğinin güçlendirilmesi ve adım adım bir İslam ülkeleri birliğine doğru yol alınması amacını güdenler için de Mısır’ın konumu ve tutumu belirleyicidir.Müslüman Kardeşler meşru bir seçimle kazandıkları iktidarda kalsalardı

Ortadoğu ve özellikle siyonist emeller bakımından Mısır, başka ülkelere benzemiyor; Mısır’a, ABD-İsrail yanlısı, elde edeceği menfaat karşılığında Filistin mücadelesini engelleyen bir yönetimin hakim olması bu iki ülke bakımından hayati derecede önemlidir.



İslam ülkeleri arasında işbirliğinin güçlendirilmesi ve adım adım bir İslam ülkeleri birliğine doğru yol alınması amacını güdenler için de Mısır’ın konumu ve tutumu belirleyicidir.

Müslüman Kardeşler meşru bir seçimle kazandıkları iktidarda kalsalardı bundan hem Filistin davası kazançlı çıkacak, hem de İslam ülkeleri arası ilişkilerde liderlik yarışının, oyuna gelerek birbirini çelmelemenin yerini kardeşlik, birlik ve dayanışma alacaktı.

Suudi Arabistan, Körfez Ülkeleri ve ABD İhvan’ı, teröristler listesine almıştı. Bu listeye Dünya İslam Alimleri Birliği’ni de dahil ettiler. Bütün dünyada “siyasi veya radikal İslam” denince ilk akla gelen (daha doğrusu yoğun çabalar sonu akla getirilen) cemaat İhvan olmuştur. Halbuki bu bilgi ve imaj kirliliğinin etkisinden kurtulanlar bilirler ki, İhvan hem terörist değildir, hem de siyasi sistem olarak bir çeşit “İslami demokrasi”yi savunmaktadır. Şu halde onların etrafında koparılan sun’i fırtınanın asıl sebebi ABD-İsrail menfaatlerinin riske girmesinden ibarettir.

Le Figaro yazarı George Malbrunot Papa’nın Abu Dabi ziyareti dolayısıyla kaleme aldığı bir yazıda şu ibretlik tespitleri yapıyor:

Abu Dabi (BAE) diğer dinlere müsamaha gösterirken İslamcılara ve İslâmî örgütlere savaşı öncelikleri arasına almış bulunuyor. Bu örgütlere savaş açıp diğer dinlere ve özellikle Katoliklere gösterdiği hoşgörü ve yakınlık Papa’nın ziyaretine sebep olmuştur. Radikal ve özellikle siyasi İslam ile savaşa hevesli olan bu ülke el-Kaide, DAİŞ ve Lübnan Hizbullah’ını terör listesine almakla yetinmemiş, İhvan’ın Fransa şubesi ile Fransa Müslümanları adıyla bilinen Birliği de kara listeye dahil etmiştir. Bir yandan 2019’u hoşgörü yılı ilan ederken diğer yandan buradaki Katarlıları, Katar’ın kazandığı Asya Kupası’nı alma merasimine katılmaktan menediyor. Katolik yabancı işçiler geniş din hürriyetine sahip iken Müslüman işçileri kısıtlıyor. BAE’den bir sorumlu şahsın açık ifadesi şöyle: “Biz kamu yararını korumak ve Avrupa dahil birçok ülkede gördüğümüz nefret söylemini engellemek için Cuma hutbelerine müdahale ediyoruz”. Çok sayıdaki gizli ajanlar bir şahsın düşman olduğunu ihbar edince ona akıl almaz yaptırımlar uygulanabiliyor.

BAE bazı Batı değerlerini paylaşıyor, bu arada dinler arası diyaloga da destek vererek Papa’nın Ezher Şeyhi ile buluşmasını sağlıyor. İslamcılara karşı Sisi’yi mali ve siyasi olarak desteklediği zaten biliniyor. BAE Beşşar Esed’i de destekliyor. Onun hedefi Esed’in iktidardan uzaklaştırılması ve Suriye’ye demokrasinin gelmesi değil, tek hedefi İhvan’ın uzaklaştırılması.

Fransız gazetecinin özetlediğim tespitleri ibret verici. Biz buna ABD, İsrail, Mısır ve BAE’nin Türkiye düşmanlığında birleştiklerini ve ülkemize zarar vermek için plan üstüne plan yaptıklarını da ekleyelim.

Ne hazin bir manzara, İslam dünyasından, birlikten, dayanışmadan, güçlenerek değerlerimizi korumaktan söz ediyoruz, bu dava peşinde nice emekler sarfediliyor, bedeller ödeniyor, en büyük darbeyi de düşman ile işbirliği yapan sözde İslam ülkelerinden yiyoruz! Ne yazık ki, tarih boyunca da Müslümanlar en büyük zararı sözde din kardeşlerinden gördüler, ümmet parçalandı, bir devlet veya ümmetin devletleri yerine kurulan rakip devletler birbiri ile savaştı, ümmet kaybetti, düşman taş atmadan kuşu vurdu.

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!...

Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında

Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında

Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;

Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!

Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn’i

En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn’i

Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz’ın

Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın

Emvâcı hurûş-âver olurken melekûta

Çan sesleri boğsun da gömülsün mü sükûta?

Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş’al-i vahdet

Teslîs ile çöksün mü bütün âleme zulmet?

Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman

Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?

#Ortadoğu
#İhvan
#George Malbrunot Papa
#BAE
#Suudi Arabistan
#Mısır