Arınma ve yücelme fırsatları

04:0021/04/2019, Pazar
G: 21/04/2019, Pazar
Hayreddin Karaman

“7.Nefse ve onu(insanın özü olarak)yaratıp donatana 8. Ona kötü ve iyi olma kabiliyetini verene yemin olsun ki: 9. Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. 10. Onu arzularıyla başıboş bırakan da ziyan etmiştir.” (eş-Şems:91).Bilimi ve teknolojiyi din yerine koyanlar aldanmıştır. İnsanoğlu bir canlı hücreyi bile yaratmaktan acizdir, ölüme çare yoktur, yaratılışın ve ölümden sonrasının bilgisi de insanoğlunda (beşeri bilgi kaynaklarından) yoktur.Aklını doğru kullanan bir insanın bu harikulâde

“7.
Nefse ve onu
(insanın özü olarak)
yaratıp donatana 8. Ona kötü ve iyi olma kabiliyetini verene yemin olsun ki: 9. Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. 10. Onu arzularıyla başıboş bırakan da ziyan etmiştir.” (eş-Şems:91).

Bilimi ve teknolojiyi din yerine koyanlar aldanmıştır. İnsanoğlu bir canlı hücreyi bile yaratmaktan acizdir, ölüme çare yoktur, yaratılışın ve ölümden sonrasının bilgisi de insanoğlunda (beşeri bilgi kaynaklarından) yoktur.

Aklını doğru kullanan bir insanın bu harikulâde varlık âlemlerini yaratan bir büyük ilim ve kudret sahibinin varlığı bilgi ve imanına ulamaması mümkün değildir.

Biz müminler beşer bilgisiyle ulaşamadığımız ğayb âlemi, yaratılış, baş ve son… hakkında doğru bilgiyi Yaratan’ın gönderdiği Peygamber’den ve ona gönderdiği kitaptan öğreniyoruz.

İşte o Peygamber (s.a.) ve o kitap diyor ki: Sizi insan olarak yaratan Allah’tır, insanlığınızın iyi ve kötü kabiliyetlerini hür iradenizle işletmeniz, bunları nasıl kullandığınızı ortaya koymanız, sonuçta Yaratan’a mı, şeytana ve nefsinize mi kul olduğunuzu açığa çıkarmanız için sizi bu dünyada var etmiştir. O çok merhametli olduğu için bu imtihanda sizi kendi halinize de bırakmamış, yardımcı olsunlar diye Peygamberler, Kitaplar; yani hayat rehberleri/kılavuzları da lütfetmiştir. Bütün bunlara rağmen yine de ayağınızın sürçeceğini, günaha düşebileceğinizi bildiği için bir yandan tevbe gibi telâfî imkanları, bir yandan da şeytana karşı nefsinizin güçlenmesi, arınması, yücelmesi için fırsatlar sunmuştur; işe bu fırsatların başında zikir ve en büyük zikir olan namaz vardır, oruç vardır, müstena “lütuf, af, rahmet” günleri ve geceleri vardır.

Üç aylar (Receb, Şa’bân ve Ramazan) bu müstesna günler ve geceleri içinde barındıran aylardır. Şimdi Şa’bân ayındayız, arkasından da inşallah Ramazan’ı idrak edeceğiz.

Şa’bân’ın ortasının gecesinde daha fazla namaz, zikir ve dua, gündüzünde ise oruç tutmakla ilgili rivayetler ve geleneğimiz vardır. Bu yazıda kısaca Şa’bân fırsat ayını tanıtmak istiyorum.

Savaşın yasak olduğu aylardan sonra gelen bu ayda Araplar savaş ve yağma için sağa sola dağıldıklarından bu aya Şa’bân adı verilmiştir. İslam Cahiliyye Araplarından devraldığı geleneği ıslah ederek bu ayı müstesna rahmet ve lütuflara kavuşma fırsatı olarak değerlendirmiştir.

Bir hadiste Şa’bân ayının özelliği şöyle açıklanıyor:

Ebû-Seleme Aişe validemize soruyor:

“Anneciğim bana Peygamberimizin oruç ibâdetini anlatır mısın?

-Peygamberimiz günlerce oruç tutardı, öyle ki, herhalde bundan sonra her gün oruç tutacak derdik, bazen de günlerce –Ramazan dışında- oruç tutmazdı, herhalde bundan sonra (nafile) oruç tutmayacak zannederdik. Aylar içinde en çok Şa’bân ayında oruç tutardı; bu ayın günlerinin çoğunda oruçlu olurdu.

Demek ki, O (s.a.) yalnız Şa’bân’ın ortasında bir gün değil, bu ayın çoğunda oruç tutuyormuş!

Üsâme b. Zeyd Efendimize soruyor:

Görüyorum ki en çok Şa’bân ayında oruç tutuyorsunuz?

-Evet, böyle yapıyorum çünkü insanların, iki fırsat ayı olan Receb ile Ramazan arasında kalan bu ayın değerinin farkında olmadıklarını görüyorum; bu ayda ameller Allah katına arzolunur, amellerim arzedilirken oruçlu olmayı istiyorum.

Receb, Şa’abân ve Ramazan ayları arınmak ve yücelmek için önemli fırsatlar sunan aylardır, ancak bu aylarda yapılacak ibadetleri yalnızca adı belli bazı gecelere ve günlere tahsis etmek, bir de belli şekil ve sayıda namaz ibadeti uydurmak uygun değildir. Büyük muhaddis ve fakih Nevevî’nin ifadesiyle bitirelim:

Receb Ayının ilk Cuma gecesi akşamla yatsı arasında kılınan ve Reğâib namazı denen on iki rek’at namaz ve Şa’bân ayının ortası gecesi kılınan yüz rek’at namaz güzel olmayan iki bid’attır; bunlar hakkındaki rivayetlere de, Kutu’l-kulûb ve İhya gibi kitaplarda yer verilmiş olmasına da itibar etmemek gerekir; çünkü aslı yoktur.

Arınmak ve yücelmek için tek yol Peygamberimizin (s.a.) sahih sünnetini izlemektir vesselam.

#Bilim
#Din
#Üsâme b. Zeyd
#Şaban
#Ebû-Seleme Aişe
#Ramazan
#Receb