Allah’ı unutmak

04:0030/12/2016, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hayreddin Karaman

“Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!
(Evet)
Allah'a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır./Allah'ı unutan, bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmışlardır” (
Haşir: 18-19).


Olaylar ve müminlere yakışmayan davranışlar içinde ruhum sıkıldıkça “Arkadaşlar ölüm var!” başlıklı bir yazı yazsam diyordum, bugün aynı mealde farklı başlıkla onu yazmaya çalışacağım.



Niçin “arkadaşlar” diyorum; çünkü müminleri, Müslüman sıfatı taşıyanları, dış görünüşleri ile bunu ilan edenleri kastediyorum.



Hep şunu söyleyegeldik: İman ile ahlak arasında sıkı bir ilişki vardır; Allah'a ve ahirete imanı olmayanların içinde de mahiyeti ve sınırları kendilerince belirlenmiş bir ahlak anlayış ve uygulamasına sahip olanlar bulunabilir, ancak Allah'a ve ahirete iman edenler ve O'nun, ahlakını beğendiği bir elçisinin örnekliğini bilenler ve görenlerde güzel ahlakın daha ziyade bulunması tabiidir, böyle olmalıdır.



Allah kullarını varlıkla ve yoklukla, zaferle ve yenilgi ile, iktidarla ve onu kaybetmekle, sağlıkla ve hastalıkla… imtihan eder; her iki durum da müminlerin, sözde değil özde ve davranışta mümin olup olmadıklarını ortaya çıkarır, imtihanda aldıkları nota göre muamele eder.



İman-amel bütünlüğünü sağlama mücadelesinde (büyük cihadda) Allah'a ve ahirete imanın etkisi diğer iman esaslarından daha fazla olduğu için de Kitabında sıkça “bu iki imana” atıfta bulunur.



Şimdi dönüp bakalım:



Altı iman maddesine inanan ve bu meyanda Allah'a ve ahirete iman etmiş bulunan, böyle diyen ve böyle bilinen “arkadaşlar” ne yapıyorlar?



Yapıp ettiklerine bakınca “Allah'ı unuttukları için kendileri de kendilerine unutturulmuş olanlar” gibi mi davranıyorlar, yoksa her adımlarını “Allah var, ahiret var, hesap var, her yaptığımızı gören ve bilen var…” diyerek mi atıyorlar.



Müminim diyenlerin hayatlarında yalan, gıybet, iftira, kumpas, zulüm, kul hakkına tecavüz, faiz, zina, yolsuzluk, rüşvet, kayırma, haksız iktisap, egoizm, tembellik, pislik, gerektiğinde cihaddan (maddi ve manevi değerleri korumak için meşru bir otoritenin liderliğinde mücadele etmekten) geri durmak, mutluluğu maddede ve dünya hayatındaki refahta aramak ve bulmak, başka sevgileri Allah ve Resulullah sevgisinin -davranışta- önüne geçirmek… var ise bu nasıl imadır, bu nasıl Müslümanlıktır!?



İnsanın kendini bilmesi ile Allah'ı bilmesi arasında sıkı bir ilişki vardır. “Zübde-i âlem”, “kâinatın gözbebeği” olduğunu bilmeyen, bilip de unutan insanlar Allah'ı da bilemezler ve O'nu da unuturlar. Allah'ı bilmeyen ve unutan insanlar insanlıklarını da unuturlar, diğer canlılar gibi yaşar ve ölürler; işte bu durum insanın dünya hayatında en büyük ziyanıdır, hiçbir ziyan ve kayıp bundan daha büyük olamaz.



Bu ülkede bir zamanlar insanların Allah'ı anmalarının ve dinlerini yaşamalarının önünde engeller vardı, şimdi bu engellerin önemli bir kısmı kaldırıldı, tabii sorumluluk da bu ölçüde büyüdü.



Unutmayalım ki, nimetlere şükür onları yerinde ve amacına uygun kullanmakla olur.


#Allah
#Mümin
#Gıybet
#Zulüm
#Kul hakkı