Venezuela sancısı

04:0018/08/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hatice Karahan

Trump yönetiminin radarına giren ülkeler serisine, bugün bir de Venezuela’yı ekleyerek devam edelim. Nitekim Latin Amerika ülkesindeki olaylar son zamanlarda tırmanarak ilerliyor. Geçen yaz bu köşede “Venezuela Can Çekişirken” başlığı altında karaladığım satırlar da, maalesef büyük ölçüde geçerliliğini koruyor. Ve bu Temmuz sonunda seçimleri geride bırakan ülke bir yandan şiddetli protestolar ve demokrasi tartışmalarıyla çalkalanırken, diğer yandan da ABD tarafından artan dozda eleştiriye tabi tutuluyor.Bu

Trump yönetiminin radarına giren ülkeler serisine, bugün bir de Venezuela’yı ekleyerek devam edelim. Nitekim Latin Amerika ülkesindeki olaylar son zamanlarda tırmanarak ilerliyor. Geçen yaz bu köşede “Venezuela Can Çekişirken” başlığı altında karaladığım satırlar da, maalesef büyük ölçüde geçerliliğini koruyor. Ve bu Temmuz sonunda seçimleri geride bırakan ülke bir yandan şiddetli protestolar ve demokrasi tartışmalarıyla çalkalanırken, diğer yandan da ABD tarafından artan dozda eleştiriye tabi tutuluyor.

Bu doğrultuda son gelişmelerden biri ise, Trump’ın “Venezuela’ya askeri operasyon seçeneğinin masada olduğunu” ifade etmesi oldu. Başta bazı Latin Amerika ülkelerinden olmak üzere birtakım tepkiler de çeken bu düşüncenin yanı sıra, Washington’da kararı alınan yeni yaptırımlar da gündemi oldukça meşgul etti.

Öyleyse şimdi işin ekonomik tarafına bir göz atalım.

UZAYAN LİSTE

Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun, ABD nezdinde zaten yıllardır sabıkalı bir konuma sahip olduğu malum. Temmuz seçimlerinden sonra gelişen olaylar akabinde ise, söz konusu yaptırımların genişlediğine ve listeye yeni isimlerin de eklendiğine şahit olduk. ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı OFAC, geçen hafta listelediği şahısların ABD’deki varlıklarını dondurmanın yanı sıra, vatandaşlarını bu kişilerle işlem yapmaktan men etti. Gelen haberlere göre, isim listesi daha da uzatılabilecek.

Bu ve ilgili kararlar, ABD tarafınca haşin ve hızlı bir tepki olarak ortaya çıkıyor ancak Venezuela’nın cezalandırılması gerektiğini savunanlara göre yetersiz de kalabilir. Nitekim ABD ile bağlantılarını koparmayı nicedir göze almış Venezuelalılar da var olsa gerek. Ki farzımuhal koparmasalar da, ilgili yaptırımların umulan etkileri ne derece getireceği de bir başka soru işareti…

İşte bu noktada Washington’ın aklına, daha can yakıcı bir tehdit unsuru olarak otomatikman petrolün geldiği anlaşılıyor. Zira ABD dolaylarında şu sıralar, Venezuela’dan yapılan petrol ithalatını bıçak gibi kessek mi tartışmaları dolaşıyor. Ne de olsa, Latin ülkenin ekonomisi ezici ölçüde petrole bağlı ve bu metanın ihracatını yaptığı ana partnerlerden biri de ABD… Hatta petrolünün ağır doğası gereği, Venezuela’nın ABD’den hafif petrol ithalatı da yaptığı biliniyor. Bir başka deyişle, iki ülke arasında petrolle ilgili hatırı sayılır bir alışveriş var.

ÇILDIRAN ENFLASYON

Buradan hareketle, ABD’nin Venezuela ile petrol ihracat ve ithalat kesintilerine gitmesi fikrinin, keşmekeş içindeki ülke için önemli zorlukları beraberinde getireceği düşünülüyor olmalı. Tabii “böylesi bir saldırı ya Asya pazarlarındaki Venezuela müşterilerinin işine yararsa” ihtimali zihinleri kurcalarken, diğer yandan işlerin iyice kötüye gitmesi halinde halkın hüsranının derinleşeceğine de şüphe yok.

Zaten son 3-4 yıllık ekonomik gelişime baktığımızda, ülkede kişi başına gelirin giderek eridiği bir vahim tabloyla karşı karşıyayız. Açlık, kıtlık ve sefalet sorunlarına bu bağlamda daha önce değinmiştim. Böyle bir ortamda, ülkede enflasyonun da dünyanın zirvesine çıktığını acıyla izliyoruz. Venezuela’da yılın mevcut verilerine göre son görüldüğü yer %800 civarları olan tüketici enflasyonu, yakında 4 hanelere çıkarsa kimse şaşırmayacak bile. Enflasyonun çıldırdığı ekonomide, para adeta pul olmuş durumda…

Ve tüm bu gelişmeler çerçevesinde, sefalete yuvarlanan ülkenin bir de borç sancısı var. Bono ödeme planlarına bakıldığında, bu feci durum nereye varır diye endişe etmemek mümkün değil. Tabii bu kapsamda, borcun önemli ölçüde devletin petrol şirketi PDVSA’nın omuzlarında olduğunu da eklemek gerek.

Öte yandan ülkenin, Çin ve Rusya ile geçmişten gelen işbirlikleri var. Gerçi Asyalı ortakları tarafından mazide (petrole takas) verilen kredilerin artık bir geleceği de yok görünüyor. Bununla birlikte, Rusya’nın bir süredir PDVSA ile ileri işbirliği görüşmeleri olduğu da fısıldanıyor. ABD’nin, Venezuela planlarında bunları ve kendine uzanan ilgili bağlantıları da hesaba katacağına şüphe yok.

Neticede ise, bugün dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip ülkesi adeta kan ağlıyor. Ekonomide çeşitlenememiş olmanın vebalini Venezuela halkı acı bir şekilde taşırken, ülkenin bir an evvel huzura kavuşması gerekiyor.

#Trump
#Venezuela
#ABD