Ticaretin yeni cepheleri

04:0020/07/2018, Cuma
G: 20/07/2018, Cuma
Hatice Karahan

FED’in bu hafta yayımladığı son Bej Kitap ABD ekonomisindeki ılımlı görünümün detaylarını sunarken, ülkenin çeşitli bölgelerindeki üreticilerin endişelerini de gündeme getirdi. Buna göre ticaret sularındaki bulanıklık ve yola çıkmış yeni vergiler, ekonomideki aktörlerin tadını kaçırmışa benziyor. Hissedilmeye başlanan ilgili etkilerin başında ise, belli başlı girdilerde/ürünlerde yükselen fiyatlar ve arz sorunları geliyor.Korumacı retoriğin ilk somut sızlamaları raporlardaki yerini güçlendirirken,

FED’in bu hafta yayımladığı son Bej Kitap ABD ekonomisindeki ılımlı görünümün detaylarını sunarken, ülkenin çeşitli bölgelerindeki üreticilerin endişelerini de gündeme getirdi. Buna göre ticaret sularındaki bulanıklık ve yola çıkmış yeni vergiler, ekonomideki aktörlerin tadını kaçırmışa benziyor. Hissedilmeye başlanan ilgili etkilerin başında ise, belli başlı girdilerde/ürünlerde yükselen fiyatlar ve arz sorunları geliyor.



Korumacı retoriğin ilk somut sızlamaları raporlardaki yerini güçlendirirken, gelişmelerin mağdur ettiği tek taraf ABD’li üreticiler ve en nihayetinde tüketiciler değil. Malum olduğu üzere, Başkan Trump’ın politikalarından etkilenen ticaret partneri ülkeler de, bu mağduriyetten en az zararla kurtulmanın derdinde…

Bunun ise, daha önce çeşitli kereler işlediğim üzere çeşitli formatları var. ABD’nin kural sahasının dışına çıkan ticari uygulamalarını Dünya Ticaret Örgütü WTO’ya taşıyan ülkeler de var, ek vergilere misliyle mukabele edenler de… Öte yandan korumacılık rüzgârına göğüs gererek alışılagelinen serbest ticareti savunmanın bir metodu da, farklı cephelere kaymak, yeni cepheler yaratmak…

Bunun net ve güçlü bir örneğini, bu hafta imzalanan AB-Japonya Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nda (EPA) gördük.

Neden net? Zira anlaşmaya dair gelen iki taraflı açıklamalar, kural temelli ticaret sisteminin tehdit altında olduğu bir ortamda bu imzaların atıldığını kalın harflerle vurguladı.

Neden güçlü? Bu imzalar, dünyanın en büyük ekonomilerinden ikisine ait. Toplamda dünya ekonomisinin yüzde 28’lik payına sahip olan AB ve Japonya’nın el sıkışması, oldukça hacimli bir birliktelik anlamına geliyor.

Dev bir tüketici pazarı olan Japonya ticari alışverişte şu anda AB’nin 6. en büyük ortağıyken, karşılıklı yatırımlar da bu ilişkiyi şüphesiz güçlendiriyor. İmzalanan anlaşmayla Brüksel, Japonya’ya hâlihazırda kaydedilen yıllık 80 milyar Euro sularındaki mal ve hizmet ihracatına yeni bir ivme katmak istiyor. Öte taraftan AB de, Japonya’nın 3. en büyük pazarı…

KISSADAN HİSSELER

Yoğun çabalarla beş yıl gibi bir sürede mevcut noktaya getirilen EPA, Avrupalı firmaların Japon duvarlarını aşmasını sağlayacak. Projeksiyonlara göre anlaşma, hakkıyla uygulandığı vakit karşı tarafa yapılan AB ihracatını %13 oranında artırma kapasitesine sahip. Bu kapsamda Japon gümrüklerinde dolaylı ve dolaysız ciddi bir maliyetten kurtulacak olan Avrupa ekonomisi, gıdadan tekstile çeşitli ürünlerde bir ihracat canlanmasına kavuşmayı bekliyor. Japonya da bu işten, özellikle otomotiv ve elektronik gibi sanayi sektörlerinde istifade etmeyi umuyor. 2019 yılında hayata geçecek olan EPA elbette birtakım ilgili sektörlerde yerli üretim tarafında tavizler verdirecek ancak totale bakıldığında anlaşmanın uzun vadede iki tarafın da GSYH’sine bir destek sunması bekleniyor.

Bu noktada kıssadan hisse çıkaracak olursak, artık net bir şekilde görülen o ki; uluslararası ticaretin dünya ekonomisinin yarısını kapladığı bir ortamda ABD’nin, yakın müttefikleri başta olmak üzere çok sayıda ekonomiye suçlayıcı bir tonda irili ufaklı setler çekmesi, ticaret cephelerinin yeniden şekillenmesine fırsat ve hak sunuyor.

Ve Tokyo’da imzalanan anlaşma sonrası “serbest ticaretin bayrağını taşıma” isteğini dile getiren iki dev aktör, aslına bakılırsa Asya ve Avrupa’yı giderek yeni çağın serbest ticaret kahramanları haline getiriyor.

Nitekim gerek Japonya ve diğer bölge ülkelerinin TPP başta olmak üzere çeşitli çoklu anlaşmalara, gerekse AB’nin bilhassa Asya-Pasifik eksenindeki STA çalışmalarına bakıldığında, uluslararası ticarette meydana gelen sorunların yeni cephelerde fırsatlara çevrildiği anlaşılıyor. Bunu başarabilen ülkelerin, küresel ticaretin gücünün yeniden şekillenmesinde hatırı sayılır rollere imza attığını göreceğiz.

Diğer yandan çıkarılacak bir diğer hisse de, spesifik bir biçimde bizim payımıza düşüyor. Zira AB’nin imzaladığı bu son anlaşma, Gümrük Birliği güncellenmesine dair azmimizin kararlılıkla devam etmesinin ve Japonya ile yürütülen müzakerelerin önemine işaret ediyor.

#FED
#Ticaret