Petrol hassasiyeti

04:008/05/2018, Salı
G: 8/05/2018, Salı
Hatice Karahan

Hoş bir analoji vardır. “Data, yeni petroldür” der. Nicedir dünyanın en değerli varlıklarından olmuş petrolün tahtını, giderek teknolojinin alacağına işaret eder. Gerek değer, gerekse bağımlılık anlamlarında…Zaten bu bağlamda son dönemlerde ülkelerin, bilişim teknolojilerindeki kabiliyetlerini tartıp geleceğe güç transfer edecek ilgili politikalar gütme telaşı da ortada. Bununla birlikte petrol ve türevlerine olan bağımlılıklar, enerji piyasalarını da hala dikkatle izlemekten alıkoymuyor. 2014 itibariyle

Hoş bir analoji vardır. “Data, yeni petroldür” der. Nicedir dünyanın en değerli varlıklarından olmuş petrolün tahtını, giderek teknolojinin alacağına işaret eder. Gerek değer, gerekse bağımlılık anlamlarında…


Zaten bu bağlamda son dönemlerde ülkelerin, bilişim teknolojilerindeki kabiliyetlerini tartıp geleceğe güç transfer edecek ilgili politikalar gütme telaşı da ortada. Bununla birlikte petrol ve türevlerine olan bağımlılıklar, enerji piyasalarını da hala dikkatle izlemekten alıkoymuyor. 2014 itibariyle o eski şanlı değerlerini kaybeden petrol, bugüne dek kendine eşlik eden iniş çıkışlarla geldiği noktada yeni tepelere imza atıyor. Brent ve WTI Kasım 2014’ten bu yana en yüksek seviyelerde dolanırken, dün sırasıyla 76 ve 71 dolarlara dayanan seviyelere şahit olduk.

Petrol fiyatlarının dikkat çeken söz konusu yükselişinde, iki hafta önce bu köşede “Nükleer Gerginlik” başlıklı makalede işlediğim ABD-İran arasındaki sancılı bekleyişin baş etken olarak rol oynadığını söylemek mümkün. Nitekim piyasalar, ABD Başkanı Trump’ın 12 Mayıs’ta vereceği kararın büyük ölçüde olumsuz yönde olacağını ve İran’ın ve dolayısıyla petrolünün yeniden yaptırım yiyeceğini fiyatlıyor. Bilindiği üzere nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları DC’den olumlu bir karar çıkması için son dönemlerde çaba harcadılar ancak gelinen noktada -henüz net olmamakla birlikte- bir yumuşama belirtisi yok.

ABD’nin nükleer anlaşma öncesi zamanlara dönmesi ihtimalini İran “tarihi pişmanlık olur” şeklinde yorumlarken, yılların emeğiyle varılan söz konusu sakinlik her an ortadan kalkma riskiyle karşı karşıya… Trump’ın bu kozu “yeniden müzakereye açığım” düşüncesinin de desteklediği pervasız bir modda kullandığı görülürken, İran için durumun “müzakere edilemez” olarak tanımlandığını unutmamak gerek. Olumsuz senaryonun gerçekleşmesi halinde ise, İran’ın anlaşma sonrası açılmış petrol işlerinde aksamalar olması muhtemel.

İşte piyasaların İran petrol arzının azalmasını fiyatladığı mevcut ortamdaki yükselişler, malum, OPEC sınırlı üretim kararının devam ettiği bir süreçte cereyan ediyor. 2018 sonuna kadar devrede kalması planlanan Rusya destekli üretim planı çerçevesinde, önemli kaynaklardan olan Venezuela’da son dönemde ekonomik sıkıntılar nedeniyle kaydedilen arz düşüşleri de fiyatların artmasında bir rol oynamış görünüyor. Oysa İran başta olmak üzere birçok OPEC üreticisinin düşüncesi, petrolün varil başı 60-65 dolar bandında hareket etmesinin ideal olduğu… Şimdilerde de gözlenen daha yüksek fiyatlar, onlara göre ABD kaya petrolü riski doğrultusunda pek rasyonel değil.

Öte yandan OPEC’in başını çeken Suudi Arabistan’ın pek de aynı fikirde olduğu söylenemez. Nitekim petrol fiyatlarının 80 dolara varması gibi bir gelişmenin gayet memnun edici olacağını ima eden Suudi yetkililerin, grafikteki çıkıştan herhangi gibi bir rahatsızlıkları olmadığı anlaşılıyor. Sebeplerden en aşikarı ise, 2017 yılında daralan Suudi Arabistan ekonomisinde devletin gelirlerini artırma ihtiyacı… Ve fiyatların toparlanmasının sürmesi halinde ülke, (İran’ın senaryodaki muhtemel arz kesintisinin de yerini alabilecek şekilde) daha çok üretime gidebileceğinin sinyallerini veriyor.

Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarındaki yükselişi gözleri parlayarak takip etmesinin bir diğer bağlantılı nedeni de, beklenen Aramco halka arzıyla yakından ilişkili... Fiyatları da izleyerek dev petrol şirketinin değerlemesi açısından en uygun zamanı beklediği anlaşılan Suudi yetkililer, buradan elde edilecek gelirin de katkısıyla Krallığın ekonomik reform planını gerçekleştirebilmeyi amaçlıyor. Bir diğer deyişle yönetim, petrolden edineceği gelirle petrol dışı sektörlerde çeşitlenmenin yollarını arayacak. Tabii petrolü petrolle aşma planlarının kadük kalmaması için, ABD’li üreticilerin hangi noktada heveslerinin artacağını da çok iyi saptamak gerekiyor. Dolayısıyla gelinen aşamada ilgili oyuncular için petrol, farklı hassasiyetler taşıyor.

#Petrol
#Ekonomi