FED’in Wyoming-Jackson Hole’da düzenlediği mutat toplantıların en yenisi, geçtiğimiz Cuma günü yapıldı. Burada o çok beklenen konuşmasıyla sahne alan FED Başkanı Jay Powell’a, para politikasının yakın geleceğine dair ipuçları arayışıyla dünyaca kulak kabartıldı. Nitekim ABD’nin ekonomik büyümesine devam ettiği lakin dışarıda çatırdattığı ilişkilerin bu gidişatı nasıl etkileyeceğinin sorgulandığı bir dönemde, para politikasının izleyeceği patika şüphesiz her zamankinden çetrefil. Üstelik bu tabloda siyasi parametreler dominantken…
Doğrusu ben Powell’ın, malum zorlu atmosferde durumu kurtaran zekice bir hitap yaptığı kanaatindeyim. Elbette kendisinin konuşmanın en başında mevcut risk faktörlerini konunun dışında bıraktığını açıklamış olması, bu hitabın umulan tatmin ediciliğini azaltıyor. Bununla birlikte odaklanılan yoğun perspektif çerçevesinde, aslında merak edilen belli başlı cevaplar da imalarla sunuluyor. O halde Jackson Hole’daki uzun konuşmadan çıkan ana mesajlara kısaca bakalım.
FED Başkanı’nın konuşmasının teması, “Değişen Ekonomide Para Politikası” idi. Bir diğer uzun ifadeyle, piyasa yapısındaki değişimin para politikası üzerindeki implikasyonları…
ABD ekonomisindeki son dinamikler malumunuz: %4’ün altına inmiş rekor bir işsizlik oranı, %2’lik hedef sularında bir enflasyon ve mali teşviklerin de etkisiyle güçlü büyümesini sürdürmesi beklenen bir ekonomi… İşte böyle bir resim içinde FED’in sıkılaştırmaya ne şekilde devam edeceği, popüler bir global merak konusu.
Powell’ın ise bu bağlamda Jackson Hole’da, politika dizaynında belirsizlikleri yönetmenin önemi üzerine bina edilmiş lezzetli bir konuşma yaptığını görüyoruz. Kendisi her ne kadar söze başlarken para politikasının kademeli normalleşmesine dair ortak aklın geçerliliği mesajını verse de, karar denkleminde yatan “belirsizliklerin” implikasyonları, dinleyicilere açılan ana pencere niteliğinde…
Konuşmaya damga vuran belirsizlik meselesini burada kısaca özetlemek gerekirse, bir ekonomi için normal ya da nötr olarak bilinen makro göstergelerden başlamak gerek.
İlgili ekonomideki doğal işsizlik oranı nedir?
Peki ya, nötr faiz oranı?
Yine bağlı bir parametre olarak, ekonomideki potansiyel GSYH büyümesi nedir?
Bu sorulara verilen ve ülkenin ekonomi politikasını şekillendirmeye yardımcı olan tahmin içerikli yanıtların, doğru ya da yanlış yöne gitme anlamında ne derece kritik olduğu aşikâr. Dolayısıyla Powell’ın zihinlere düşürmek istediği kritik mesaj, bu altın oranların doğruluğundan ne kadar emin olunduğu sorusu…
Nitekim çeşitli merkez bankalarının yeni hesaplamalarla ilgili rakamlarda dönem dönem revizyonlar yaptığına da şahit oluyoruz. Bu da demek oluyor ki; değişen bir ekonomik yapıda, söz konusu kritik seviyeler de değişmeye tabi… Ve o halde para politikası, bu değişimlerin bilincinde olmaya oldukça hassas.
Dahası; günümüzün ABD verileri, bir yandan ilgili ideal oranları sorgulatırken, diğer yandan bağlantılı olarak işsizlikle enflasyon arasındaki ilişkinin şeklini de düşündürtüyor. Enflasyon beklentilerinin de oyunun içinde hatırı sayılır bir rol oynadığının enikonu anlaşıldığı modern zamanlarda, fiyatlardaki seyrin işgücü piyasasının/ekonomik gelişimin vaziyetini ne derece yansıtabildiğini söylemek kolay değil. Bakınız; Phillips Eğrisi’nin ahir zaman halleri…
O halde ABD için rekor düzeylerdeki düşük işsizlik oranına bakıp daha hızlı davranmak mı, yoksa aheste enflasyona bakıp pek de telaş yapmamak mı makbul? Bilinmeyenlerin varlığını koruduğu bir ortamda böylesi kararlar, gereğinden seri prematüre bir yavaşlamaya ya da ateşe körükle gitme riskine yol açabilir.
İşte Powell da bu ikilemin altını çizerek, ekonominin gerçek vaziyetini görmek ve böylece mümkün olan en doğru kararlara imza atabilmek amacıyla, FED olarak çok sayıda göstergeyi izlediklerini anlatıyor. Bu kapsamda, enflasyonda %2 üzerine doğru bir ivmelenme ve buna bağlı bir aşırı ısınma riski görmediklerini de ekleyerek, faiz kararlarında gelirlerdeki ve istihdamdaki büyümenin rol oynayacağını belirtiyor. Tabii işin içinde aslında bir de, yukarıda değindiğim gibi, ticaret başta olmak üzere şekil değiştiren küresel ilişkilerin denkleme soktuğu tam bilinmeyenler olacak.
Sonuç olarak ise Jackson Hole hitabını tek kelimeyle özetleyecek olursak, “Goldilocks” ifadesini kullanmamız mümkün. Nitekim Powell’ın konuşması, “ne çok soğuk ne de çok sıcak” olan bir ABD ekonomisinin mevcudiyetine işaret ederken, bu durumun sürdürülmesine dair bir politika çabası şeklinde izah edilebilir.
Ünlü bir masaldan çıkarılan hisseden esinlenilmiş bu tabir, neticede uçlara gitmemenin önemine işaret ediyor. İşte FED de Powell’ın diliyle, ekonominin en uygun sıcaklıkta tutulması için Goldilocks senaryosunu önemsediğinin ve belirsizliklerin farkında olduğunun altını kalın çizgilerle çizmiş bulunuyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.