İnsani yardım alarmı- 2

04:0024/08/2018, vendredi
G: 24/08/2018, vendredi
Hatice Karahan

Dünya İnsani Yardım Günü hasebiyle Bayram’ın ilk günü giriş yaptığım insani krizler konusuna, bugün Afrika Boynuzu’nda bir diğer yoksul ülke olan Somali ile devam ediyorum.Bir önceki yazıda değindiğim komşusu Etiyopya’ya benzer şekilde Somali de, bir yandan iç çatışmaların diğer yandan da doğa koşullarının birleşerek zorlukları tırmandırdığı bir durumla boğuşuyor. Yakın dönemdeki kuraklıktan önemli ölçüde etkilenen Afrika ülkelerinden olan Somali’nin tarım ve hayvancılık ağırlıklı ekonomisi bu doğrultuda

Dünya İnsani Yardım Günü hasebiyle Bayram’ın ilk günü giriş yaptığım insani krizler konusuna, bugün Afrika Boynuzu’nda bir diğer yoksul ülke olan Somali ile devam ediyorum.


Bir önceki yazıda değindiğim komşusu Etiyopya’ya benzer şekilde Somali de, bir yandan iç çatışmaların diğer yandan da doğa koşullarının birleşerek zorlukları tırmandırdığı bir durumla boğuşuyor. Yakın dönemdeki kuraklıktan önemli ölçüde etkilenen Afrika ülkelerinden olan Somali’nin tarım ve hayvancılık ağırlıklı ekonomisi bu doğrultuda yavaşlayan bir moda geçerken, halk 500 dolarlık ortalama kişi başı gelirle yoksulluğu aşamıyor. Yoğun genç nüfusta gözlenen yüksek işsizliğin yanısıra, kıtlıkla pekişen enflasyon derdi de yaşam şartlarını ciddi şekilde zora sokuyor. El-Şebab ve genel anlamda terör ise malum, ülkenin başına yıllardır musallat edilmiş bir diğer entegre musibet...

İlgili veriler kaynaklara göre değişebilse de, Somali’de bugün insani yardıma muhtaç kabaca 6-7 milyon kişi var ki, bu rakam toplam nüfusun yarısı anlamına geliyor. Üstelik bu grubun da yarısı, ne yazık ki çocuklardan oluşuyor. Bu arada Somalililer açlık ve yoksullukla başa çıkmaya çalışırken, son zamanlarda gerçekleşen birkaç sel nedeniyle kolera ve belli başlı salgın hastalık vakalarının da bu yıl gözle görülür bir artış kaydettiğini eklemek gerek.

Günümüzün insani kriz alarmı veren ülkelerinden bir diğeri ise, yine Afrika bölgesinde yer alan Güney Sudan. Ülkede 5 senedir süren ve yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olan iç savaş, milyonlarca insanın ülkenin farklı yerlerine ve komşu ülkelere kaçmasını beraberinde getirdi. Bir yandan tarım bölgelerini diğer yandan da ülke gelirlerinin neredeyse tamamen bağımlı olduğu petrol ticaretini vuran şiddet, neticede ekonomiyi de hızla daralttı. Öyle ki; 2011 yılında ülke Sudan’dan ayrılarak kurulduğunda 1.600 doların üzerinde olan kişi başı gelir, gelinen noktada 200 dolara kadar geriledi.

Bu feci şekilde yoksullaşan tabloda açlık probleminin zirveye çıktığı Güney Sudan’da, bugün 8 milyona yakın kişi insani yardıma muhtaç durumda... Çatışan tarafların üzerinde ilerlediği barış çalışmalarının yakın zamanda sonuç vermemesi halinde, ülkenin içinden çıkılamaz bir yıkıma sürüklenmesi kaçınılmaz olacak. Nitekim uluslararası yardımın Güney Sudanlılara ulaşması dahi, süregelen kaos ortamında pek kolay olmuyor. Öte yandan gıda ve sağlık bir yana, ülkenin geleceği olan çocuklar böylesi bir ortamda eğitimden de mahrum kalıyor. 2 milyonun üzerinde okul çağındaki çocuğun eğitim alamadığı Güney Sudan, bu anlamda dünyadaki en yüksek orana sahip.

İnsani krizin en yoğun yaşandığı yerlerden biri olarak ilan edilen Nijerya’dan da, bu yazı serisini bitirmeden bahsetmekte yarar var. Nitekim ülkenin özellikle kuzeydoğu bölgesinde yıllardır süren şiddet, yaşamı giderek dayanılmaz hale getiriyor. Boko Haram terör örgütünün ve diğer iç çatışmaların insan hayatını hiçe saydığı ortamda, yüzbinlerce insan da yerinden edilmiş durumda... Son tahminlere göre 9-10 milyon civarı Nijeryalı insani yardım beklerken, ilgili bölgelerde gıdaya olduğu kadar tıbbi malzemelere de büyük ihtiyaç duyuluyor. Ekonomik hızı petroldeki seyirle dalgalanan Nijerya son yılların fiyat şokunu yeni yeni atlatmaya çalışırken, artık geleceği için çeşitlenmiş bir ekonomi hayal ediyor. Bununla birlikte halkın çektiği aşırı yoksulluk ve işsizlikle oluşan psikoloji, toplumdaki gerginlikleri ne yazık ki sürekli tetikleyerek zincirleri kırmayı zorlaştırıyor.

Yardım alarmı, elbette yeryüzünün daha bir çok yerinde de acıyla çalıyor. Dünyanın satırlara sığdırılamayacak büyüklükteki acıları kapsamında, Suriye, Irak, Filistin ve Arakan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, insani krizlerin en yoğun yaşadığı yerler listesinden maalesef yıllardır düşmüyor, düşemiyor. Son iki yazıdır kısmen de olsa işlediğim ilgili ülkelerde de gözlendiği üzere, insani kriz alarmı veren söz konusu yerlerin ağırlıklı bölümü, çatışmalarla gerek içeride gerekse dışarıda yerinden edilmiş dev kitlelerin de adresi konumunda…

En acı bir veri olarak da; savaşın ve kaosun kol gezdiği tüm bu ülkelerde, tahminlere göre toplam 350 milyonu aşkın çocuk yaşıyor. Daha doğru bir ifadeyle, yaşamaya çalışıyor.

Bir yanda sömürülmüş topraklar ile gelişmemiş, zayıf, kırılgan ekonomik yapılar, diğer yanda ise dinmek bilmeyen çatışmalar ve terör, bu yoksul halkların hayatlarını heba ediyor. Yokluğun anlamı iliklerine kadar işlemiş olan çocuklar ve onları (hayattalarsa) çaresizce izleyen aileleri ise, insani kriz alarmlarına cevap vermeyi başarabilen uluslararası yardımlarla, yaşama dair birkaç umut kırıntısı bulmaya çalışıyor..

#İnsani yardım
#Yardım