Cumhurbaşkanımızın da sıkça dile getirdiği üzere enflasyon, içinde bulunduğumuz dönemde başlıca mücadele alanları arasında geliyor. Bu hafta açıklanan ve beklentileri aşan enflasyon verileri de, bu gereksinimin üzerine gitmenin önemini yeniden ortaya koydu.“Verilerle Dengelenme” başlıklı bir önceki yazımda, ekonomik aktivitedeki taze gelişmeler eşliğinde son duruma değinmiştim. Buna göre, ihracatın canlı performansı ile içerideki soğumanın bir arada olduğu mevcut tablo, cari açığı da aşağı çeken
Cumhurbaşkanımızın da sıkça dile getirdiği üzere enflasyon, içinde bulunduğumuz dönemde başlıca mücadele alanları arasında geliyor. Bu hafta açıklanan ve beklentileri aşan enflasyon verileri de, bu gereksinimin üzerine gitmenin önemini yeniden ortaya koydu.
“Verilerle Dengelenme” başlıklı bir önceki yazımda, ekonomik aktivitedeki taze gelişmeler eşliğinde son duruma değinmiştim. Buna göre, ihracatın canlı performansı ile içerideki soğumanın bir arada olduğu mevcut tablo, cari açığı da aşağı çeken bir dengelenme seyrini beraberinde getiriyor. İlgili yazıda, ekonomideki normalleşmenin istikrarlı bir patikada ilerlemesinin ve buna istinaden makro resimde dengelenmeyi, stabilizasyonu ve öngörülebilirliği amaçlayan yeni dönem ekonomi programındaki hedeflerin de ehemmiyetine işaret etmiştim. İşte ilgili hedeflerden biri olarak enflasyonla mücadele, hem hız hem de süreklilik içerecek bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.
Bu doğrultuda enflasyon, ekonomi programındaki dengelenme ögelerinden beslenerek zayıflayacakken, burada kritik olan bir nokta, son dönemde fiyatların yediği maliyet şoklarını kırabilmek olacak. Programın hedeflediği ekonomik normalleşme, piyasalardaki istikrara katkıyı da beraberinde getirmek açısından enflasyon adına oldukça mühim…
Bununla beraber; iç talep koşullarındaki son dönem gelişmeleri gölgesinde yaşanan fiyat gelişmeleri, maliyet itişli kanalın ötesinde fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı da bu noktada müsebbip kılıyor. Yine son günlerde şahit olduğumuz fırsatçı birtakım davranışlar bir yana, ekonomik aktörlerin beklentilerindeki süregelen bozulmalar, enflasyonun başını yukarı kaldırmasında bir diğer önemli faktör niteliğinde…
Dolayısıyla enflasyonla mücadele sürecinde, beklentilerin ve davranışların normalleşmesinin azami önem taşıdığı kanaatindeyim. Bu bağlamda enflasyon verileri dahilinde gözlemlediğimiz maliyet ve davranış ağırlıklı resim, “enflasyon direnci” meselesi açısından da mühim. Nitekim enflasyonla mücadelede söz konusu direnç, politikaların etkinliği babında anlamlı bir parametre. Ve çeşitli ülkeleri inceleyen akademik çalışmalarda da rastlandığı üzere, üst üste gelen maliyet şoklarının yaşandığı vakalarda söz konusu direncin artmaması için enflasyona dair beklentilerin makulleşmesi oldukça makbul.
Dolayısıyla enflasyonla mücadeleye yönelik kararlılığın arttığı içinde bulunduğumuz şu dönemde, beklentilerin hedefler doğrultusunda çıpalanması başlıca unsurlardan olacaktır. Misal; ABD’de son yıllarda Phillips Eğrisi’ni şaşırtan fiyat gelişmeleri de, aslında bu mevzunun çarpıcı örneklerinden. Dolayısıyla ilgili tüm Bakanlıklarımız ve kurumlarımız önderliğinde, ekonomimizde entegre bir enflasyon mücadelesi ve buna dair oluşacak bilinç kıymetli olacak.