Avrupa’nın yükselen cephesi- 2

04:0016/01/2018, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
Hatice Karahan

Geçen Mayıs ayında üzerine yazdığım yükselen Avrupa ekonomilerini, yeni yıla girmişken bugün yeniden ziyaret ediyoruz. Buna vesile ise, geçtiğimiz hafta katıldığım ilgili bir uluslararası konferans... Söz konusu ekonomilerin tartışıldığı konferansta da müşahede ettiğim üzere, (bu noktadan itibaren CEE olarak anacağım) Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerinin yükselen paket içerisinde epeyce ilgi uyandıran bir yere sahip olduğunu rahatlıkla ifade etmek mümkün. Özellikle de, geride bıraktığımız yılda sergiledikleri

Geçen Mayıs ayında üzerine yazdığım yükselen Avrupa ekonomilerini, yeni yıla girmişken bugün yeniden ziyaret ediyoruz. Buna vesile ise, geçtiğimiz hafta katıldığım ilgili bir uluslararası konferans... Söz konusu ekonomilerin tartışıldığı konferansta da müşahede ettiğim üzere, (bu noktadan itibaren CEE olarak anacağım) Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerinin yükselen paket içerisinde epeyce ilgi uyandıran bir yere sahip olduğunu rahatlıkla ifade etmek mümkün. Özellikle de, geride bıraktığımız yılda sergiledikleri performansa binaen…


Bu kapsamda 2017 yılının, “AB’ye üye CEE ülkeleri” geneli için uzun süre sonra gelen en iyi performansa sahne olduğunu belirterek başlayayım. Kimdir bu ülkeler grubu? Önce onu hatırlayalım: Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya’yı içeren gruptan bahsediyoruz.

ROMANYA ÖNE ÇIKTI

İşte bu ülkeler içerisinde 2017’de en güçlü tempo gösteren oyuncu Romanya oldu. Tahminlere göre bu dönemde %6,5 sularında beklentileri aşan bir GSYH artışına imza atan Romanya’nın, 2018’de ise bir parça yavaşlaması mümkün. Bölgenin büyüklerinden olan Polonya’nın yanı sıra Çek Cumhuriyeti ve Slovenya’nın da, geçen yıl %4,5 civarlarındaki bir hızla Romanya’yı takip ettiği görülüyor.

Öte yandan AB üyesi olan CEE dâhilinde, büyümede %3-4 arasında gezinenler de, bu aralığın altında kalanlar da var elbette. Bununla beraber grubun (bir kısım üyesinin dâhil olmadığı) Euro Bölgesi performansından daha güçlü bir tablo çizdiği gayet net.

Bu kapsamda detaylar incelendiğinde ise, yükselen Avrupa’nın 2017’de hanehalkının kazandığı güven ve ücret artışları gibi faktörlerle tüketimden belirgin bir kuvvet aldığı görülüyor. Bu ülkelerin bir kısmında, hükümetlerin uyguladığı genişletici maliye politikalarının semeresini verdiğini not düşeyim. Tabii işin içinde, bölgedeki yatırımların canlanmış olması da var. Bunun ise, Birlik üyesi olan ekonomilerde büyük ölçüde AB yatırım fonları katkılarıyla gerçekleştiğini belirtmek gerekir.

KENDİLERİNİ AŞTILAR

Şöyle genel bir toparlama yaptığımızda ise, CEE ekonomilerinin önemli bölümünde potansiyelin varıldığı ya da aşıldığı tempolar kaydedilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Bu minvalde 2018’de Romanya’nın dışında da bir kısım ilgili ekonomide hafif vites küçültmeler görülebilecekken, bölge genelinde başarılı bir performansın süreceğini beklemek ise yanlış olmaz. Hali giderek yerine gelen çekirdek AB’den de beslenmeyi sürdürecek olan CEE ekonomileri, Avrupa’nın doğusuyla batısının birbirini destekleyip dengelediği bir yıla kapı aralamışa benziyor. Ayrıca 2018 yılında dünya ekonomisi ve ticaretindeki olumlu seyrin devam edeceği beklentisi de, bölgeye ilişkin projeksiyonların ağırlıklı pozitif kalmasını destekliyor.

Öte yandan CEE’nin bir kısım mensubu, geçtiğimiz yıl da şahit olduğumuz politik gerginliklerin devamına maruz kalabilir. Burada kast ettiğim ise, Polonya gibi birkaç üyenin AB ile yaşamakta olduğu sorunlar…

TÜRKİYE VE RUSYA

Tabii yazının konusu olan yükselen Avrupa cephesi, sadece bölgenin AB üyelerinden ibaret değil. Hatta olaya en heyecan katan iki önemli aktörün, AB dışında kalan iki ekonomi olduğunu iddia edebiliriz: Türkiye ve Rusya. Zaten söz konusu bu iki ekonomi, CEE büyüme ortalamasının 2017’de yukarı sıçramasına da belirgin bir katkı sağladı.

Söz konusu dönemde biri daralmadan genişlemeye geçen, diğeri ise düşürdüğü vitesi epeyce yükselten bu iki büyük CEE ekonomisi, geçen hafta katıldığım konferansın da odak ülkeleri oldu. İşte bu bağlamda Avrupa’nın yükselen cephesinde özellikle Türkiye ekonomisinin bambaşka bir yeri olduğunu ve ciddi ilgi uyandırdığını, açık ve net ifade etmek isterim. Bu da demek oluyor ki, doğru politikalarla değerlendireceğimiz önümüzdeki dönem, yatırımcıların alakasını güçlendirme açısından önemli bir fırsat taşıyor.

#Avrupa
#Türkiye
#Romanya
#Rusya
#Ekonomi