Yunanistan ile gerginlikte doğal gazdan daha çok adalar mevzuu dikkatimi çekiyor

04:0018/09/2020, Cuma
G: 17/09/2020, Perşembe
Hasan Öztürk

Türkiye aynı anda hem jest hem sopa gösteriyor. Çünkü haklılığımız için hem kararlılık, hem altlık lazım.Jest: Oruç Reis’in Kıbrıs’ın güneybatısındaki sismik çalışmalarını belirlenen günler içinde tamamlayıp “Bakım” için Antalya Körfezi’ne demirlemesidir. (Ki bu ilk kez olmuyor. Temmuz ayının son günlerinde Almanya Başbakanı Merkel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonda konuştuktan sonra Oruç Reis daha önce de Antalya’ya dönmüştü. Ama Yunanistan jesti “zafiyet” olarak algılamış olmalı ki Mısır ile

Türkiye aynı anda hem jest hem sopa gösteriyor. Çünkü haklılığımız için hem kararlılık, hem altlık lazım.

Jest: Oruç Reis’in Kıbrıs’ın güneybatısındaki sismik çalışmalarını belirlenen günler içinde tamamlayıp “Bakım” için Antalya Körfezi’ne demirlemesidir. (Ki bu ilk kez olmuyor. Temmuz ayının son günlerinde Almanya Başbakanı Merkel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonda konuştuktan sonra Oruç Reis daha önce de Antalya’ya dönmüştü. Ama Yunanistan jesti “zafiyet” olarak algılamış olmalı ki Mısır ile anlaşma yaptığını ilan ederek jesti kendi aleyhine sopaya çevirdi.)

Sopa: Aynı gün, Yunanistan’a Lozan’daki ödevlerinin hatırlatılması anlamına gelen Sakız Adası Navtex’idir.

Aynı gün Milli Savunma Bakanlığı’nın, “NATO karargahından Yunan ve Türk askeri bürokratları bir masa etrafında çalışma başlattı” ifadesini de içeren “diyalog” ilanıdır. Dün görüşmelere ara verildi. Haftaya masanın yeniden kurulması söz konusu.

MAVİ VATAN İÇİN BEDEL ÖDENECEKSE….

Türkiye’nin Mavi Vatan için ödemesi gereken bir bedel varsa bunu da ödemeye hazır olduğunu devletin en tepesindeki isim ile ilan etmişti. Erdoğan “Hangi bedel ödenecekse ödemeye hazırız” dedi. Devletin Mavi Vatan meselemize ve Doğu Akdeniz’deki haklarımız konusuna yaklaşımı budur.

Bu yaklaşımın geldiği nokta, Yunanistan’a “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olabilirsin” mesajı da içermektedir.

***

Türkiye hem sahada hem diplomaside bir “hedef”e yürüyor. Bu yürüyüşün akamete uğramaması için de altlık oluşturuluyor.

SEN SAKIZ’DA SİLAHLANIRSAN BEN DE LOZAN’I İHLAL ETTİĞİNİ DÜNYAYA İLAN EDERİM

Son ilan edilen Sakız Adası navtex’i işte tam da budur!

“SEYHİDDA DENİZCİLERE BİLDİRİ NUMARASI : 1149/20 EGE DENİZİ

1. LA08-206/20 NUMARALI NAVTEX MESAJI İLE SAKIZ ADASININ 1923 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI İLE BELİRLENEN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜ İHLAL EDİLMİŞTİR.”

Daha önce Meis Adası özelinde ve 1947 Paris Antlaşması’na vurgu yapılarak Akdeniz’deki “adalar sorunu” gündeme getirilirken bu kez Türkiye, “Silahsızlandırılması Lozan Barış Antlaşması’yla garanti altına alınan Sakız Adası” üzerinden Ege için adım attı.

Peki Lozan’da Sakız, Midilli gibi Ege Adaları’nın Yunanistan’a devri konusunda hangi ön şart vardı? Antlaşmada aynen şöyle deniyor:

“Barışın korunmasını sağlamak amacı ile, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adalarında aşağıdaki önlemlere saygı göstermeye yükümlenir:

Birincisi : Bu adalarda hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkâm kurulmayacaktır.

İkincisi : Yunan, savaş uçakları ve öteki hava araçlarının Anadolu kıyısındaki topraklar üzerinde uçması yasaklanacaktır.

Buna karşılık, Türkiye Hükümeti de savaş uçaklarının ve öteki hava araçlarının sözü geçen adalar üzerinde uçmasını yasaklayacaktır.

Üçüncüsü : Söz konusu adalarda Yunan, silahlı kuvvetleri, silah altına alınıp yerinde eğitilebilecek olan normal askersel birlikle ve tüm Yunanistan topraklarındaki jandarma ve polis sayısı ile orantılı olacak, bir jandarma ve polis örgütü ile sınırlı kalacaktır.”

Lozan’ın ilgili bölümü açık açık bize “Yunanistan Sakız’da, Midilli’e, Sisam ve Nikarya’da silahlanamaz, bu adalar üzerinde askeri uçaklarla uçamaz" diyor.

Peki Yunanistan en son ne yaptı?

Sakız civarında 20 Eylül’de tatbikat yapacağını bir navtex ile ilan etti. Türkiye de karşı navtex ile yakın gelecekte meseleyi Birleşmiş Milletler'e taşımanın altlığını oluşturdu.

İkinci adım Yunanistan’a nota vermektir. Şimdi onun hazırlığının yapıldığını düşünüyoruz.

***

Mavi Vatan için bedel ödemeye hazırız. Doğu Akdeniz’deki haklarımız konusunda önümüze sürülen piyon ile değil onu sürenlerle arka kapı diplomasisi dahil konuşuyoruz.

Bir noktaya gelindiğini görüyoruz.

Doğu Akdeniz’in altındaki enerji kaynakları ne kadar büyük olursa olsun. Beni da daha çok heyecanlandıran, Lozan ve Paris antlaşmalarıyla kaybettiğimiz “adalar”ın statüsünün tartışmaya açılmış olmasıdır.

Çünkü biz, Çeşme’de denize karşı oturduğumuzda ufukta görünen Sakız’ı izlerken iç geçiririz.

Çünkü, Behramkale’den Midilli’ye bakarken Fatih’in sözlerini hatırlarız.

Çünkü, Kuşadası Dilek Yarımadası’ndan Sisam’a bakarken elimizi uzatıp kendimize çekeriz.

Çünkü bizim için adalar meselesi kapatılmamış bir sayfa olarak öyle karşımızda durmaktadır.

Sahi siz de heyecanlanmıyor musunuz?

Muhatabına not 1: Yakın gelecekte tıpkı Karadeniz’deki gibi Doğu Akdeniz’den de müjdeli haber gelirse şaşırmayın..!

Muhatabına not 2: Türkiye Akdeniz’deki kıyıdaşlarıyla görüşmelerine hız verdi. Mısır’ın Yunanistan ile yaptığı anlaşmada bile Türkiye’nin haklarını gözetme jestine Türkiye’nin jesti gelirse şaşırmayın..!

#Türkiye
#Yunanistan
#Mavi Vatan