Emir komuta ile iş yapmayı çok seviyoruz. Çok seviyoruz demeyelim belki de emir almayı ve o emri uygulamayı yaşam biçimi yapmışız. İbadetlerimizde bile bu böyle. Mesela dünyanın başka hiçbir Müslüman milleti yok ki namazdan sonra tesbihatı bizim gibi askeri disiplinle yapsın. Bu örnek bile bize dün Ankara ve İstanbul’da başlayan “maske takma zorunluluğu” için yeterlidir.
Çarşamba günü tam da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın biraz sitemkâr, biraz hüzünlü “maske, temizlik ve mesafe” konusuyla ilgili açıklamalar yaptığı saatlerde dışarıda yürüyordum.
Radyodan Sayın Koca’yı dinlerken aynı zamanda etrafı izledim. Sağlık Bakanı, “kişisel temizlik, mesafe, maske” dediği anlarda kaldırımlara atılan taburelere oturmuş ve iç içe geçmiş küçük grupların kâh gülerek kâh birbirine el şakası yaparak konuştuklarına şahit oldum.
“Ölümü öldürmek” diye bir deyim var biliyorsunuz. Ölümden korkmamayı ifade eden. Gözü karalığı, civanmertliği ifade eder. O insanları görünce önce “Ölümü öldürmüşler” diye mırıldandım. Sonra “Hayır hayır, onlar sevdiklerini öldürmekten korkmayanlar olmalı” diye düşündüm. Çünkü koronavirüs pandemisi başladığı günden bu yana konuştuğum, dinlediğim neredeyse bütün bilim adamlarımızın ortak kanaati virüs aile, yakın akraba ve arkadaşlar arasında hızla yayılıyor. Ve genel sağlık durumu iyi olanlar koronavirüsü hafif semptomlarla atlatıyor. Olan kronik hastalığı olanlarla yaşlılarımıza oluyor çoğunlukla.
Kaldırımda nargile fokurdatan, birbirine el şakası yapan insanların çoğu genç. Genç dedimse 30’lu yaşlarda. Bu insanların haletiruhiyesi “bize bir şey olmaz” hali. Tamam onlara bir şey olmaz da onların yakınlarına, ailesine ne olur acaba?
Sorunun çok bildik bir cevabı var: Türkiye’de bilinen ilk vaka maalesef İstanbul Kapalıçarşı’daki kuyumcu bir esnafımızdı. Esnaf, promosyondan aldığı Amerika bileti yanmasın diye “seyahat uyarısı” yapıldığı halde Amerika’ya tatile gitmişti. Hastalığı kapmış, dönüşte babasına ve akrabalarına bulaştırmıştı. Sonuçta o esnaf hâlâ hayatta ancak babası dâhil 4 kişi hayatını kaybetti. Bendeki bilgiye göre o bir vaka dolaylı yollar da dâhil edilince 400’den fazla insana hastalığı bulaştırdı. Ama kendisi hâlâ hayatta!
Ölümü öldürmek değil, yakınlarını sevmemek, özenmemek, korumamak, dikkat etmemek bu olsa gerek, öyle değil mi?
Birçok il gibi İstanbul ve Ankara için de geç olsa da “maske kullanma zorunluluğu” getirildi. Göreceksiniz birkaç gün içinde maske takma oranında büyük artış olacak. Başta verdiğim örnek gibi emir komutaya alışmışız. İlle de birileri bize bir “emir” kipi ile hitap edecek. Ama bir sorunu da hatırlatalım. Kuralsızlığı yaşam biçimi yapmış, “anarşizm” felsefesini benimsemiş bir avuç marjinal, maske kullanımını reddedecek. Onları da izole ve tolare etmek bize düşecek.
“Korona filan yok. Salgın yok. Bu tamamen Erdoğan’ın uydurması. IMF’den para almak için bunu yapıyor” diye ortalıkta dolaşan “ideolojik körler” ve şizofrenler ise kolluk güçlerinin ilgi alanında olmalı artık.
“Bana bir şey olmaz” diyenler… Ama sevdiklerinize bir şey oluyor. Ne olur gelin maske, mesafe ve temizliğe hiç olmazsa bu yaz riayet edelim.
Çok mu zor?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.