Türkiye’yi Suriye’den uzak tutamayanlar, şimdi ne kadar alan açacak

04:0025/12/2018, Salı
G: 25/12/2018, Salı
Hasan Öztürk

Şüphesiz Amerika’nın Suriye’den çekilme kararı Türkiye’nin büyük bir başarısıdır. Şüphesiz Suriye’de Türkiye’ye rağmen kalıcı barış sağlanamaz.Bunların hepsine tamam da…Bir de dağsı var…“Suriye devrimi” olacaktı kimilerine göre. Zalim Esad’a karşı ayaklanan halk bu “devrimi” gerçekleştirecekti sözüm ona. Destek de Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarından ve hatta devletinden gelecekti. Esad gidecek “Suriye devrimi” gerçekleşecek, “Yeni bir Suriye kurulacaktı” sözüm ona.Uzun lafın kısası. Ayrıntıları

Şüphesiz Amerika’nın Suriye’den çekilme kararı Türkiye’nin büyük bir başarısıdır. Şüphesiz Suriye’de Türkiye’ye rağmen kalıcı barış sağlanamaz.

Bunların hepsine tamam da…

Bir de dağsı var…



“Suriye devrimi” olacaktı kimilerine göre. Zalim Esad’a karşı ayaklanan halk bu “devrimi” gerçekleştirecekti sözüm ona. Destek de Türkiye’nin sivil toplum kuruluşlarından ve hatta devletinden gelecekti. Esad gidecek “Suriye devrimi” gerçekleşecek, “Yeni bir Suriye kurulacaktı” sözüm ona.

Uzun lafın kısası. Ayrıntıları atlayarak söyleyeyim. Suriye’de ne devrim oldu ne Esad gitti. Olan bir ülkenin halkına oldu. Olan kadim şehirlere oldu. Olan bize oldu.

Bir zamanlar “100 bin Suriyeli kırmızı çizgimizdi.” Şimdi 3.5 milyon Suriyeli sınırlarımızın içinde. Bir zamanlar gelen misafirlerimizi sınır boylarına kurduğumuz kamplarda ağırlarken, bugün o kamplar boşaldı. Suriyeliler başta İstanbul olmak üzere şehirlerimize yerleşti. Bir kısmı bizim gibi oldu. Bir kısmı bizim iklimimizi değiştirdi. Bir kısmı, gelecekte dönmeyi umduğu memleketine hasret. Bir kısmı, savaşı fırsata çevirmiş Türkiye’de yükünü tutmakta!

Suriye’de devrim olacaktı, yeni bir Suriye kurulacaktı sözüm ona. 8 milyon mülteci oldu. 1 milyona yakın insan öldü.

Ve biliyor musunuz, bu sürgünlerin ve ölümlerin baş sorumlusu rejimse bile, en az onun kadar, DEAŞ’ı, PYD/YPG-PKK’sı “meşruiyet zemininden çoktan kopmuş” silahlı terör grupları.

ÖSO gibi hala toprağını, vatanını, milletini korumaya çalışanlarsa bir avuç.

Bir de Türkiye’den sözüm ona destek olanlar var! Onlar Suriye’de rejimi değiştirmeyi düşünürlerken, Suriye içimize aktı, sosyolojimizi değiştirdi.

Şimdi Suriye’de finale doğru gidiliyor.

Finalin nasıl olacağıysa Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG-PKK’nın Amerika’dan sonra hangi gücün kontrolüne geçeceğiyle doğrudan ilgili.

SURİYE’DE ‘HERKES PARSELASYONU YAPMIŞ’SA AMERİKA’NIN
ÇEKİLMESİ NE OLA Kİ?

Şöyle bir endişem de var. Tıpkı 2’ncü Dünya Savaşı’ndan sonra Yalta Konferansı ile Amerika ve Rusya’nın İngiltere’nin gözetiminde dünyayı parsellere ayırması gibi bir sürecin Suriye’de de yaşanabileceği endişesidir bu.

Bakü’nün düşman işgalinden kurtuluşunun 100’ncü yılı münasebetiyle Eylül 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan’a ziyarete gitmişti. Dönüşte uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada çok dikkat çekici şu cümleleri kurmuştu:

“Tablo ortada. Lafta herkes Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz ediyor. Ama uygulamaya baktığınız zaman, herkes parselasyonu yapmış. Bir ülkenin 22 üssü var, bir diğerinin 5 üssü var. Üsler kurulmuş. Türkiye olarak bizim ise öyle bir derdimiz yok. Parselasyon, şu, bu derdinde değiliz biz. Nihai düşüncemiz: Bir, anayasanın hazırlığı; ikincisi ise seçimlerin içeride ve dışarıda tüm Suriyelilerin katılımı ile yapılması. Bunun neticesinde orada kimler var ise gelin hep beraber Suriye’yi terk edelim. Bundan daha başka çıkış yolu olamaz” demişti.

Eylül ayında “Suriye’de parselasyon yapılmış” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün Amerika’nın “Suriye’den çekiliyoruz” açıklamasını çok temkinli karşıladığına inanıyorum.

Hatta, çekilme ifadesiyle birlikte DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin isminin sık sık zikredilmesini de çok dikkat çekici buluyorum.

22 üssü olan, 40/60 bin arasındaki silahlı gücü eğitmek için harekete geçen, 5 bin tır silahı Suriye’ye sokanın sadece “Çocuklarımız eve dönsün. Zaten DEAŞ’ı da yendik” diyerek çekileceğine inanmak biraz saf dillik olur.

O yüzden, Amerika’nın çekilme kararı ve Rusya’nın bu karardan sonra Suriye’de alacağı inisiyatife bakmak gerekir.

Bir şey çok dikkat çekicidir, sanki Suriye’de denklem Türkiye ve yanındakilerle, terör grupları ve rejim gibi bir noktaya gelmiştir.

Oysa, Rusya üzerinden geliştirilen inisiyatif ile rejimin Türkiye karşıtlığı son dönemde yeterince törpülenmiş görünüyordu.

Amerikan Başkanı Trump’ın Pentagon ve şürekasına rağmen “Suriye’den çekilme kararı”, Türkiye’yi Suriye’de yeni bir inisiyatife zorlamış görünüyor.

DEAŞ ve PYD/YPG-PKK ile mücadelede tek başına bir Türkiye.

Peki bir de bu örgütlerin dışında terör grupları var onlar ne olacak?

Ya da o örgütlerle mücadeleyi sürdürdüğünü söyleyen Rusya, İran ve rejim ile Türkiye’nin ilişkisi nasıl şekillenecek?

Bu alan şimdilik fulü!

Yakın gelecekte Suriye’de taraflar yeniden şekillenecek görünüyor.

Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan en son açıklamasında, “Şu anda Suriye’de niye varız? Oradaki Arap ve Kürt kardeşlerimizin özgürlüğünü geri vermek için. Suriye Araplarını DEAŞ’ın eline bırakmadığımız gibi, Suriye Kürtlerini de PKK’ya teslim etmeyeceğiz. Bugüne kadar 300 bine yakın Suriyeli evlerine döndü. Bu insanlar sadece Türkiye’nin güvenli hale getirdiği bölgelere gitti.

Suriye’de mesele Arap, Kürt, Türkmen meselesi değildir, özgürlük ve toprak bütünlüğü meselesidir. Suriye’de bir tarafta rejimiyle, DEAŞ’ıyla zalimler diğer tarafta adaletiyle Türkiye vardır. Denklem bu kadar basittir” dedi.

Uzun lafın kısası, Suriye’de devrim olmadı ama Suriye denkleminde kartlar yeniden karıldı. Dileriz ki yeni denklem hem Türkiye için hem Suriyeliler için daha iyi olur.

Yoksa korkarım, savaşın şiddetli kısmı yoldadır!

#Suriye
#Devrim
#ABD
#Çekilme kararı
#Parselasyon
#DEAŞ
#PYD/YPG-PKK