Toplumu bakın nasıl kutuplaştırıyorlar

Kimin ne yaptığı veya nasıl yaptığıyla ilgilenmiyorlar. Kendilerince insanları kategorilere ayırmışlar. Kendilerinden olduklarını düşünüp de onlara göre karşı mahalleye selam verenleri “düşkün”, kendilerinden olmayanları “yandaş”, kendileri gibi düşünmeyenleri, “itibarsız” ilan etmek için sosyal medyayı da kullanarak linç kampanyaları düzenliyorlar.

Açıkçası başarıyorlar da..!

Son olarak İbo Show’un bu haftaki konukları, Sabahat Akkiraz, Hüseyin Turan ve Haluk Levent’te yaptılar.

Bir kısım medyaya göre İbrahim Tatlıses’in programına konuk olan sanatçılara sosyal medyada büyük tepki oluşmuş. Neden mi? Çünkü İbrahim Tatlıses yıllarca “AKP’den milletvekili aday adayı olmuş.” Bu nedenle sanatçıların Tatlıses’in programına katılması “Büyük tepki çekmeyi hak etmiş!”

İnsan gerçekten hayret ediyor.

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanıyor. “AKP’den milletvekili adayı olmuş biri nasıl olur da Boğaziçi’ne rektör yapılır” diye başlayan tartışma “toplumsal muhalefet” için kullanılıyor.

Bir programa konuk olan sanatçılar, program yapımcısı sanatçı İbrahim Tatlıses’in bir aralar AK Parti’den milletvekili adayı olması bahane edilerek “Neden o programa katıldınız” diyerek linç yiyor!

Linç kampanyasının lokomotifliğini ise maalesef yine aynı kesimin medya organları yapıyor. Cumhuriyet gazetesinin sosyal medya hesaplarından atılan paylaşımla başlıyor linç. Nihayetinde maksat hasıl olunca paylaşım siliniyor. Oh ne ala dünya..!

At tiviti, troller yaysın, atlasın sazanlar. Ortalık karışsın. Sanatçılar hiç hak etmedikleri hakaret ve söylemlerle linç edilsin. Sonra da paylaşım silinsin. Düzen artık böyle bir düzen.

Gezi kalkışması sürecinde de aynı gazetenin şu an kaçak genel yayın yönetmeni, evde oturan oğlu için, “Oğluma ulaşamıyorum” diyerek ortalığı birbirine katan paylaşımlar yapmıştı. Yine o dönemde, “Polis helikopterlerden gençlerin üzerine kurşun yağdırıyor” bile demişlerdi.

İbo Show’un konuklarından Sabahat Akkiraz bir dönem CHP milletvekili olarak Meclis’teydi. Zaman zaman AK Parti’ye yoğun eleştirileri de oldu.

Ancak Sabahat Akkiraz’ın sanatçılığını kim tartışabilir? Hiç mi hiç tartışılmaz. Evet çünkü Sebahat Akkiraz’ın türkülere verdiği ses olağanüstü güzellikte.

Türkü dendiğinde, “Alevi deyişleri” dendiğinde şu anda onun kadar iyi yorumlayan kaç isim var ki?

Otomobil ile her şehir dışına çıktığımda, Sabahat Akkiraz’dan “tevhid”i dinlerim. Onun kadar güzel yorumlayan yok çünkü. Onun gibi söyleyen yok.

Hüseyin Turan ha keza.

Ya Haluk Levent’e ne demeli?

Program duyurusunu yayından günler önce paylaşmış “Ahbap” Haluk Levent.

Ve aynen şunları yazmış, “28 Mart 2011’de çıkacaktım programa. Olmadı. Aradan 10 yıl geçti. Sözler tutulmak içindir dedim ve katıldım. Sabahat Akkiraz, Hüseyin Turan ve Ender Balkır’la birlikte türküler söyledik. Umarım bu pandemi günlerinde size moral oluruz.”

Haluk Levent, “Ahbap” isimli bir dernek kurdu ve uzun zamandır yardıma muhtaç her kesimden insanlarımıza olağanüstü çaba ile destek veriyor. Her kesimden takdir alıyor. Biz de kendisini gıpta ile takip ediyoruz. Haluk Levent yukarıdaki paylaşımdan da anlayabileceğiniz üzerine “pandemi sürecinde insanlara moral vermek” maksadıyla İbo Sow’a katılıyor… Bir verilmiş sözü de 10 yıl sonra yerine getirmeyi hatırlatarak…

Ama bazıları ne yapıyor. Tatlıses’in siyasi tercihleri bahane edilerek sanatçıların linç edilmesi için çağrı yapıyor. Ve maksat hasıl oluyor..!

Aynı kesim sonra da avazı çıktığınca bağırıyor, “Kutuplaştırıyorlar… Ötekileştiriyorlar… Toplumu ayırıyorlar…”

Memleketimizde geldiğimiz nokta gerçekten içler acısı. Elindeki medya ve trolleri, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek için kullananlar… Toplumsal gerginlikten çıkar devşirenler… Ve suni gerginliklerle kutuplaşmayı körükleyenler maksatlarına ulaşıyorlar.

Ne hikmetse bütün bu yaptıkları nedeniyle oluşan kutuplaşma ve gerginliğin müsebbibi olarak da “ötekini” gösteriyorlar.

Son dönemde “sosyal medya” ve iletişim uygulamaları üzerinden yürüyen tartışmaları bir de bu gözle değerlendirmeye var mısınız?

Sahi, kendilerini hala “merkez” olarak nitelendirenlerin aslında marjinallerin ta kendileri oldukları ortaya çıkmadı mı?