Tanzim satışlar regülatör oldu

04:0015/02/2019, Cuma
G: 15/02/2019, Cuma
Hasan Öztürk

Tanzim satışlarla sebze meyvedeki “anormal” fiyat artışlarına müdahale edildi. İlginç olan bu sadece hükümetin, Sayın Erdoğan’ın ve Ak Partili belediyelerin meselesiymiş gibi bir durum oluştu. Kıyıda bekleyenleri ve meseleyi derinleştirmek isteyenleri de görmüş olduk.Ak Partili belediyeler tanzim satış noktaları kurunca, süpermarketlerde ve pazarda da fiyatlar indi. Tanzim satış noktaları bir regülatör görevi üstlendi.Regülatör hani şu “elektrik dengeleyici cihaz” misali! Bu kez tanzim satış noktaları

Tanzim satışlarla sebze meyvedeki “anormal” fiyat artışlarına müdahale edildi. İlginç olan bu sadece hükümetin, Sayın Erdoğan’ın ve Ak Partili belediyelerin meselesiymiş gibi bir durum oluştu. Kıyıda bekleyenleri ve meseleyi derinleştirmek isteyenleri de görmüş olduk.



Ak Partili belediyeler tanzim satış noktaları kurunca, süpermarketlerde ve pazarda da fiyatlar indi. Tanzim satış noktaları bir regülatör görevi üstlendi.

Regülatör hani şu “elektrik dengeleyici cihaz” misali! Bu kez tanzim satış noktaları rekülatörleşti. Sonuç şu anda iyi görünüyor.

Bu noktada birkaç soru geliyor insanın aklına. Bunlardan ilkini yukarıda söyledim. Sanki bu mesele yani “pahalı sebze-meyve” tek başına hükümetin veya Ak Parti’nin meselesi.

En azından şu ana kadar CHP’nin başını çektiği muhalefete ait belediyelerin tanzim satış gibi bir girişiminin olmadığını gördük. Böyle bir fotoğrafta insanın aklına iki şey geliyor.

Ya CHP’li belediyelerde yaşayan insanların alım gücü yüksek ve pahalılıktan hiç etkilenmiyorlar… Ya da CHP’liler dar gelirlileri hiç düşünmüyor.

Acaba hangisi? Benim bir kanaatim var ama soruya siz cevap verin.

Oysa Türkiye’deki tanzim satış uygulamasının ilk örneklerinden biri İzmir’de kurulan TANSAŞ’tı. Yine her fırsatta “kooperatifçilik” üzerine uzun uzun nutuklar atan, “köy-kent” öykünmeleriyle günlerini geçirenler aynı çevreler.

Fakat, sözüm ona “sosyal demokratlar” bu son “pahalılık” meselesinde kılını bile kıpırdatmadı. Bilakis bırakın meseleye “omuz vermeyi” hatta çelme takmaya yöneliyorlar.

“Uzun kuyruklar oluştu” diye başlayan… “2019 Türkiye’sinde böyle manzaralar olur mu” diye devam eden cümleleri kuranlar, “Devlet yeniden tanzim satış yoluyla piyasaya müdahale mi ediyor” diyerek meseleyi mecrasından çıkartmaya yöneldiler. (Bunların bir kısmı, “çılgın alış veriş günleri için önceden bilet alıp Amerikalara kadar gidenler.)

Neden acaba?

“AÇIN MUSLUKLARI SU BİTSİN, ERDOĞAN GİTSİN”
DİYENLERİ UNUTTUK MU?

Yakın geçmişten iki konuyu hatırlatmak istiyorum.

Bunlardan birincisi, bundan 3 yıl kadar önce İstanbul’da kısmi kuraklık olmuştu. Bir ara “İstanbul’un 50 günlük suyu kaldı” türünde haberler yayınlanmıştı. İsimlerini burada zikretmeye değmez kimi zevat, sosyal medyadan şöyle bir kampanya başlatmaya çalışmıştı, “İstanbul’un 50 günlük içme suyu kalmışsa açın muslukları. Su bitsin, Erdoğan gitsin!”

Hatırladınız mı?

Yine Marmaray’ın hizmete girdiği ilk günlerde trenin sık sık Boğaz’ın ortasında durduğuna şahit olmuştuk. Nedeni çok kısa bir süre sonra anlaşıldı. “Bazıları”nın imdat kolunu çekerek treni durdurduğu tespit edilmişti. Marmaray her durduğunda sosyal medya hesaplarından, “Bakın güvensiz bir sistemin açılışını yaptılar, büyük tehlike altındayız. Zaten su sızdırıyor” yaygarası koparmışlardı.

Hatırladınız mı?

O zamanki davranışlarını bugün de “pahalı sebze-meyve” meselesinde de gösteriyorlar. Tanzim satış noktalarıyla yapılan müdahale akamete uğrasın… Pahalılık dar gelirlinin belini büksün. Canı yanan millet “isyan etsin” ki Erdoğan gitsin. Ham hayal bu.

Muslukları açıp suyu bitirip susuz kalan milletin isyan edip Erdoğan’ı göndereceğini hayal edenler, “biberin, domatesin, patlıcanın” fiyatının yükselmesiyle oluşacak “memnuniyetsizlik” üzerinden yine ham hayaller kuruyorlar. İşte o yüzden, tanzim satış noktalarına itiraz ediyorlar. İşte o yüzden tanzim satışa başlanmasından son derece rahatsızlar. İşte o yüzden, “devlet serbest piyasaya müdahele ediyor” yaygarası koparıyorlar.

SOSYAL DEVLET SADECE 'YARDIM EDEN' DEVLET DEĞİLDİR

Karma ekonomik model, liberalizmin panzehridir. Liberal ekonominin tek belirleyicisi “serbest piyasa”dır. Piyasa aktörlerinin her zaman samimi, doğru ve hakça kazanma duygusu içinde olduklarını kim söyleyebilir? Devletin denetlemesi kadar müdahalesi de gereklidir.

Her ne kadar, 80’li yıllardan itibaren Türkiye kademeli olarak serbest piyasa ekonomisini tercih etmiş olsak da yeniden karma ekonomik modelin “kötü niyetliler” için bir regülatör olduğuna inanıyorum.

Devlet piyasadan olabildiğince çekilmiş olsa da bugünün dünyasında “liberal ekonomi”nin orta alt gelir grubu dahil fakir fukarayı korumadığını düşünüyorum.

Sosyal devlet sadece “yardım eden” devlet değildir. Ya da sağlık alanında “sosyal güvenlik şemsiyesi” kuran değildir.

Sosyal devlet aynı zamanda üretime ve piyasaya da müdahale edendir. Hatta dahil olandır.

Her alanda olmasa da bazı stratejik alanlarda devletin üretime ve piyasaya dahil olması zorunludur.

Tarım üretimi başlı başına stratejiktir. Savunma sanayi başlı başına stratejiktir. Enerji üretimi ve dağıtımı başlı başına stratejiktir.

O halde, “tanzim satış” ile piyasaya müdahale eden ve regülatör olan devlet, orta vadede başka alanlarda da üretim ve arz noktasında piyasaya girmelidir.

Sosyal devlet olmanın gereği budur.

Yanılıyor muyum?

#Tanzim
#Sebze
#Meyve
#Ak Parti
#CHP
#Sosyal devlet