Ak Parti’de yerel seçim sonuçları üzerinden yürüyen tartışmada taraflar eteklerindeki taşları dökmeye devam ediyor. İstişare toplantılarında, İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarına özel başlıklar açılmakla birlikte genel olarak 24 Haziran 2018’deki seçimden sonra bütün unsurlarıyla yürürlüğe giren “
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli
” de tartışılıyor.
Milletvekillerinin önemli bir kısmının yeni sistem nedeniyle “
” yaşadıklarını anlattıklarını duyuyoruz. Partinin diğer kademelerinde de istişare süreçleri yaşanıyor.
Bütün bu tartışma, istişare ve raporlamaların sonunda bir karar verilecek. Yaz sonuna doğru bu kararların yansımalarını yaşayacağız.
YAZ SONUNA AK PARTİ’DE DEĞİŞİM SİNYALİ
“
Hükümetten parti yönetimine, teşkilatlara kadar birçok alanda yenilik göreceğiz”
diye bir cümle kursam abartmış olmayız.
Ak Parti’nin bugüne kadar başardığı en önemli husus elbette “milletin verdiği mesajı” doğru okuyup ona göre tedbir alması, ona göre politika üretmesi, ona göre istikamet belirlemesidir.
Onun için hem 31 Mart hem de 23 Haziran’da yenilenen İstanbul seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı
Erdoğan, “Milletin verdiği mesajı aldık. Millete küsülmez. Milletten kopmuşluğa sebep olan her türlü şeyi söküp atacağız” dedi.
Ak Parti’nin milletin verdiği mesaj üzerinden kendini yeniden yenileme serüvenini elbette yakından takip etmeye devam edeceğiz.
HADİ KURUN DA PARTİLERİNİZİ
Bir de uzun süredir Ak Parti içinde kalıp bir şekilde “tökezlemesini” bekleyen ve fırsatı siyasi ranta çevirmek isteyenlerin yapıp ettikleri var.
Onları da uzun süredir takip ediyoruz. Etmeye devam edeceğiz.
2016’dan bu yana takip ettiğimiz “
Ak Parti içinden çıkması muhtemel partiler
” konusunda bu güne kadar epeyce yazı yazdık. Hatta
“Ak Parti içinden bir değil iki parti kurmak istiyorlar”
iddiasını ilk kez kayıtlara biz geçirdik.
Buna mukabil son günlerde birçok takipçimiz “Bugünlerde neden bu konuda yazmıyorsunuz” diyen mesajlar gönderiyor.
Takip ettiğimiz mesele artık “alenen” ortada olduğu için takdiri kamuoyuna bırakmıştık.
Ne var ki daha önce yazdığımız yazılara
“öfkelenen”, “inkar eden”, “yalanlayan” ve “sen de kimsin” türü üstenci ifadelerle meseleyi örtbas etmeye kalkışanların bugünlerde “eleştirilere” yaklaşım tarzlarını görünce
bir kaç hususa değinme ihtiyacı hissettim.
Mesela,
“11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ekibi parti kuracak”
dediğimizde o ekipten
bir siyasetçi, “Niye bu kadar acelecisin. Yavaş ol! Belki yarın bir gün onun uçağına binersin” gibi kendisine hiç de yakışmayacak düzeysiz bir espri yaptıktan sonra, “Merak etme parti marti kurulmuyor. Söz! Kurulursa ilk sana haber vereceğim” demişti.
Sayın Ali Babacan’ın vitrinde olacağı ve Sayın Gül’ün başını çektiği bir parti için hazırlıklar son aşamaya geldi. Ama
“Sana haber vereceğim” diyen o siyasetçiden hala bir haber gelmedi. Beklemekteyim!
Yine, Ak Parti’nin ne dışında ne de içinde olan bir yapı ise hummalı bir çaba içerisinde! Hani Ahmet Kaya’nın bir şarkısındaki gibi, “
Başkaldırıyorum işte hey! Herkes varsın farkına
” diyerek her fırsatta kafa gösteriyor.
Bir “hukuk” çerçevesinde uzunca bir süre iyi iletişim içerisinde olduğumuz siyasi aktörlerin, “
” için yüzümüze öfke ve kapkara ifadelerle baktığı gerçeğini bizzat yaşamasak, son günlerde “
”ndan, “
”ten dem vurmalarına prim verebilirdik.
Ne var ki dün yaptıklarını bugün inkar noktasına gelmişlik halini gördükçe sadece “lâhavle” çekiyoruz.
YOL ARKADAŞI HATASINI ARKADAŞINA YÜKLEYİP SIVIŞIR MI?
İşin özünde, Ak Parti ile birlikte ve özellikle Sayın Erdoğan ile birlikte Türkiye’de tekil bireyler olarak çok şey kazandık. Toplum olarak çok şey kazandık. Hep birlikte Türkiye olarak çok şey kazandık.
Bu kazanımların devam etmesini istemek kadar doğal bir şey olamaz.
Bu çerçevede
“Biz daha iyi yaparız” diyenlerin parti kurmak, iktidara talip olmak en doğal haklarıdır.
Burada ayrıldığımız husus, “Biz daha iyi yaparız” demeleri değildir. Bir dönem bazen sadece kendi uhdelerinde olan meselelerin bugün uzanan sorunlarını bile “eski yol arkadaşları”nın üzerine yükleyip buradan bir siyasi rant elde etme çabasında olmalarıdır.
Ekonomideki sorunlarımızı biliyoruz. Dış politikadaki sorunlarımızı da... Bu sorunların kartopu gibi büyümesinin mümessilleri bugün hükümete ve Ak Parti’ye yükleniyor.
Kamuoyu olup biteni izliyor, biz de..!
KİBİR ABİDESİ ESKİ BÜROKRATLAR VE ESKİ GÖZDELER SİZİ DE TAKİPTEYİZ
Bir de durumdan vazife çıkartanlar var ki bu yazının konusu değiller. Kimler mi? İpucu verip şimdilik susalım.
Hani, bürokratken “kibir abidesi” olarak ortada dolaşıp, bugün tuttukları köşe başlarında “kibirlenmeyin” diyenler var ya mesela onlar.
Mesela, medyanın “gözdelerinden” iken, kaldıkları güvenli sitelerden korumasız, eskortsuz çıkmazken, bugün öfke ile sağa sola çemkirenler var ya onlar.
Gün olur bunları da yazarız. Kim bilir?