Rabia bir FETÖ’yü bir de Kılıçdaroğlu’nu rahatsız ederse…

04:009/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hasan Öztürk

Mısır’da Rabia Meydanı’nı dolduranbir milyon insanile dayanışma içinde olduğumuzu anlatmak içinÜlke Tv’nin logosunun yanına bir de Rabia işaretini koymuştuk, 2013 yılının Ramazan ayında.Rabia işareti, dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından da her fırsatta kullanıldı. Nihayetinde Mısır’da kanlı darbenin ardından Rabia işareti mazlumların sembolü olarak hala tedavülde.Rabia işareti en son 21 Mayıs’taki Ak Parti 3. Olağanüstü Kongresi’nde değiştirilen tüzüğe girdi.“Tek bayrak, tek millet, tek devlet,

M
ısır’da Rabia Meydanı’
nı dolduran
bir milyon insan
ile dayanışma içinde olduğumuzu anlatmak için
Ülke Tv’nin logosunun yanına bir de Rabia işaretini koymuştuk, 2013 yılının Ramazan ayında.

Rabia işareti, dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından da her fırsatta kullanıldı. Nihayetinde Mısır’da kanlı darbenin ardından Rabia işareti mazlumların sembolü olarak hala tedavülde.
Rabia işareti en son 21 Mayıs’taki Ak Parti 3. Olağanüstü Kongresi’nde değiştirilen tüzüğe girdi.
“Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan”
olarak.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından, Türkiye’de bu dört ana unsuru ifade etmek için kullanılıyor; Rabia işareti…

Bunu en iyi bilmesi gereken de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yken…

Katar krizini yorumladığı ilk açıklamasında,
“Katar, İhvan’a desteğini çekmeli. İhvan’ı destekleyecek siyasetten Ak Parti uzak durmalı. Aynı şekilde de ‘Rabia’ simgesinden de vaz geçmeli, çünkü Müslüman dünyanın
(Mısır, Suudi Arabistan, BAE’yi kast ediyor) terör örgütü olarak gördüğü
İhvan’ın simgesini Ak Parti’nin simgesi haline getiriyorsunuz”
dedi.
Birincisi
İhvan-ı Müslimin yani Müslüman Kardeşler teşkilatı terör örgütü değildir.
Teröre de onca tazyiklere rağmen karışmamıştır.

İkincisi, Rabia işareti evet Rabia Meydanı’ndaki darbe karşıtı gençler tarafından üretilmiştir. Ancak bütün mazlum coğrafyalarda kabul görmüştür.

Ve dahası; üçüncüsü,
Cumhurbaşkanımız Erdoğan uzunca bir süredir Rabia (yani 4) işaretini “Tek bayrak, tek millet, tek devlet ve tek vatan” için kullanıyor
ve her seferinde de açılımını yapıyor.
Buna mukabil,
CHP lideri Kılıçdaroğlu tutup, Rabia işaretinden vazgeçilmesini ve İhvan’ın terör örgütü kabul edilmesini öneriyor.
Katar krizine çözüm önerisi bu..!

Aynı Kılıçdaroğlu’nun PKK, DHKP-C, PYD/YPG ve katil Esad konusundaki düşüncelerini buraya hiç almıyorum.

Sadece
Kılıçdaroğlu ile FETÖ
’nün Rabia konusunda da aynı düşündüğünü gösteren bir örnek vereyim yetsin.
2013 yılının Ramazan
ayında Mısır’da yaşanan darbe sürecinde binlerce sivil insan Sisi tarafından katledilmişti. O katliamları en şiddetli biçimde eleştiren yayın kuruluşlarından biri de
Ülke tv’ydi
. Ekim
2013’te FETÖ elemanlarından biri
(bugün kaçak) bir vesileyle bana şunu söylemişti,
“Mısır’daki katliamlardan Erdoğan birincil derecede suçludur. İhvan’ı desteklemiştir. İkincil derecede suçlu da sen ve başında bulunduğun kurumdur.
Mısır konusunda ‘Siyasal İslamcı’ refleksler vermek zorunda mıydın?
Onların meydandan çekilmemesi için yayınlar yaptın.”

Şaşırmıştım. Dini duyarlılığı olduğunu sandığım biri bana Sisi’nin darbesine sessiz kalmam gerektiğini…

İhvan’ın eylemlerine destek vermemem gerektiğini… Dahası “Siyasal İslamcı refleks verdiğim” gibi abuk bir ithamda bulunuyordu.

Sadece yüzüne bakıp,
“Waldo sen neden burada değilsin”
diyebildim. Tabii ki kastımı anlamamıştı. Zaten de anlamasını beklememiştim.
Bakıyorum
da Kemal Kılıçdaroğlu o gün İhvan konusunda FETÖ nasıl düşünüyorsa bugün Katar ve İhvan konusunda aynı şekilde düşünüyor.

Kılıçdaroğlu Rabia işaretinin ne olduğunun farkında değil. Kılıçdaroğlu İhvan’ın ne olduğu konusunda da bir fikir sahibi değil. Ya da bu konudaki perspektifi Sisi ve Esad’ın baktığı yerden bakmakla kaim.

Katar krizinden hemen sonra çıkıp, “Bir dakika, Türkiye ile Katar arasındaki son dönemde gelişen ticari, siyasi ve askeri ilişkiler önemlidir. Egemen bir ülkeyi elde delil yokken bu şekilde ablukaya almak haksızlıktır. Darbelere ve zulme karşı silah kullanmadan tamamen demokratik mücadelesini sürdüren İhvan’a yapılanlar haksızlıktır. Katar krizi konusunda hükümetin yanındayız” demesini elbette beklemedik.

Ama
hiç olmazsa, Erdoğan’ın Rabia işaretini yapıp “Tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek vatan” vurgusunu anlayabilecek yerlilikte olabilseydi.
Enerji savaşlarından sonra gıda savaşlarıysa mesele…

Ortadoğu’da savaş tamtamları… Katar’ın işgali ya da İran-Suudi Arabistan savaşı…

Bu karmaşada ben size bambaşka bir meseleyi hatırlatmak istiyorum.

Enerji kaynaklarının mülkiyeti ve o enerji kaynaklarının dağıtım koridorları üzerinden muazzam bir savaş devam ediyor; kabul!

Yeni savaş yönteminde “savaşma savaştır” var ve terör örgütleri üzerinden devletler işgal ediliyor, parçalanıyor, enerji sahaları paylaşılıp, enerji koridorları oluşturuluyor; kabul!

Bütün bunlar tamam. Dünya egemenlerinin enerjinin paylaşımında göze aldığı kanlı savaşlar da…

Ama bir de bambaşka şeyler oluyor.

Mesela,
Marmaris’te 7 bin yıllık bir buğday tanesi toprağa atılıyor bire 8 bin veriyor.
Mesela,
800 yıllık bir zeytin ağacı tekrar toprakla buluşuyor… Aşı tutuyor, zeytin yeniden ürün veriyor.

Muğla’da bir çiftçi 7 bin yıllık bir küpün içinde bulunan buğday tohumlarını toprağa attı. Özenle suladı. Sonuç 1’e 8 bin veren bir buğday cinsimiz oldu. İddia o ki, bir iki yıl içinde Türkiye’nin buğday ihtiyacının tamamını karşılayabilecek bir gelişme bu.

İkincisi, 800 yıllık olduğu belirlenen bir zeytin ağacı önce kökünden sökülüyor. Bir duyarlı vatandaş tarafından bakılıyor ki hala yaşama ihtimali var. Ağaç toprağa dikiliyor ve bir de aşı yapılıyor. Sonuç, zeytin ağacı tekrar ürün veriyor.

Diyeceğim o ki,
enerji savaşlarının yaşandığı günümüzden çok değil belki birkaç on yıl sonra gıda savaşlarının çıkacağını biliyoruz
. Ve bu bilgiyle birlikte
Anadolu’nun olağanüstü bereketli bir toprak olduğunu da…

Gelin, bu bereketli topraklara ister adına strateji deyin, ister sıradan insanın sıradan duyarlılığı…

Gereken özeni gösterelim. Hem gelecekte yaşanması muhtemel gıda savaşlarına hazırlık yapalım… Hem memleketimizin tarım arazilerini kurtaralım.

Tam yeri gelmişken,
Tarım Bakanı Faruk Çelik’in “Ekilmedik tarım arazisi kalmayacak”
cümlesiyle formüle ettiği çalışmayı da sonuna kadar desteklediğimi ilan edeyim.

Bu koşuşturmacada meselelere bir de böyle baksak.

Ne dersiniz?

#Rabia
#FETÖ
#Kemal Kılıçdaroğlu