Amerika Başkanı Biden’in yemin ettiği günden bu yana
“3’ncü Obama dönemi başladı”
ifadesi kullanılıyor.
Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren kimi atamalar yüzünden biz de
ifadesini doğru buluyor ve tehlikenin büyüklüğüne işaret etmeye çalışıyoruz.
Her ne kadar, Obama döneminin üzerinden 4 yıl geçmiş, bu süreçte coğrafyamızda ve Türkiye’de çok önemli değişimler yaşanmış olsa da Amerika’nın uzun vadeli stratejik planlarının bölgemiz için değişmediğini bir kez daha görüyoruz.
Amerika bölgemizde yekpare güçlü devletler istemiyor. Türkiye dahil, Suriye, Irak ve İran’ın parçalanmasını öngören, küçük budik devletçikler kurmayı tasarlayan ve mutlaka PKK’yı devletleştirmek isteyen bir proje bu.
PYD/YPG-PKK işgalindeki bölgelerde yeniden bayrak gösteren Amerika, sözüm ona
“Kobani’nin DEAŞ’tan özgürleştirilmesi”
nin yıl dönümünde terör örgütünü kutlayan mesaj yayınladı.
yeniden bölgemizde görevlendirildi. McGurk, PYD-YPG/PKK’yı eğiten, SDG’yi kuran ve
“DEAŞ ile mücadele ediyor”
diyerek terör örgütüne meşruiyet zemini hazırlayan isim.
Atama yapılır yapılmaz, Suriye’de Türkiye’nin kontrolü altındaki Afrin ve Azez’de üst üste bombalı araç saldırıları oldu. Birçok masum insan hayatını kaybetti.
PYD-YPG/PKK’nın Amerika nezdinde meşruiyetini sağlayan bir karşı terör örgütü daha var biliyorsunuz. DEAŞ:
Açıkçası yakın gelecekte DEAŞ’ın da yine aynı bölgelerde kanlı eylemler yapma ihtimali arttı.
Çünkü, PYD/YPG-PKK’nın meşruiyet kazanması için karşısında “savaşıyor” diyerek muhatap alacağı bir başka yapıya ihtiyaç var. O da elbette DEAŞ.
Peki DEAŞ, neydi? Nasıl bir örgüttü? Kim kurmuştu?
Önce Irak’ta peydahlanan sonra coğrafyamıza hızla yayılan DEAŞ, Trump döneminde neredeyse yok oldu. Bunda Türkiye’nin 2016 yazındaki Fırat Kalkanı harekatı çok etkili oldu.
terör örgütü için ilk kullanılan deyim,
“Gelmiş geçmiş en cani örgüt”
ifadesiydi.
tanımlaması da aynı örgüt için kullanılıyordu.
Çoğu mizansen olduğu anlaşılan kafa kesme görüntüleri üzerinden
imajı pekiştirilmişti. İngiliz anahtarı tanımının nedeniyse,
işgal edilecek bir bölgeye önce DEAŞ’ın girmesi
ydi.
Bir yer işgal mi edilecek? Önce DEAŞ oraya sokuluyor. Sonra orayı kurtarma bahanesiyle işgal başlıyordu. Irak’ta olan buydu. Suriye’de olan buydu.
Musul nasıl işgal edildi? Suriye’de demokrafik yapı nasıl değiştirildi? Unuttuk mu sanılıyor?
DEAŞ APARATI GÖZ BOYAMANIN KOLAY YOLU
denen göz boyama nasıl gerçekleşti? Hatırlamakta fayda var.
TOYOTA marka arazi araçlarının üzerindeki siyah giymiş teröristler, bir düğün konvoyu edasıyla Irak’ın, Suriye’nin şehirlerini işgal etti önce…
O görüntüler sırasında Amerika’nın ya da koalisyon güçlerinin karadan DEAŞ’a hiçbir müdahalesi olmadı.
nin nasıl
de unutmadık tabii ki. Hatırlarsanız geçen yazıda eski HDP eş Başkanı Demirtaş’ın gazetecilere gönderdiği mektubun ekindeki dosyada Erdoğan’a nasıl iftira attığını anlatmıştık. Batılı güçlere kara harekatı olmadan havadan yapılan müdahalelerle DEAŞ’ın durdurulamayacağını söyleyen Erdoğan’ın cümleleri cımbızlanmıştı. İçinden sadece
sözü alınarak operasyon çekilmişti. İşte o Kobani’nin DEAŞ’ın eline nasıl geçtiğini elbette biliyoruz.
DEAŞ’ın eline geçmesi sürecinde Amerika ve koalisyon ortakları elini bile kıpırdatmadı. Neden acaba?
Çünkü,
DEAŞ üzerinden illüzyon izledik. Yeni korkular inşa ettik. Yeni kurtarıcılar bekledik!
Çünkü
DEAŞ’ın kurmay zekası, onunla mücadele ediyor gibi yapıp bölgemizi yeniden istila eden uluslararası aktörlerdi.
Gözden kaçmasın istedim. Yeniden hatırlamak istedim.
TRUMP: DEAŞ’I OBAMA VE EZİK CLİNTON KURDU
da o gün Cumhuriyetçilerin adayı olarak konuşan
Trump, “Obama DEAŞ’ı kurdu. Ve şunu da söylemeliyim, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı”
şeklinde konuşmuştu.
Özellikle
2016 yılında Obama’nın son döneminde DEAŞ Türkiye’de de çok kanlı eylemler yaptı. Obama, Beyaz Saray’dan gittikten sonra ise DEAŞ’ın kayda değer kitlesel bir eylemi yoktu.
Ve bir hatırlatma daha yapalım.
Obama döneminde Amerika’nın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan
John Bass, Türkiye’den ayrılmadan hemen önce, “9.5 aydır terör yok. Bu DEAŞ vazgeçtiği için değil, iş birliğimizin sonucudur”
demişti. Eskiler
“Merdi kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler”
demişler. Bu deyim Amerikan Büyükelçisi için de geçerliydi.
Çünkü, terörle mücadele konusunda iki ülkenin uyumunu anlatayım derken zımnen
“Biz DEAŞ’ın eylem yapmasının önüne geçiyoruz”
diyordu.
Aynı isim, Afganistan’ın başkenti Kabil’e gittikten sonraysa Afgan mültecileri Türkiye’ye gönderen isim olarak kayıtlara geçmişti.
Şimdi Biden dönemiyle birlikte bölgemiz için ön görülen stratejik hedefler için eski aktörler yeniden faaliyete geçti. Terör örgütleri yeniden piyasaya sürülüyor.
Türkiye’yi ve bölgeyi yine zorlu bir süreç bekliyor.