“Öteki”ne hayat hakkı tanımayan Batı’nın çirkin yüzü Paris’te yeniden ortaya çıkmış gördünüz mü

04:0030/10/2020, Cuma
G: 30/10/2020, Cuma
Hasan Öztürk

Hiçbiri tesadüfen olmadı. Olmuyor. Ne Hollandalı faşistin paylaştığı ne Macron’un söyledikleri, ne Charlie Hebdo dergisinin hadsizliği, ne Almanya’daki cami saldırısı…Hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Hiçbiri fevri tutumlar değil.Fransa Cumhurbaşkanı Macron neredeyse aylardır “gel gel” yaparak Fransa’da bir saldırı için tüm zeminleri hazırladı. Sonunda başardı da.Hazreti Peygamber’e (as) hakaret içeren Charlie Hebdo dergisinde daha önce yayınlanan karikatürleri bir öğretmen okulda öğrencileriyle

Hiçbiri tesadüfen olmadı. Olmuyor. Ne Hollandalı faşistin paylaştığı ne Macron’un söyledikleri, ne Charlie Hebdo dergisinin hadsizliği, ne Almanya’daki cami saldırısı…

Hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Hiçbiri fevri tutumlar değil.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron neredeyse aylardır “gel gel” yaparak Fransa’da bir saldırı için tüm zeminleri hazırladı. Sonunda başardı da.

Hazreti Peygamber’e (as) hakaret içeren Charlie Hebdo dergisinde daha önce yayınlanan karikatürleri bir öğretmen okulda öğrencileriyle paylaştı. Ve bir müptezel, öğretmeni öldürdü. Macron beklediği fırsatı buldu. Devlet dairelerinin dış cephelerine o ahlaksız karikatürleri yansıttı. Kur’ân’ın yeniden yazılmasından söz etti. Kutsala hakaret etmeyi tercih etti. Müslüman dünyayı ayağa kaldırdı.

En yüksek perdeden tepkiyi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden Türkiye verdi. Bu kez Hollandalı faşistin o terbiyesiz paylaşımı ortaya çıktı. Devamındaysa Charlie Hebdo’nun Cumhurbaşkanımıza yönelik kabul edilemez son kapağı…

Bildiğiniz konuları tekrarlayacak değilim. Size Avrupa medeniyeti denen gerçekliğin “öteki” ile ilgili geçmişini hatırlatacağım o kadar.

Diyeceksiniz ki “Bizim de hiç kabahatimiz yok mu? Ona ne diyeceksiniz?” cevabımı şimdiden vereyim. Kaşınacak yaranız varsa kaşırlar. İçine Batı aklı kaçmış Selefi-Vahabbi terör gruplarına karşılık İslâm ana omurgasını koruyamazsak, bunun bedelini işte böyle hep birlikte öderiz.

***

Daha önce, “Gece. Elimde kumanda, karşımda televizyon… Kanaldan kanala geçiyorum. Bir ara belgesel kanalına takıldı gözüm” diyerek bu köşede paylaştığım bir yazımdan alıntı ile başlayalım.

“1644-48 yazıyor ekranın sol üst köşesinde. ‘Vestfalya Antlaşması’ diyor seslendirmen. 30 Yıl Savaşlarından sonra şu anda Almanya sınırları içindeki Vetfalya’da kıta Avrupası’nın neredeyse tüm prenslerinin, prenseslerinin katıldığı barış antlaşmasını anlatıyor.

Bu arada, Avrupa’nın 100 (Yüz) Yıl Savaşlarından söz ediyor. Kesintisiz savaşlar bunlar diye ilave ediyor. Kesintisiz yüz yıl, 30 yıl savaşan Avrupa’dan söz ediyor.

Avrupa… Batı medeniyeti! Birbirini kesmeye, birbirini öldürmeye, birbirini yok etmeye doymamış… Üstüne bir de ‘öteki’ dediğini de yok etmiş!

Bakın daha 1940’larda birbirlerini postallarıyla ezmiş Avrupa. ‘Öteki’ diye nitelendirdiği Müslümanları ve Yahudileri Endülüs’ten süren Avrupa. 1940’larda Yahudileri topluca Auschwits gibi kamplarda ‘yok eden’ Avrupa. Kolonyalist, sömürgeci Avrupa!

Kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan; geçmişinde eline kendi kanı da bulaşmış Avrupa!

30 Yıl Savaşları 1648 yılında Vestfalya antlaşmasıyla sona erdi. Voltaire’in deyimiyle ‘Artık ne kutsal ne Romalı ne de İmparatorluk’ kaldı.

Fakat Avrupa’nın içindeki kötücül ruh bu antlaşmadan sonra da defalarca ortaya çıktı. 250 yıl sonra 1. Dünya Savaşı’nda, 300 yıl sonra 2. Dünya Savaşı’nda o kötücül ruh hem kendi kanına hem ‘öteki’nin kanına yine girdi (10.03.2020 Yeni Şafak).

Demek ki neymiş, Batı 1000 yıllık karanlık çağındaki ana problemini aşamamış.

Peki ne oluyor ‘Hür dünya’ya … Batı medeniyetine… Avrupa Birliği’ne?

Sanki ötenazi yapıyor. Avrupa, yeniden ırkçılığı ikame ediyor… Nazizm, Faşizm, neşet ediyor… Nefret politikaları akıllarını başlarından alıyor…

Göreceksiniz, eninde sonunda içlerindeki nefret nasıl 100 Yıl Savaşlarında, 30 Yıl Savaşlarında, 1’inci ve 2’nci Dünya Savaşlarında ortaya çıktıysa. Yine çıkacak.

Çünkü ellerinde sadece ötekinin değil kendi kanları da var!

Batı’nın unutmayan kodları, tıpkı antisemitizm gibi yine ve yeniden ‘öteki’ne yöneldi. Türk ve Müslüman düşmanlığına soyundu. Macron’un yaptığı budur. Merkel’in sessizliği budur. Hollandalı faşistin derdi budur.

Zihin dünyalarında hala Mohaç var. Hala Viyana Kuşatması var. Hala Ayasofya var. Hala Endülüs var. Unutmuyorlar.

“İçimizdeki beyinsizler” yüzünden elde ettikleri moral üstünlüğü kullanıp, Müslümanları ve Türkleri coğrafyalarında kriminalize ediyorlar.

Yok öyle yağma..!

Kutsallarımıza hakaret ettirmeyiz. Cumhurbaşkanımıza hakaret ettirmeyiz. Müslümanların onur ve haysiyetlerine dil uzattırmayız.

Ama, içimizdeki beyinsizlerin beyinsizliklerine de olur vermeyiz.

Batı’nın öteki ile imtihanında bıkmadan usanmadan kendimizi anlatmaya devam etmekten başka bir yol yok. Bunun da farkındayız.

Biri “dişe diş, göze göz” mü dedi?

Onu en son Çanakkale’ye yüklendiklerinde, İzmir’e döküldüklerinde, Afrin’deki tünelleri parçalandığında, Karabağ’da tepelerine çöktüğümüzde gördüler.

Yanılıyor muyum?

#Afrin
#Çanakkale
#Macron