|
Mursi’nin akıbetini Erdoğan için dileyenlerin sosyolojiyi dönüştürmesine seyirci kalmamak

Muhammet Mursi öldü. Mursi vefat etti. Şehit oldu Muhammet Mursi. Şehit oldu! Mahkeme salonunda beton zemine düştüğünde bedeni, henüz yaşıyordu. Fakat orada o salonda ölmesi için beklettiler dakikalarca. Öldü Mursi. Şehit oldu. Gitti. Terki dünya etti. Geride bir onur, bir dava bir muştu bırakarak.



Arap baharı Tunus’ta başladığında “
Kuzey Afrika’yı yakıp kavuracak sonra Arap Yarımadası’na ateş düşürecek
” dense kimseler inanmazdı. Ama öyle oldu.
Arap sokağı demokrasi özlemiyle yanıp tutuşanlarla dolup taşınca, sözüm ona “Demokrasinin beşiği” batı harekete geçti.
Demokratik taleplerle sokağa çıkan Arap çocukları batının kuklaları tarafından boğulup atıldı.
Gannuşi’nin tehlikeyi sezmesiyle kısmen durdurulabilen Tunus yangının aksine Libya yandı, Mısır yandı, Yemen yandı, Suriye yandı.
2013’te Adaviye Meydanı’nı boğan Tahrircilerin Türkiye uzantısı
Gezi provokasyonu
nu bahane ederek
“Türk baharı”ndan bile söz etti.

Arap baharı döndü dolaştı, İran’ın kapısına Acem sonbaharı olarak dayandı. Türkiye’ye Gezi ve çukur siyasetiyle ağır bedeller ödetti.

Mursi öldü. Muhammet Mursi vefat etti. Şehit oldu Mursi. Bir mahkeme salonunda atılan iftiralara karşı kendini savunmak için ayağa kalktı ve ayakta öldü Mursi!

Ayakta şehit düştü.

Mursi, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı. Mursi Müslüman Kardeşlerin demokratik seçimle iş başına gelmesinin sembolü. Mursi Mısır’da da dindarların demokratik yollarla iktidar olabileceğini sembolü.

TAHRİR İLE GEZİ AYNI
2013’ün Ağustos’unda bir sabah vakti Adeviye
Meydanı’ndaki silahsız insanların üzerine kan kusan Sisi, Mursi’yi devirdi. Darbe yaptı Sisi.
O günlerde Türkiye’de seçilmiş Başbakan Erdoğan ile seçilmiş Mursi’nin kaderinin aynı olması için temenni ve dilekte bulunanlar vardı.
“Erdoğan’ın akıbeti Mursi gibi olsun”
diye bekleyenler vardı.

Mursi’yi devirdiler ama Erdoğan’ı ne yaptılarsa deviremediler.

Ne 17/25 Aralık yargısal darbe sürecinde ne 15 Temmuz gecesi tanklarla, uçaklarla..!

Çünkü Mursi ile Erdoğan arasındaki en büyük fark milletin desteğiydi. Mursi’yi deviren darbeciler Mısır sokaklarında,
“Gazımızı, mazotumuzu Gazzeye’ye verdi. Paramızı Filistinlilere dağıttı”
propagandasını satın aldı.

Mısır’da Mursi yönetimine karşı darbe yapıldığında Müslüman Kardeşlerin birkaç gösterisi dışında Mısırlılar kitlesel eylem yapmadı, darbeye direnmedi.

Oysa
Türkiye’de millet 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tanklara direndi. Üzerlerine yaylım ateşi açan FETÖ’cülere karşı bedenlerini kalkan yaptı.

Darbecileri püskürttü.

SOSYOLOJİYE OYNUYORLAR… ERDOĞAN İLE MİLLET ARASINA DUVAR ÖRÜYORLAR
O gün bugündür Erdoğan’ın akıbeti de Mursi gibi olsun diye “sosyoloji”ye oynuyorlar!
Mursi’yi devirdiklerinde halkın sesi çıkmamıştı. Allah korusun, Erdoğan’ı da devirdiklerin de milletin sesi çıkmasın diye o gün bugündür kara propagandayla
“algıya”
oynuyorlar!
O yüzden “soğan, patates” diyorlar. O yüzden, “Suriyelilere maaş bağladılar” diyorlar. O yüzden, “İstanbul sokakları tehdit altında” diyorlar.
Yarın bir gün Erdoğan’a yönelik bir hamle yaptıklarında, milletin “Hak etmişti, çünkü…” diye düşünmesi için her şeyi yapıyorlar.
Açıkçası son dönemde maalesef başarılı da oluyorlar.

Size bir örnek vermek istiyorum.

Biliyorsunuz Türkiye’deki Suriyelilerin entegrasyonuna ilişkin bu köşede 10’dan fazla yazı yazdım. Yanlış politikaları eleştirdim. Hatta Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye sürülen Suriyelilerle demokrafisi değişen o bölgede PYD/YPG-PKK devletinin kurulmasının önünün açıldığını söyledim.

Bu eleştirilerimle birlikte Suriyeli garibanlara yönelik haksız algının da peşine düştüm.

Bu girişten sonra geçen hafta yaşadığım bir olayı nakletmek isterim.

Fatih’te bir şayia dolaşmaya başladı. Hırka-ı Şerif’te bir gece vakti bir Türk genci Suriyeliler tarafından önce ölesiye dövülmüş sonra da cadde ortasında boğazı kesilerek öldürülmüş şayiasıydı bu.
Şayia o kadar yayıldı ki bizim eve bile ulaştı. Bildiğimiz, tanıdığımız insanlar bile bu şayiaya inanmışlardı.
Ve olayın seçimde verecekleri oyu etkilediğini bile söylemeye başlamışlardı.
Bunun üzerine emniyeti aradım. Gerekli birimlerle görüştüm. Gerçeği öğrendim.
Gerçek şuydu: Bir gece vakti o bölgede birkaç wgenç tartışmış ve kavga etmiş. Ama bu kavga ne Suriyelilerle Türkler arasında olmuş ne de başka bir etnik grup arasında. Ölen mölen yok. Hele boğazı kesilen hiç yok!
Ama bu yalan ve tezviratı satın alan çok!

Algıları yönetme ve Türkiye’de sosyolojiyi dönüştürmeye yönelik faaliyetleri yapanların çoğunun dışarıdan olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Zira son dönemde Türkiye’de Türkçe yayın yapmaya başlayan uluslararası yayın organlarının sayısının artmasına bakmak bile bu gerçeği görmemiz için yeterli.

Hele hele bu yayın organlarının sermayesine bakmak fotoğrafın tamamını görmemize yarıyor.

Lakin, bu faaliyetlere karşı yapılanların cılızlığını da görmek gerekiyor.

Yani, kulaktan kulağa yayılan şayialara, sosyal medya üzerinden atılan yalanlara, televizyon ekranlarından milletin gözünün içine baka baka söylenen yalanlara karşı yeterli cevaplar verilemiyor!

Önümüzde çok hayati bir seçim var. Seçimden sonra sonuç ne olursa olsun, iktidarın önündeki en büyük sorunlardan biri “değişen sosyoloji”dir.

Sosyolojinin tabii akışına kavuşmasını sağlamak başlıca görevleridir.

Sözün başında “Mursi şehit düştü. Gitti” demiştik.
Mursi’nin akıbetini Erdoğan için dileyenlere verilecek en güzel cevap yalan ve şayialarla sosyolojinin dönüştürülmesinin önüne geçmektir.
Millet ile Erdoğan arasındaki bağı koparmalarına müsaade etmemektir.

Yanılıyor muyum?

#Mısır
#Muhammed Mursi
#Şehit
#Recep Tayyip Erdoğan
#Fatih
#Suriyeli
5 yıl önce
Mursi’nin akıbetini Erdoğan için dileyenlerin sosyolojiyi dönüştürmesine seyirci kalmamak
Mutlu değilim hamdolsun, sadece sorumluyum...
Uyanıklığa övgü
Yapay zeka bizi nasıl işsiz bırakır?
Perdeler çok kalınlaşmış
Doğrudan yatırım doğudan gelir