Millete hakareti yaşam tarzına dönüştürmüş müstemleke kafalılar

04:004/09/2020, Cuma
G: 4/09/2020, Cuma
Hasan Öztürk

Salı günkü yazımızın başlığı“Ezberlerini bize ‘gerçek’ diye dayatanlar”dı.Ezber konuşan, ezber yaşayan ve ezberleri üzerinden insanlarımızı yargılayanların kanaatlerini “gerçek” gibi hepimize dayatmaya çalışmalarını eleştirmiştik.Şöyle demiştik, “(…) Elitlerin sadece kendileri olduğuna iman ediyorlar... Diğer bütün bir milletin hala ‘eğitimsiz, bilgisiz, cahil’ olduğunu vehmediyorlar.”Bu gruba mensup Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk’ün Doğu ve Güneydoğu insanına hakarete varan yazısını da hatırlatmıştık.Uzman

Salı günkü yazımızın başlığı

Ezber konuşan, ezber yaşayan ve ezberleri üzerinden insanlarımızı yargılayanların kanaatlerini “gerçek” gibi hepimize dayatmaya çalışmalarını eleştirmiştik.

Şöyle demiştik, “(…) Elitlerin sadece kendileri olduğuna iman ediyorlar... Diğer bütün bir milletin hala ‘eğitimsiz, bilgisiz, cahil’ olduğunu vehmediyorlar.”

Bu gruba mensup Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk’ün Doğu ve Güneydoğu insanına hakarete varan yazısını da hatırlatmıştık.

Uzman Çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğramasının ardından intihar eden İpek Er’den ile ilgili köşe yazısında, şu iftirayı atmıştı:

“(…) O bölgeyi çok iyi bilen, bir öğretmen dostum şöyle anlatmıştı: ‘Buralarda kız çocuklarına hiç değer verilmez, babalar kız çocuklarını çocuktan saymaz, onlar okutulmazlar, mal gibi satılırlar. (…) Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. (…) (kızlar) evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur.”

AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE. YİNE YENİDEN KIRIKKANAT SKANDALI

Işın Özgentürk’ün bu skandal köşe yazısının ardından yine bir Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat millete olan tiksinti düzeyindeki bakış açısını bu kez CHP medyasından TELE1 tv’de dillendirdi.

“(…) Yeni bir standart dediğimiz bir kültür Avrupa ülkelerinde çok daha yüksek.

Hatta İran da daha yüksek. Bizde o çok daha aşağıda olduğu için, bu kanıksamak aslında kültürsüzlük anlamına geliyor.

(…) İktidardaki cahil sağcılarımıza ne olduğunu henüz anlatamadık. (…)

Özenle yetiştirdikleri, cehaletle eğittikleri seçmen kitlesi... Sen istediğini söyle seçmenine, o cahil. Hatta daha kültürsüz... (…) Cehalet desen diz boyu... İşte bu kültürsüzlüktür.”

“BALIK SEVMEDİKLERİ İÇİN KISA BACAKLI, UZUN KOLLU, KILLI”

Mine Kırıkkanat’ın milleti aşağılayan bu skandal tavrı yeni değil. 2005 yılında Radikal’de yazdığı bir yazıda aynen şunları söylemişti hatırlayın:

“(…) Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hepsi tesettürlü kadınlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamaktadırlar. (…) Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!” 27.07.2005 Radikal)

Bu yazı o günlerde çok tartışılmış mahkemelik bile olmuştu. Ancak huylu huyundan vaz geçer mi? Kırıkkanat 2006’da bu kez şu ifadeleri yüzünden tartışma konusu olmuştu,

“(…) Ümraniye plaja indi. (…) Tesettür anaları kumsalda mangal yeller, babaları don paça yatarken, irili ufaklı danaları da pamukludan dalgıç tulumlarıyla suda cıp cıp yapıyorlardı.”

Cumhuriyet yazarı Işın Özgentürk’ün Doğu ve Güneydoğu insanını aşağılayan tutumunun bireysel bir şey olmadığı bu tutumun bir grup perspektifi olduğunu da hatırlatmak için Kırıkkanat’ın 26.06.2006’da yazdığı “Asalak kardeşliği” başlıklı yazısına bakalım mı?

Bakın ne diyor, “(…) artık Türk ile Kürt sözcüklerinin arasında otuz bin ceset var ve çoğalıyor. Şehre inen aşiretleri, töre cinayetleri, kapkaççı çocuk çeteleri, otopark mafyaları var. Kaçak elektriğini, kaçak suyunu bize ödeten, doğurup sokağa saldığı evlatları suç makinesine dönüşen ve sonra varoşlarda Biji Apo diye bayrak açıp dükkân yağmalayan eşkıyası var.

Aymazlar, hâlâ PKK’ya karşı “sadık” Kürt nüfus çoğaltma derdinde. Bizim cebimizden alıp iki karıdan, üç karıdan on yirmi çocuk sahibi cahillere, çocuk başına 20 YTL’den 50 YTL’ye “sosyal yardım” yapıyor. (…) Türklerde de böylesini sırtında taşımamak, dölünü finanse etmemek, aşiretini, töresini, cehaletini, kısaca yükünü çekmemek, hatta birlikte yaşamayı reddetmek isteği doğuyor. Asalak kardeşlik, zoraki beraberlik artık yeter, yağma yok, herkes kendi yoluna diye düşünen Türkler çoğalıyor, benden söylemesi...”

Şekilci Türk modernleşmesinin, Batı’ya öykünme ve kendini aşağılama üzerinden inşa edenlerin memlekete ve millete bakışı maalesef böyle.

Sayıları az ve fakat sesleri hala çok çıkıyor.

#Millet
#Cumhuriyet
#Musa Orhan
#CHP
#TELE1