Değişim biraz da böyledir.
Yola çıkılanların bir kısmı yolda kalır. Yola çıkılanlar ile yolda bulunanlar arasındaki dengeyi tutturma gayreti her zaman iyi netice vermez.
Değişim biraz da böyledir. Yola çıkılanların bir kısmı yolda kalakalır.
Bizim köyde bir sebepten dolayı, “ahdinden dönenler” için kullanılan güzel bir deyim vardır, “Kayış atmak” diye.
Bir sebep uydurur kendince ve kayış atar. Kur’an’ı Kerim’de Hazreti Musa’nın kıssasında geçer. Önde yürüdüğü kavmini Kızıldeniz’den salimen geçirmiştir Hazreti Musa. Ancak kavminin bazı ileri gelenleri, Allah’ın onlara lütfu olan sofrayı beğenmez ya hani... Sonra da “Niye şu da yok, niye bu da yok” diye ileri geri konuşurlar. İşte “kayış atma” tam da böyle bir şey yani.
Yolda kalanların çoğu “kayış attığı” için yolda kalmaktadır. Değişimin sürekliliğine ayak uyduramayıp varlık sebebini unutmuşlardan oluşur çoğu. Bazısını anarken, ‘hüsranımdı” denir, bazısını anarken, “keşke yanımda olsaydı...”
Sonuçta yol arkadaşlığı bir ömür diye tasarlansa da yolda kalanlar mutlaka olur. Menzili yoldaki kazanımlar sananların yolda kalmışlıkları ise, en dramatik olanıdır.
Ak Parti hareketinin hikayesi aslında 2002’de başlamaz. Kökleri çok daha eskidedir. Bu milletin “asli” unsurlarıyla barışık bir “dava”nın 2002’den sonraki ismidir Ak Parti. Yıllarca çevreye hapsedilen düşünce, Ak Parti ile merkeze oturmuştur. O kadar.
Ak Parti hareketi, milli ve manevi referanslara dayanır. Millidir ama ayın zamanda bir mefkure olarak evrenseldir de...
Bu hareketin içinde “güç zehirlenmesi”, “n’oldum delisi”, mevcut ekonomik ve sosyal statüyü “kendinden menkul” zanneden ve dahası, “kibir abidesi” tipler de yok mudur? El bette vardır. Baştan bu yana vardı. Ancak son yıllardaki kadar hiç belirgin hale gelmemişlerdi.
Milletvekillerinden, belediye başkanlarına... İl başkanlarından, il yöneticisine kadar hem de...
Bir de bürokrat tayfası var ki bunlar daha bir beter.
Ak Parti iktidarıyla önleri açılmış, hayatlarında elde edemeyecekleri imtiyazlar sayesinde “adam olduklarını” zanneden tipler bunlar.
Mesela kimi, kiralık Alman malı otomobile çakma çakar taktırıp, yakalanınca da “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” efelenmesiyle karşımıza çıkıyor. Kimi, sırf “imam hatip”li olduğu gerekçesiyle imtiyazlı sınıftan olduğu vehmiyle sağda solda caka satıyor. Kimi, ‘parayı bulunca” hoyratlaşan türden.
Güç zehirlenmesi, kibir abidesi tipler yani.
Bu tiplerin sayısı son dönemde arttı. Arttı ki bu hareketin lideri Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 21 Mayıs 2017’deki Ak Parti’nin 3’ncü Olağanüstü Kongresi’nde kibir konusuna başlı başına bir fasıl açtı.
Hatta Bestami Yazgan ağabeyin o harikulade güzel şiirini kürsüden okudu.
“Kibirle yürüyüp, yolu incitme gönül” dedi. O tarihten bu yana Erdoğan, her fırsatta bu konuya ilişkin “yol arkadaşları”na uyarılar yapıyor.
Bugün yeni bir sistemin arifesindeyiz. Yarın Erdoğan’ın yemin töreninin ardından açıklayacağı kabine ile Türkiye yeni yönetim sistemine geçecek.
24 Haziran’da yapılan seçimler sonrası ilk kez “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli” yarın hayata geçecek.
Hal böyleyken hareketin lideri Recep Tayyip Erdoğan, bütün bu yenilikleri izah ederken, bir konuyu dönüp dolaşıp “yol arkadaşları”na hatırlayor. “Biz tevazuyu kendisine ilke edinmiş insanlar topluluğuyuz.”
Acaba Erdoğan’ı her fırsatta “yol arkadaşları”nı uyarmaya iten ne?
Cevabını yine Sayın Cumhurbaşkanı veriyor.
Diyor ki, “Kimseye tepeden bakamayız. Aksi takdirde, bizden öncekiler nasıl yerle yeksan olduysa, biz de yerle yeksan oluruz.”
Demek ki Sayın Erdoğan’a kadar ulaşan bir takım bilgiler, bulgular, raporlar, şikayetler var.
Doğrusu, bu konuda son yıllarda elimden geldiği kadar bu köşede eleştiri ve uyarılarda bulunuyorum.
Bürokratların güç zehirlenmesiyle yürüyüşlerini değiştirmesini de, yeni yetme zenginlerin züppeleşmesini de siyasetçilerin kibirle yürümesini de konu edindim. Gerektiğinde tanış olduğum bir takım siyasetçi ve bürokratları kırma pahasına o eleştirilerimi sonuna kadar yaptım.
Çünkü, Ak Parti hükümetinin oluşturduğu iklimde “zenginleşen”, “güçlenen”, merkezde kendisine yer bulan kimileri, milletle olan ilişkisini göz hizasında çıkarmış durumda. Tepeden bakma eğilimli bu züppe ve kibir abideleri, kökleri çok eskilere dayanan bu harekete zarar veriyor.
Bu zararın Ak Parti hareketini “yerle yeksan etme tehlikesi” var mıdır sorusuna cevabı da yine dün yeni dönemin ilk grup toplantısında Erdoğan verdi.
Diyor ki, “Bir davanın mensupları olarak her türlü tepeden bakmayı ayak altına alarak yürümeye devam edeceğiz. Aksi takdirde, bizden öncekiler nasıl yerle yeksan olduysa, biz de yerle yeksan oluruz. Kimse kendini baki sanmasın, hepimiz faniyiz. Aksi takdirde bedelini ağır öderiz.»
Daha ne desin?
Kibir abidelerinin o kibirlerinde boğulmaları için ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
Takipteyiz..!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.