Kartal’da 8 katlı bir bina çöktü. 3 katı kaçak olduğu bizzat Vali Ali Yerlikaya tarafından açıklandı. Çöken binada hala can pazarı yaşanıyor.
Kartal’daki görüntü 17 Ağustos 1999’daki Marmara Depremi’ni hatırlattı hepimize.
Ve gündemimize yeniden, “kentsel dönüşüm” giriverdi. İki gündür “yapı stoklarının kötülüğü, kentsel dönüşümün zorunlu olduğu” gibi konuları konuşuyoruz.
Tam da burada, “İmar Barışı” meselesine küçücük değinmeden geçemeyeceğim. İmar Barışı, vatandaş ile devlet arasında kangrene dönmüş bir hususu “sulh” yoluyla çözmeye dönük iyi niyetli bir girişim. İdarenin aldığı karar doğrultusunda bütün yapılar kayıt altına alınacaktı. Ancak bizim tamahkar insanlarımız bu uygulamayı “rant” ve çıkara dönüştürme yolunu seçti. Türkiye’nin her yerinde ve elbette İstanbul’da “İmar Barışı”ndan yararlanan sayısız tamahkar, gecekonduları müstakil binaya, kulübeleri bahçeli villalara, çatıları çatı katına çevirdi! Vaktiniz olursa bir hafta sonu Çatalca’nın, Silivri’nin köylerine kısacık da olsa uğrayın. Ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlayabilirsiniz.
Neyse, İmar Barışı’ndan murat edilen ile olan arasındaki farka bu kadarlık değinme ile yetinelim. Kartal’da çöken 8 katlı binanın son 3 katı için İmar Barışı’ndan yararlanılmış ve yapı kayıt belgesi alınmışsa da şaşırmayın.
Konumuza dönecek olursak, kentsel dönüşümü yeniden konuştuğumuz şu günlerde “rant” ile “İnsan hayatı” arasına sıkışmışlık duygusu üzerinden biraz tartışalım.
Bu köşeyi takip edenler bilir, “Kentsel dönüşüm deprem için değil miydi” diye sormuştum 2017 Ağustos’unda.
Ve devamında, “Kentsel dönüşüm projesi adı altında ‘yaşanabilir, insani’ ne kadar mesken varsa, tamahkar müteahhitlerin ilgi alanına girdi. Örnek mi, ‘Büyük değişim’ adıyla pazarlanan Kadıköy Fikirtepe’ye bir bakın Allah aşkına” diye yazmıştım.
Kentsel dönüşümün, büyük bir ranta dönüşmesi, beraberinde bir çok sorunu da üretti. Sözünde durmayan müteahhitler, tamahkar mal sahipleri yüzünden ilerleyemeyen ve tamamlanamayan projeler… Birçok mağdur ve birçok zengin!
Oysa biz kentsel dönüşümü iyi niyetli bir şekilde “yapı stoklarımızı yenilemek” ve “depremde can kaybı yaşamamak” için icat etmiştik. Öyle değil mi?
Kentsel dönüşüm, tamahkar müteahhit ve daha da tamahkar mal sahiplerinin rant ihtirasııyla onlara göz yuman, hatta onları emsal artırarak teşfik eden belediyeler yüzünden depreme dayanıklı yapı stokları üretmekten çok rant kapısına dönüştü.
İstanbul’da 7 ve üzeri bir depremin olacağı aşikar. Ne zaman olacağını ise henüz bilmiyoruz.
Yapı stoklarımızın çoğu hala depreme dayanıklı değil. Depreme dayanıklı bina yapalım diye geliştirilen kentsel dönüşüm projeleri depremde yıkılmayacak. Tamam da deprem sonrasındaki tahliyelere uygun semtler mi yaptık bu projelerle? Hayır. Devasa binalar yapılmadan önce sokak olarak kullanılan yollar bugün cadde oldu o kadar.
Tamahkar müteahhitlerle, tamahkar mal sahiplerine göz yuman belediyelerin yaptıklarının bedelini hepimiz ödüyoruz.
Bakın Kartal’da 5 kat için ruhsat alınmış. Sonradan 5 katın üzerine 3 kat daha yapılmış. Sonuç, tuz buz olmuş bir bina ve altında kalan insanlarımızı kurtarmak için çırpınış.
Bu tek bir örnek mi? Hayır.
Yeni yapılan onlarca bina ve proje için plan tadilatlarının yapıldığını biliyoruz. Ve bu tadilatlar nedeniyle “abuk” binaların İstanbul’da göğü delercesine yükseldiğini de…
31 Mart yerel seçimleri için Ak Parti İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı olarak 7 Ocak’ta gazetecilerle buluşan Binali Yıldırım bu konuda aynen şu ifadeyi kullanmıştı, “Ben eğer başkan olursam, İstanbul Büyük Şehir Meclisi’nin en önemli konusu ‘İmar plan tadilatı’ olmayacak. İmar fonksiyon değişiklikleri olmayacak. Bütün yanlışlıklar burada.”
Bu ifade daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Ak Parti’nin 11 maddeli seçim manifestosunun ilk maddesi olarak ilan edildi.
Sayın Erdoğan, aynen şunları söyledi, “Şehir planları konusunda, uzun vadeli ihtiyaçları gözeten ve hakkaniyete uygun yöntemler takip edeceğiz. İstismara açık parsel bazlı plan değişikliklerine kesinlikle geçit vermeyeceğiz. Şehir planlarını ve imar uygulamalarını şeffaf bir şekilde hazırlayacağız.”
Bu seçim vaadi, İstanbul’un geleceği için bir umuttur. Buna ilaveten “İmar Barışı”nı ranta çevirenlerin heveslerini kursaklarında bırakmak da gerekir. Sadece Google haritalarını geçmiş ve bugünü kıyaslamak bile “kaçak binaların” tespiti için yeterlidir. Bu konuda idarenin alacağı her türlü “caydırıcı karar” tüm milletin gönlüne su serpecektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.