Kentsel dönüşüm deprem için değil miydi

04:0018/08/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Hasan Öztürk

17 Ağustos depreminin yıldönümünde “şehir” tartışmalarına“kentsel dönüşüm”denen“rant kapısı”nı eleştirerek katılma niyetindeyim.17 Ağustos 1999 depremi asıl itibariyle Körfez’i yani Kocaeli ve ilçelerini yıktı. İstanbul’un Avcılar’ında etkili oldu.Sonraki dönemde“Depremle yaşamaya alışmak için, yapı stoklarımızın mutlaka dayanıklı olması”gerektiği üzerine projeler geliştirildi.En kapsayıcı projenin ismi“Kentsel dönüşüm”ismiyle anılıyor.Projenin asıl amacı,“Depreme dayanıklı olmayan binaların, yıkılıp

17 Ağustos depreminin yıldönümünde “şehir” tartışmalarına
“kentsel dönüşüm”
denen
“rant kapısı”
nı eleştirerek katılma niyetindeyim.

17 Ağustos 1999 depremi asıl itibariyle Körfez’i yani Kocaeli ve ilçelerini yıktı. İstanbul’un Avcılar’ında etkili oldu.

Sonraki dönemde
“Depremle yaşamaya alışmak için, yapı stoklarımızın mutlaka dayanıklı olması”
gerektiği üzerine projeler geliştirildi.
En kapsayıcı projenin ismi
“Kentsel dönüşüm”
ismiyle anılıyor.
Projenin asıl amacı,
“Depreme dayanıklı olmayan binaların, yıkılıp yerine depreme dayanıklı binalar inşa etmek!”

Çok anlaşılır. Çok insani. Çok mantıklı!

Ancak, hani demiş ya hoca
“Beni bir kişi anladı o da yanlış anladı”
diye… Ya da rahmetli Necip Fazıl’ın
“Ayağa kalk Sakarya dedim, bir kişi kalktı o da amuda kalktı”
dediği gibi…
Kentsel dönüşüm, depreme dayanıklı bina yerine “büyük rant kapılarını açma” projesi olarak hayatımıza giriş yaptı.

İstanbul’da, “kentsel dönüşüm” diye pazarlanan projelerin neredeyse tamamı –birkaç istisna hariç- baştan sona büyük rant kapısı oldu.

İstisna dedim ya örneğin Esenler Belediyesi’nin kentsel dönüşüm projesi gibi. Çünkü dönüştürülen bölgelerde mesken sayısı artırılmadı. Yeşil alanlar artırıldı.

Neyse devam edelim.

Kentsel dönüşüm projesi adı altında “yaşanabilir, insani” ne kadar mesken varsa, tamahkar müteahhitlerin ilgi alanına girdi.

Az katlı binaları yıkıp yerlerine “vahşi binalar” diktiler.
Örnek mi, “Büyük değişim” adıyla pazarlanan Kadıköy Fikirtepe’ye bir bakın Allah aşkına. Şehrin içinde bazı semtlerde iki katlı 3 katlı şirin evler vardı.
Müstakil, bahçeli evler
. Şimdi çoğunun yerinde devasa binalar yükseliyor. Bazılarıysa yıkılmayı bekliyor, etrafları tenekeyle çevrilmiş. Yakında inşaat sahibi, ruhsat sahibi, sorumlu isimlerin yazılacağı tabelaları bekliyor.

***

17 Ağustos 1999 depremine Türkiye hazırlıksız yakalandı, tamam! Depremden dersler çıkarılmalı tamam!

Depreme dayanıklı binalar yapılmalı, buna da tamam!

İyi de, bana şunu kim izah edebilir…

İstanbul’da 7 ve üzeri bir deprem sonrası “depreme dayanıklı binalarda” yaşayan ve sağ olarak kurtulanlar, hangi yollardan bu şehirden tahliye edilecek?

Yine, depremden sonra, hangi yollardan depremzedelere AFAD, Kızılay veya diğer sivil toplum kuruluşları yetişecek?

Depremden sağ kurtulmak İstanbullular için yetecek mi? Deprem sonrası kim nerede toplanacak? Nerede o toplanma yerleri?
Depremde ölenler ölecek, ya kurtulanlar? Bu “vahşileşen” şehirden nasıl tahliye edilecek?
İstanbul’da 7 ve üzeri bir deprem artık eli kulağında. Yapı stoklarımızın çoğu hala depreme dayanıklı değil. Depreme dayanıklı bina yapalım diye geliştirilen kentsel dönüşüm projeleri de depremde yıkılmayan ancak deprem sonrasındaki tahliyelere hiç de müsait olmayan binalardan oluşuyor.
Korkarım ki bizi korkunç bir son bekliyor!

Cuma akşamları mesai çıkışında yaşanan trafik kaosu… Tatil başlangıçları ve dönüşlerindeki şehir giriş çıkışlarında yaşananlar…

Allah korusun bir deprem sonrasında neler yaşanabileceğinin küçük bir demosu niteliğinde.

O halde, büyük İstanbul depremi kapımızı çalmadan, İstanbul için bir şey yapılmalı.

Belki de işe, çok katlı yapılaşmaya dur diyerek başlanabilir… Gerekirse büyük yıkımlar yapılarak, şehre nefes aldıracak bulvarlarla devam edilebilir..!

Dahası, 22 Avrupa ülkesinden daha büyük bir nüfusa ulaşan İstanbul’un cazibe merkezi olması önlenebilir.

Yoksa,
eli kulağındaki deprem kapımızı çaldığında “vaveyla” çekmek hiç birimizi kurtaramayacak.

Tamahkar müteahhitlerle, göz yuman belediyelerin İstanbul’a ihanetinin bedelini hepimiz ödeyeceğiz.

Demedi demeyin!

#Kentsel Dönüşüm
#Deprem
#Istanbul