Katır pisliğindeki arpayı yiyerek direnen dedelerimiz

04:0018/03/2016, пятница
G: 13/09/2019, пятница
Hasan Öztürk

Seferberlik bakiyesi bir dedenin torunu olmak bile benim için bir gurur vesiledir; bilen bilir…



Ve

kurt dedesi Çanakkale'de kalmış

olan ben…



Bir Ramazan gününde şehitlikte iftarımı buğday çorbası, arpa ekmeği ve su ile yaptığımda,

“Dedeme iftara geldim"

diyendim…



18 Mart Çanakkale Zaferi'

nin

yıl dönümü

nde

Çanakkale ruhu

için kurduğum birkaç cümleyi bu yıl da kurmak niyetindeyim.



Zira, çocukluğum dedem

Hasan Onbaşı

'nın seferberlik anılarını dinlemekle geçti.



Ki o “Seferberlik bakiyesi"

Hasan Onbaşı, İstiklal Madalyası sahibi Anadolu evlatlarındandı…


Ve ben onun ismini taşımakla gurur duyanım.



***


Dedem Hasan Onbaşı bir gün köydeki kerpiç evin sahanlığından arpalıkları gözleriyle süzerken,

Seferberlik

yıllarıydı…" diye başladı söze… Ve devam etti.



“Babam Hüseyin gitti önce köyden

, akranlarıyla birlikte…



Sonra

beni aldılar askere…


Balkan Harbi'nde perişan olduk. Hemen ardından Çanakkale'ye saldırdı gavur.



Babam Hüseyin Çanakkale'de kaldı

! (şehit oldu)



Topçuydum ben…



Çanakkale Savaşı'ndan hemen sonra

Erzurum'a yürüyerek gittik.

Top arabalarını katırlar çekiyordu. Ekmek bile bulamıyorduk.

Katırların pisliklerinden topladığımız arpaları yiyerek hayatta kaldık…"


Anlattıkları böylece devam edip gitti…



Nasipse günü gelince sizlere daha da fazlasını anlatırım.



Lakin gün

Çanakkale Savaşları

nın yıl dönümü olunca Çanakkale ile ilgili bölümüyle yetineyim.



Dedem

Hasan Onbaşı

'nın savaş anılarından en çok dikkatimi çeken ve içimi yakan kısmı

“Katırların pisliklerinden topladığımız arpaları yerdik"

diye anlattığı bölüm!



Yokluğun dibini bulmanın cümlesi,

Katır pisliğindeki arpayı kavut yapıp (ezip kavurmak) yemek
"

olanıdır belki.



Katır pisliğindeki arpaları yiyerek hayatta kalan

ve yedi düvele karşı

savaşan dedelerimiz sayesinde

bugün bu topraklarda yaşamaya devam ediyoruz.



Çanakkale ruhu

dendiğinde, hem bir direniş bilinci aklımıza gelir…



Hem, memleketin her bir köyünden, her bir şehrinden, her bir bölgesinden seferberlik çağrısına kulak veren vatan evlatları…



Baba oğul Çanakkale'ye koşan kurt dedem ve dedem gibi binlerce ecdadımızın “hesapsız" hali gelir Çanakkale ruhu dediğimizde.



Çanakkale'ye koşan dedelerimize rahmet diliyorum.


Bugün o

dedelerinin ruhuna sahip çıkanların tümüne selam duruyorum!


Bizim

ruhumuz Çanakkale

'dir.



Harcımız İstiklal Marşı

.



Bugün dünden daha çok ihtiyacımız var o ruha.



Zira, aidiyet duygusunu yitirmişler; terör ile memleketi ve milleti esir almak isteyenler karşımızda duruyor.



Savunma hatlarımız sınırlarımızın içine çekilmeye çalışılıyor.



O savunma hattı sınırlarımızın içine çekilirse, Türkiye'nin çok daha kırılgan bir zemine kayacağının farkındayız.



Bu yüzden Çanakkale Savaşlarının yıl dönümünde, Çanakkale ruhunu diri tutanların safında yolumuza devam edeceğimizi cümle aleme ilan ediyoruz.



Çanakkale Destanı'nın şairi Mehmet Akif'in cümlesiyle bitirelim, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın."




Parmak sallayanlar yakında görecek

Biri diyor ki

“Erdoğan'ı yıkacağız, bu ölüm kalım savaşıdır.”


Diğeri diyor ki

“Türkiye terör devleti(!

)”



Bir başkası diyor ki,

“Ya reformlara devam et, ya istifa et!”


Bir başkası, “

Türkiye yönetilemez hale geldi!



Tekmili birden, bir araya gelmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi diz çöktürmek, onun iradesini kırmak istiyor..!


Oysa bu millet

100 yıl

önce

kendisine giydirilen Anadolu elbisesinin dar olduğunu

çoktan fark etti.



Oysa biliyorlar, Erdoğan tarihsel kodlarını fark etmiş bu milletin evladı olarak önden yürüyor. Onun şahsında bu millet kendini tanımlıyor, tarihsel kodlarına dönüyor.



Köprünün altından çok sular aktı. Bugün dışarıdan ya da içerideki uzantılarından

“hizaya gel”

diyerek parmak sallandığında

esas duruşa geçecek bir Türkiye yok!


Kendi perspektifi, kendi projesi, kendi iddiası var.



İddialarımızdan vazgeçmediğimizi muhataplarımız elbet görecek.



Sizce de öyle değil mi?


#Seferberlik bakiyesi
#Çanakkale Destanı
#Mehmet Akif