Hepimiz Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçimlerini yenilenme kararına odaklanmışken sessiz sedasız bir gelişme yaşanıyor fark ettiniz mi?Kimine göre, “seçimlerle doğrudan ilişkili” olarak görülse debana göre daha çok Suriye ve Suriye’nin kuzeyinin akıbetiyle doğrudan ilişkiliolarak gördüğüm bir gelişme bu.Ocak ayında kardeşi ile görüştürülen İmralı sakiniPKK ele başı Abdullah Öcalan geçtiğimiz hafta da özel izinle avukatlarıyla görüştürüldü.Dün de avukatlarıyla görüşmesinin önündeki yasak
Hepimiz Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçimlerini yenilenme kararına odaklanmışken sessiz sedasız bir gelişme yaşanıyor fark ettiniz mi?
Kimine göre, “
seçimlerle doğrudan ilişkili
” olarak görülse de
bana göre daha çok Suriye ve Suriye’nin kuzeyinin akıbetiyle doğrudan ilişkili
olarak gördüğüm bir gelişme bu.
Ocak ayında kardeşi ile görüştürülen İmralı sakini
PKK ele başı Abdullah Öcalan geçtiğimiz hafta da özel izinle avukatlarıyla görüştürüldü.
Dün de avukatlarıyla görüşmesinin önündeki yasak şimdilik kaldırıldı.
Önce kısa bir hatırlatma…
OCAK’TA “SAĞLIĞIM YERİNDE. GÖRDÜN İŞTE GİT” DEMİŞTİ
12 Ocak 2019’da Öcalan İmralı’da kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştü.
O görüşmede siyasi mesaj bekleyenler avucunu yaladı.
sağlığıyla ilgili tezvirat yapanlar o görüşmede “
” mesajı verilmesi üzerine
.
O dönem bu köşede yazdığımız yazıda şunları söylemiştik, “Ankara’da bu işleri takip eden önemli bir siyasetçinin söylediğini size aktarayım, Öcalan karşısında Mehmet Öcalan’ı görünce
‘Ben seninle ne görüşeceğim. Seni istemiyorum. Sağlığım yerinde işte gördün. Git artık’
demiş.
(…) 2018’in Kasım ayında bir grup HDP’li, ‘
’ bahanesiyle açlık grevine başlamıştı. Mehmet Öcalan’ın cumartesi günü İmralı’ya çağrılması bu eylemin sona erdirmesine dönük mü bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz,
terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan’ı canlı canlı İmralı’ya gömenler PKK terör örgütü ve uzantısının ta kendisidir.
Öcalan’ı savunuyormuş gibi yapan PKK ve uzantıları ‘Çözüm süreci’ni baltalamak ve akamete uğratmak için her türlü provokasyonu yaptı. Böylece ‘liderimiz’ dedikleri elebaşlarını canlı canlı İmralı’ya gömdüler.”
(18.01.2019 Yeni Şafak)
Bize göre Öcalan’a İmralı’da bir tecrit varsa onun müsebbibi PKK ve uzantılarıdır. Yine Öcalan İmralı’ya canlı canlı gömülmüşse bunun tek sorumlusu PKK ve uzantılarıdır.
İşte bu görüşmeden 4 ay sonra bu kez 2 Mayıs 2019’da Öcalan’ın avukatlarıyla görüştüğü haberini öğrendik.
Ve o görüşmede Öcalan’ın avukatlarına kamuoyuna açıklanması için bir mektup verdiği de ortaya çıktı.
O mektup, avukatlar tarafından açıklandı.
NİZAMETTİN TAŞ: KANDİL ÖCALAN’IN MESAJLARININ YAYINLANMASINI İSTEMEDİ
Mektubun ayrıntılarından söz edeceğim ama o günlerde
PKK terör örgütünün eski üst düzey yöneticilerinden Nizamettin Taş
’ın açıklamalarını aktarmak istiyorum.
, Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalına konuştu. O konuşmada, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin ayrıntılarının Kandil tarafından açıklanmamasının istendiğini öne sürdü. Taş, “
PKK tarihinde ilk kez Kandil, Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesajlarının yayınlanmasını istemedi
” dedi.
Nizamettin Taş’ın “ilk kez” dediği olay bize göre birçok kez yaşandı. Hatta “Çözüm süreci” sabote edilirken de Kandil ve PKK, Öcalan’ı sürekli taca attı, boşa düşürdü.
Peki Öcalan’ın son mektubunda dikkat çekenler nelerdi?
ÖCALAN, TÜRKİYE’YE RAĞMEN SURİYE’DE BİR ŞEY YAPILAMAYACAĞINI GÖRMÜŞ
Burada birinci dikkat çeken unsur, Suriye’nin kuzeyini işgal eden PYD/YPG-PKK’ya yönelik tavrıdır. Diyor ki Öcalan, “İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (
) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun
Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.”
Suriye’de finalin yaklaştığını biliyoruz. Ve bu haliyle PYD/YPG-PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye rağmen kalıcı olma şansının olmadığını da.
Bunu fark eden Öcalan’ın PKK unsurlarına Türkiye’nin hassasiyetlerine duyarlı olmaya çağırması Amerika ve müttefikleri tarafından nasıl okunacak merak ediyorum.
Öcalan’ın diğer bir muhatabı cezaevlerindeki açlık grevlerindekiler. Bu konuda da diyor ki, “(…)
direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz.”
Öcalan’ın bu yaklaşımı yeni değil. Daha önce de aynı açlık grevlerini yine aynı açıklamalarla sonlandırmıştı. Böylece örgüt üzerindeki etkisinin devam ettiği izlenimini vermişti. Yine öyle olacak diye düşünüyorum.
Ve
Öcalan kendisinin PKK tarafından İmralı’ya canlı canlı gömülmesinin miladını da hatırlatıyor mektubunda.
“Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır”
diyerek.
‘ARTIK SİLAHLI UNSURLAR SINIR ÖTESİNE ÇEKİLSİN’ DİYEN KİMDİ?
Eğer hatırlarsanız 2013 Nevruz’unda Öcalan, “
Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir
” demişti.
Ne var ki PKK’nın Hasan Cemal gibi akıl hocaları ve Amerika gibi sahipleri bu çekilmenin önüne geçmişti ve çatışmaların yeniden başlama sürece yaşanmıştı.
Bu yüzden tekrar ediyorum.
Öcalan’ı İmralı’ya canlı canlı gömenler PKK ve uzantılarıdır.
Dikkat ederseniz HDP, Öcalan’ın mektubuyla ilgili cılız bir açıklamanın ötesine geçemedi. Kandil’se sessizliğini korumakta.
Önümüzdeki günlerde Kandi, İmralı, HDP arasındaki mücadelenin şiddetleneceğini tahmin ediyoruz.
#Abdullah Öcalan
#İmralı
#Nizamettin Taş
#SDG
#PKK
#HDP
#Kandil