Tam da bugünlere uyan bir darbımesel.
Neden mi?
Çünkü;
Birkaç gün önce çiftçinin hububat alım fiyatlarıyla ilgili beklentisine dönük haberler yapıldı. Ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, buğday ve arpa alım ve prim fiyatını açıkladı.
Türkiye’nin son çeyrekte büyüme rakamı yüzde 7,3. İhracatta yine rekor kırıldı. Bir ayda neredeyse 20 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşıldı.
Çarkların döndüğü, üretimin devam ettiği bir ortamda enflasyon da azmış durumda. Fiyat artışlarının nedenleri nedir ya da enflasyon nasıl düşer meselesine kafa yoranlar aynı zamanda büyümenin devamına da kafa yoruyor.
O halde dar gelirlinin gelirlerini artırma konusunda atılacak adımların desteklenmesi lazım öyle değil mi?
Muhalefet de sürekli olarak fakir fukaranın perişanlığına vurgu yapıyor. Tam da böyle bir atmosferde hükümet, 5 milyonu aşkın memur ve emekli için 3600 ek gösterge adımı atıyor. Çiftçinin özellikle de buğday ve arpa üreticisi çiftçinin desteklenmesi için geçen yıla oranla 3 kat fazla alım fiyatı veriyor.
Seçimlere bir yıl kaldı. Pandemi ve ardından Rusya-Ukrayna savaşı ile dünyada enflasyonist bir ortam oluştu. Gıda güvenliği ve tedariki artık ulusal güvenlik meselesi.
Oysa daha düne kadar enflasyon, hayat pahalılığı, alım gücündeki düşüş üzerinden “millet açlık ve sefalet çekiyor” diyorlardı. Bugün dediklerine dönük “sosyal politikalar geliştiren” hükümeti popülizm ile suçluyorlar.
Bütün araştırmalarda halkın en önemli 3 gündeminden birincisi ekonomi. Hayat pahalılığı milletin birinci önceliği. Ekonomide özellikle ücretli ve dar gelirlilerin alım gücünün artırılması, enflasyona ezdirilmemesi konusunda atılacak her türlü adımın desteklenmesi gerekir. Muhalefet, halkı düşünüyorsa bu adımları daha da teşvik etmelidir.
Ama onlar, “seçim yatırımı” diyerek meseleyi baştan zehirliyorlar maalesef.
Her fırsatta dillendirdiğimiz hususu yeniden dillendirelim. Bu dönemde zenginleşenlerimiz oldu. Bu dönemde üretimini artıranlarımız oldu. Bu dönemde büyüyenlerimiz oldu. Aynı şekilde, bu dönemde daha da fakirleşenlerimiz oldu. Bu dönemde geride kalma ihtimali olanlarımızı sayısı arttı.
Bu kervan geride kimseyi bırakmadan da yürüyebilir. Şayet kazancına kazanç katanlarımız elini cebine atarsa, kervan yoluna devam eder.
Hükümet de “düzenleyici” olarak görevini yapıp, “zenginden alıp, fakire verirse” Türkiye düze çıkar.
Korkarım ki yarın hükümetin bu yönde atacağı adımlara ilk tepki yine muhalefetten gelir.
Oysa kervanda iktidarıyla, muhalefetiyle, zenginiyle, fakiriyle hepimiz varız.
Yanılıyor muyum?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.