Türkiye gündemi bir şekliyle Afrin Zeytin Dalı Harekatı’na kilitlenmişkensiyasette de 2019 için geri sayım sürüyor. 2019 için şimdiden büyük hazırlık içinde olan iki parti göze çarpıyorAk Parti ve MHP. Milli ittifak olarak niteleyebileceğimiz ittifak çalışmaları mutabakatla ilerliyor. Zaten niyetler çoktan ibraz edildi.MHP, Cumhurbaşkanı adayı göstermeyecek, iki parti birlikte seçimlere girecek.Nasıl, sorusunun cevabı ise teknik çalışmanın ardından belli olacak. Komisyon çalışmalarını sürdürüyor.Bu
Türkiye gündemi bir şekliyle Afrin Zeytin Dalı Harekatı’na kilitlenmişken
siyasette de 2019 için geri sayım sürüyor
. 2019 için şimdiden büyük hazırlık içinde olan iki parti göze çarpıyor
. Milli ittifak olarak niteleyebileceğimiz ittifak çalışmaları mutabakatla ilerliyor. Zaten niyetler çoktan ibraz edildi.
MHP, Cumhurbaşkanı adayı göstermeyecek, iki parti birlikte seçimlere girecek.
Nasıl, sorusunun cevabı ise teknik çalışmanın ardından belli olacak. Komisyon çalışmalarını sürdürüyor.
Bu noktada size Ak Parti’de olup bitenleri dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla aktarmak isterim.
ndan hemen sonra
Ak Parti’nin 3’ncü Olağanüstü Kongresi
için çalışma başlatılmıştı. Kongre ile
Cumhurbaşkanı Erdoğan 1000 günlük ayrılığın ardından
yeniden Ak Parti’ye dönecekti. Ancak Ak Parti’deki
ve
görüntüsünün nasıl giderileceği merak konusuydu. Tam da o günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 Mayıs 2017’de Soçi ziyareti dönüşü uçakta benimde aralarında olduğum gazetecilere şöyle demişti,
“Kucaklama ağının çok geniş olduğu bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor.
Bununla birlikte şunu da açık ve net biçimde ifade etmeliyim ki,
‘Bu hareket bizi dışladı’ dedirtmeme konusunda elimizden geldiğince gayret edeceğiz
. Tabii ki bunu yüzde 100 başarmak kolay değil.
Bunu yüzde 100 başarabileceğimizi iddia edemem.”
İşte bu düsturla kongreye gidildi. Kongreye gidilirken kendi networklerini aktif hale getirmek isteyen kimi çevreler bazılarının
olacağını öne sürdü.
‘BU PARTİYE SIRTINI DÖNEN İFLAH OLMAZ’
O günlerde,
“Yeni Ak Parti MYK’sı ile oluşacak yeni kabine, tasfiye mantığıyla değil, mutabakat mantığıyla gerçekleşecek. Benim bildiğim liderimiz
Recep Tayyip Erdoğan, olup biteni en iyi görendir. Bak yakında sürpriz geri dönüşler olursa hiç şaşırma”
diyen bir yerel siyasetçi dostumun görüşlerini bu sütunda yazmıştım.
“Yeni dönemde, tasfiyeden çok mutabakat ve revizyon olacak”
iddiasındaki siyasetçi dostum haklı çıktı.
Ak Parti içinde kendi networklerini daha aktif hale getirmek isteyenler hüsrana uğradı
. Tasfiye bekleyenler de kongrede beklediğini bulamadı.
Şaşkın olanların çoğunun şaşırmışlık halleri
”nın tutmaması olabilir. Ya da Türkiye gerçeğini ıskalamaları.
Bir de
“Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler”
de demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu cümlenin önüne şu cümleyi de koymak isterim, “
Bu partiye sırtını dönen iflah olmaz!”
Erdoğan, partiyle ilişkisi varmış gibi yapanlara gerekeni yaptı. “Safınızı belirleyin” dedi. Hala safını belli etmemiş gibi yapanların niyetlerini açık etti.
Ak Parti’de ne oluyor sorusunun bir diğer cevabıysa, yine çok yayın tarihte yaşananlarda gizli. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı belediye başkanlarının istifasını isteyerek siyasi bir risk aldı. Sonuçlarını görmekse bugünlerde mümkün. İl kongreleri için hafta sonları Anadolu’ya çıkan Erdoğan’ı kapalı salonlardakilerden çok daha fazla insan meydanlarda karşılıyor. Meydanlarda adeta mini mitingler yapılıyor. Hele ki Zeytin Dalı Harekatı’ndan sonra bu tablo çok daha büyüdü. Görevlerinden istifa eden belediye başkanlarının esamesi okunmuyor artık.
DAHA ÇOOK FOTOĞRAF GÖRECEĞİZ
16 Nisan referandumundan sonra iktidar olmanın yegane şartı yüzde 50+1’dir
. Bu gerçeği en fazla idrak eden ve bilen siyasetçi Sayın Erdoğan’dır. Sonra Sayın Bahçeli’dir. Burada Sayın Bahçeli’nin duruşuna bir parantez açalım. Bahçeli’nin terörle mücadele konusundaki duruşunun yanı sıra yeni sistemin yerleşik hale gelmesi için Ak Parti’ye ve Erdoğan’a verdiği destek hem bir sorumlu siyasetçi duruşudur hem lideri olduğu partiyi iktidarın ortağı yapma becerisidir.
Devam edelim…
2019 yılındaki seçimler öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Ak Parti içinde hem dışarıda başlattığı “mutabakat” hamlesiyle tahkimat yapmaktadır.
MHP lideri Devlet Bahçeli ile verdiği fotoğrafın anlamını biliyoruz.
Son olarak Salı günü Ak Parti Grup Toplantısı’nda verdiği fotoğrafın da…
Biz buna ilmi siyaset diyoruz
.
İlmi siyasetin bize gösterdiği fotoğraf, 2019 öncesi kimin hangi safta yer tutması gerektiğinin de işaretidir.
Sahi yerli ve milli saf mı, yoksa istilacıların safı mı yeriniz?
2019 yaklaştıkça daha çook fotoğraf göreceğiz.
Yılmaz tam Kılıçdaroğlu’luk ya da böyle başa böyle tarak
’ı DEAŞ terör örgütünün elinden kurtardığımızda,
olduğu gerekçesiyle alnından öpmüştük. Zira bize gösterilen fotoğrafta görünen oydu.
Fakat bugünkü fotoğrafa göre,
Öztürk Yılmaz her namaz kılanı “DAEŞ’çi” her dindarı terörist kategorisine sokmaya çalışan bir müptezelmiş meğer.
Zira, Meclis çatışı altında galiz küfürler savuran, onu aylarca koruyan ama namazını da kılan güvenlik görevlisine “DAEŞ sempatizanı” yaftasını yapıştıran kişi CHP’li Öztürk Yılmaz.
Yılmaz, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte siyaset yapmaya başladıktan sonra mı bu kadar küfürbaz ve iftiracı oldu, yoksa baştan beri mi böyleydi diye düşünürken, kirli çamaşırlar da bir bir ortaya çıkmaya başladı.
Meğer bahsi geçen, Avrupa Birliği Bakanlığı’ndan da yüz kızartıcı eylemi nedeniyle kapı dışarı edilmiş.
Ne diyelim, Kılıçdaroğlu’nun kulakları çınlasın.
Canan KaftancıoğluCHP İstanbul İl Başkanı olduğunda “Böyle başa böyle tarak” demiştim. Öztürk Yılmaz’ın hallerini görünce de aynı deyimi hatırladım.