DEAŞterör örgütü için ilk kullanılan deyim,“Gelmiş geçmiş en cani örgüt”ifadesiydi. İkincisiyse“İngiliz anahtarı”tanımlaması.Çünkü daha sonra çoğu mizansen olduğu anlaşılan kafa kesme görüntüleri üzerinden“cani örgüt”imajı pekiştirilmişti. İngiliz anahtarı tanımının nedeniyse,işgal edilecek bir bölgeye önce DEAŞ’ın girmesiydi.Bir yer işgal mi edilecek? Önce DEAŞ oraya sokuluyor. Sonra orayı kurtarma bahanesiyle işgal başlıyordu. Irak’ta olan bu. Suriye’de olan bu.Bir şey daha. DEAŞ devletlerin kendi
D
terör örgütü için ilk kullanılan deyim,
“Gelmiş geçmiş en cani örgüt”
ifadesiydi. İkincisiyse
tanımlaması.
Çünkü daha sonra çoğu mizansen olduğu anlaşılan kafa kesme görüntüleri üzerinden
imajı pekiştirilmişti. İngiliz anahtarı tanımının nedeniyse,
işgal edilecek bir bölgeye önce DEAŞ’ın girmesiy
di.
Bir yer işgal mi edilecek? Önce DEAŞ oraya sokuluyor. Sonra orayı kurtarma bahanesiyle işgal başlıyordu. Irak’ta olan bu. Suriye’de olan bu.
Bir şey daha. DEAŞ devletlerin kendi aralarındaki asimetrik savaşta da bir enstrüman olarak kullanılıyor. Örneğin, Londra’daki son minibüslü terör eylemi ya da Bürüksel’deki saldırı.
Musul nasıl işgal edildi? Suriye’de demografik yapı nasıl değiştirildi?
DEAŞ APARATI GÖZ BOYAMANIN KOLAY YOLU
“Rojava devrimi” denen göz boyama nasıl gerçekleşti?
Hatırlamakta fayda var.
TOYOTA marka arazi araçlarının üzerindeki siyah giymiş teröristlerin bir düğün konvoyu edasıyla Irak’ın, Suriye’nin şehirlerini nasıl işgal ettiğini sinemaskopik görüntülerle izledik.
O görüntüler sırasında Amerika’nın ya da koalisyon güçlerinin neden müdahale etmediğini ise hiç sorgulamadık.
DEAŞ üzerinden illüzyon izledik. Yeni korkular inşa ettik. Yeni kurtarıcılar bekledik!
Çünkü
DEAŞ’ın kurmay zekası, onunla mücadele ediyor gibi yapıp bölgemizi yeniden istila eden uluslararası aktörlerdi.
Gözden kaçmasın. Yeniden hatırlamakta fayda var.
Amerikan seçimlerinde propagandanın en şiddetli olduğu günlerden
’da o gün Cumhuriyetçilerin adayı olarak konuşan
Trump, “DEAŞ’ı Obama kurdu” demişti.! Trump, “DEAŞ’ın kurucusu o. Obama DEAŞ’ı kurdu. Ve şunu da söylemeliyim, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı”
şeklinde konuşmuştu.
Özellikle
2016 yılında Obama’nın son döneminde DEAŞ Türkiye’de de çok kanlı eylemler yaptı.
Obama, Beyaz Saray’dan gittiği günden bu yanaysa DEAŞ’ın kayda değer kitlesel bir eylemi yok
şükür.
En son yılbaşı gecesi Reina’da yaşanan saldırı var. O günden sonra DEAŞ Türkiye’de eylem kapasitesini yitirdi, ya da eylem yapmadı. Çünkü
Trump’ın ifadesiyle “Kurucusu olan Obama iktidardan gitti!”
Bu gösterge bile bize bir şey söylüyor.
Bu hatırlatmalara şunu da ilave edip asıl meseleye geçeyim.
EHLİLEŞTİRMEYİ DÜŞÜNÜYORDU
2016 Kasım ayındaki Amerikan seçimini Trump kazandığında hayal kırıklığı yaşayanların başında Ankara Büyükelçisi John Bass geliyordu
.
Trum’ın koltuğa oturacağı günlerde Bass şu ifadelere benzer bir açıklama yapmıştı,
“Seçilmiş başkanın sisteme adapte olması için yardımcı olacağız!”
John Bass, Obama’nın kontenjanından atanmış bir büyükelçiydi
. Ve Ankara’da kaldığı süre içerisinde diplomatik teamülleri aşan bir düzine işe imza attı. Son yaşadığımız vize krizinin müsebbibi de bizatihi o.
ARZEDERKEN SİRKATİN SÖYLÜYOR
Ancak ben size onun giderayak Türkiye’yi nasıl tehdit ettiğini anlatmakla yetineceğim. Yoksa
CHP lideri Kılıçdaroğlu ile gizli görüşmelerinden ya da Ak Parti içine uzanan elinden söz etmeyeceğim.
son basın toplantısında sözü döndürüp dolaştırıp güvenliğe getirdi ve aynen şöyle dedi:
“9.5 aydır terör yok. Bu DEAŞ vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucudur.
”
Eskiler
“Merdi Kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler”
demişler. Bu deyim Amerikan Büyükelçisi için “cuk” oturuyor!
Çünkü terörle mücadele konusunda iki ülkenin uyumunu anlatayım derken, hem 9.5 aydır terör yok diyerek Obama dönemi sonrasına işaret ediyor. Hem de DEAŞ vaz geçtiği için değil işbirliğimizin sonucu diyerek zımnen
“Biz DEAŞ’ın eylem yapmasının önüne geçiyoruz”
diyor.
DEAŞ’A TÜRKİYE’DEN KATILANLAR TÜRKİYE’DE KİTLESEL EYLEM YAPMAK İSTEMİYOR
Şimdi size devletin elinde olan çok kapsamlı DEAŞ raporundan birkaç cümle nakletmek istiyorum. Türkiye’nin güvenlik politikalarında etkin bir isminin rapordan aktardığı şu bilgiler çok önemli:
* Türkiye’de DEAŞ’a katılanların yüzde 40’ı Kürt.
*
Şu anda yakalanmış ve cezaevlerinde tutuklu bulunan DEAŞ elemanlarının genel motivasyonu Türkiye’de kitlesel eylem yapmamak üzerine.
*
DEAŞ’ın Türkiye’de hala büyük eylem yapma kapasitesi var.
*
Ancak MİT, Jandarma ve Emniyet İstihbarat çok iyi iş çıkarıyor.
* Devlet başta DEAŞ ve PKK terör örgütleri olmak üzere tüm örgütlerle amansız bir mücadele veriyor.
Bu bilgilere şunu da ilave edelim. Türkiye’den örgüte katılanların Türkiye içerisinde masum insanlara yönelik kitlesel eylem yapmak istememesi DEAŞ’ı icat edenlerin başka terör enstrümanlarını devreye sokmasına neden olabilir!
En son Lazkiye üzerinden Köyceğiz’e kadar gelen PKK terör örgütü militanlarının DEAŞ tarzı eylemler yapma hazırlığında olmadığını kim söyleyebilir?
Ancak unutmayalım, İHA’ların devreye girmesi ve düşük yoğunluklu çatışma konseptinin yeniden güncellenmesi ile alan hakimiyetinin sağlanması PKK terör örgütünün neredeyse 3’erli 5’erli gruplara bölünerek hayatta kalma çabasına dönüşmüş durumda.
Şehirlerdeyse güvenlik güçleri hep teyakkuzda!